туратлан- (turtlan-) Dallanmak, ayrılmak, kollara ayrılmak, çatallanmak.
туратлă (turatlw) Dallı, kollara ayrılmış, branşlara ayrılmış.
тураттар- (turattar-) 1. Doğrattırmak, parçalattırmak, ufalattırmak 2. Tarattırmak, saçlarını düzelttirmek.
турахуп (turahup) Tarak.
турашăл (turaşwl) Dokumacı tarağındaki iplik için hazırlanan kendir çilesi.
турă I (turw) Doru.
турă II (turw) Tanrı, ilah. турă качаки Çobanaldatan. (kuş)
турăх (turwh) Ekşi süt, ekşimiş süt.
тури (turi) Üst, yukarı. тури чăвашсем Yukarı Çuvaşlar. (kuzeyde yaşayan Çuvaşlar için kullanılan isim) тури калаçу Yukarı ağızı, yukarı diyalekti. тури кас Köyün yukarı tarafı.
турист (turist) Turist.
туризм (turizm) Turizm.
Туркка/ Тёрёк (Turkka/ Térék) Türk.
турпалли (turpalli) Ben, doğum izi, doğum lekesi.
турпас (turpas) Yonga.
турпасла- (turpasla) Yontmak.
турпаслан- (turpaslan-) Yontulmak.
турт- (turt-) 1. Çekmek, kaplamak, sürüklemek, taşımak, götürmek, uzatmak, …gelmek. ку кёнеке çур кило туртать Bu kitap yarım kilo geliyor. чун туртмасть Hoşuma gitmiyor. кăчăк турт- Kendine doğru çekmek. çӳçрен, хăлхаран турт- Saçtan, kulaktan çekmek. утă турт Ot yolmak, ot çekmek. туртса кăлар- Uzatmak, çekmek, çizgi çekmek. 2. Sigara içmek, yakmak. табак турт- Tütün çekmek, tütün koklamak.
турта (turta) Ok. турта пăявё Bağ, ambalaj kağıtı, bağlama. (турта кăкё), турти кёске Sinirli, öfkeli, huysuz. (İnsanlar hakkında)
туртакан вăй (turtakan vwy) варринелле туртакан вăй- Merkezi çekim gücü.
туртăм/ турту (turtwm/ turtu) 1. Akrabalık, kabile, aşiret, soy, kuşak, nesil. 2. Çekim, heves, özlem. шыв туртăмё Kapilarite, kılcallık.
туртăн- (turtwn-) Esnemek, uzamak, sürüklenmek, gerinmek, uzanmak, hevesli olmak, eğilim göstermek, hevesi olmak, peşinde olmak, gözü olmak.
туртăну/ туртăнчăк (turtwnu/ turtwnçwk) Çekim, heves, özlem, eğilim.
туртăнчăк (turtwnçwk) Eğilimli, yetenekli, meyilli, hevesli, istekli.
туртăш- (turtwş-) 1. Boy ölçüşmek, aşık atmak, esnemek, uzamak, sürüklenmek, gerinmek. 2. Bastırmak, ayak diremek.
турткала- (turtkala-) 1. . Birdenbire çek, çekmek. 2. Zaman zaman sigara içmek.
турткалан- (turtkalan-) Dik kafalılık etmek, inat etmek, nazlanmak, razı olmamak, tereddüt etmek, karara bağlamamak.
турткăч(ç) (turtkwç-şś) Mantar, şamandıra, duba.
турткăш/ турттăш (turtkwş/ turttwş) Tavus kuşu.
туртма (turtma) Kalem kutusu.
туртмалли (turtmalli) Tütün.
турттар- (turttar-) 1. Çektirmek, uzattırmak. 2. Tartmak, asmak, sermek, ölçüp biçmek. 3. Kaplamak, çevrelemek.
турттă (turttw) Çekme gücü, itiş gücü, çekiş, çekim, heves, özlem.
турту (turtu) Akrabalık ilişkisi.
турхан (turhan) Tarhan.
турчăка/ турчка (turçwka/ turçka) Maşa.
тус (tus) Dost, arkadaş, ahbap.
тус- (tus-) 1. Serpiştirmek, serpmek, saçmak, dağıtmak, süpürmek, tozmak, tozlaşmak. 2. İflas etmek. 3. Öfkelenmek, kudurmak.
тусан (tusan) Toz. тусан хутаççи Başak. чечек тусанё Polen, çiçek tozu.
тусанла- (tusanla-)Toz kaldırmak, tozdurmak.
тусанлан- (tusanlan-) Tozlanmak, tozla kaplanmak.
тусанлă (tusanlw) Tozlu, kirli, tozla kaplı.
туcăн- (tuswn-) Dağılmak, saçılmak, serpilmek.
тусăннă (tuswnnw) 1. Dağınık, parçalanmış, serğilmiş.
туслă (tuslw) Arkadaşça, dostça.
туслаш- (tuslaş-) Dost olmak, arkadaş olmak.
туслă (tuslw) Dost, dostça, arkadaşça.
туслăн (tuslwn) Dostça, arkadaşça.
туслăх (tuslwh) Dostluk, arkadaşlık.
тустар- (tustar-) 1. Serpiştirmek, serpmek, saçmak, dağıtmak, süpürmek. 2. Aramak, üstünü aramak. 3. Yıkmak, yıkıma uğratmak, harap etmek, ayrıştırmak.
тусур (tusur) Devriye, gece bekçisi.
тут (tut) сарă тут, хура тут Çil, benek.
тута (tuta) Dudak. тута ту Öpmek. тута пар- Öptürmek. сар тута Kendini beğenmiş, tecrübesiz. тута чирё, чёрне чирё Dudak hastalığı.
туталлă (tutallw) Dudaklı, dudağa sahip. тачка (мăн) туталлă Kalın dudaklı.
тутан- (tutan-) Denemek, tatmak, tadına bakmak.
Тутар (tutar) Tatar. Тутар республики Tataristan cumhuriyeti. хура тутар пăрçн Sarımsak.
тутар-/ тăвтар- (tutar-/ twvtar-) Yaptırmak, ısmarlamak, sipariş etmek.
Тутарла (Tutarla-) Tatarca, Tatar Türkçesi.
Тутарлан- (Tutarlan-) Tatarlaşmak.
Тутарлантар- (Tutarlantar-) Tatarlaştırmak.
тутă (tutw) 1. Tat, lezzet, zevk. 2. Tok, tokluk, doyma.
тутăр/ туттăр (tutwr/ tuttwr) Yağlık, baş örtüsü, mendil. пуç тутри Baş örtüsü, şal. тутăр çых- Örtünmek, örtü bağlamak.
тутăсăр/ тутсăр (tutwswr/ tutswr) Tatsız, lezzetsiz, zevksiz.
тутăсарлан- (tutswrlan-) Tatsızlaşmak, lezzetini kaybetmek, tengini kaybetmek.
тутăх- (tutwh-) 1. Paslanmak, donuklaşmak, sönükleşmek. 2. Pas. чёкеç тутăхё Çil, benek.
тутăхтар- (tutwhtar-) Paslandırmak, paslanmasına izin vermek.
тутлан-/ тутлăлан- (tutlan-/ tutlwlan-) Tatlanmak, lezzetlenmek.
тутлантар- (tutlantar-) Tatlandırmak, lezzetlendirmek.
тутлă (tutlw) Lezzetli. тутлă эрём Sardunya. тутлă тымар Meyan kökü. тутлă арăм Itır çiçeği. тутлă кăшмaн Pancar, şalgam.
тутлăлат- (tutlwlat-) Tatlandırmak, lezzetlendirmek.
тутлăмарлан- (tutlwmarlan-) Tadını kaçırmak, tadını bozmak.
тутлăх/ тутăлăх (tutlwh/ tutwlwh) Tadım, tat, lezzet.
тутлăхлă (tutlwhlw) Besleyici, gıdalı.
тух- (tuh-) Çıkmak, ayrılmak, gitmek, taşınmak, doğmak (güneş), hareket etmek, görünmek, belirmek, gözükmek, basılmak, yayımlanmak, patlamak. хирёç тух- Karşılamaya çıkmak, karşılamak. cиксе тух- Atlamak, fırlamak. ёçе тух- İşe çıkmak. çăва тухсан Yazın gelişiyle, yaza doğru. хёвел тухать Güneş doğuyor. декрет тухнă- Kararname çıktı. ёç тухмарё Başarısız, iş çıkmadı. тухнă-тухнах Çıkar çıkmaz, gider gitmez. тухса ӳк Düşmek. тухса тар- Koşmak, kaçmak.
тухат- (tuhat-) Fal açmak, hokkabazlık yapmak, sihir yapmak.
тухатмăш (tuhatmwş) Büyücü, sihirbaz.
тухăм (tuhwm) Çıkış, çekilme, istila, üretim.
тухăç (tuhwşś) 1. Sonuç, netice. 2. Gelir, kâr. 3. Doğu.
тухăçлă (tuhwşślw) Kârlı, kazançlı, verimli, üretken. тухăçлă тулă İyice öğütülmüş buğday.
тухăçлăх (tuhwşślwh) Verim, verimlilik, üretkenlik, üretim. ёç тухăçлăхё iş gücü.
тухмалли (tupmalli) Çıkma, çıkış, çıktı.
тухтăр (tuhtwr) Doktor.
туххăм/ туххăмра (tuhhwm/ tuhhımra) Hemen, derhal, birden, bir kalemde
тухъя (tuh ́ya) Eski kadın başlığı.
туя (tuya) Çubuk, baston.
туялан- (tuyalan-) Dayağa dayanmak, dayakla silahlanmak.
туян- (tuyan-) Edinmek, kazanmak.
туянтар- (tuyantar-) Kazandırmak, edindirmek.
тӳ-/ тёв- (tü-/ tév-) Ezmek, dövmek, ufalamak, doğramak.
тӳле- I (tüle-) Bağlamak, düğümlemek, iliklemek.
тӳле- II (tüle-) Çoğalmak, üremek.
тӳле- III (tüle-) Ödemek, karşılık vermek. тӳлесе тат- Ödemek, acısını çıkarmak, hesaplaşmak. тӳлесе илни Ödeme, fidye.
тӳлев (tülev) Ücret, para, ödeme. сруклă тӳлевсем Acil ödemeler.
тӳлек (tülek) 1. Yavaş, sessiz, sakin, durgun, kendi halinde. 2. Sükûnet, dinginlik, rahat, huzur, sessizlik. 3. Yavaş sesle, yavaşça, sakin sakin, uslu uslu.
тӳлеклен- (tüleklen-) Sessizleşmek, sakinleşmek, durgunlaşmak, dinginleşmek.
тӳлеклё (tüleklé) Yavaş, sessiz, sakin, durgun, kendi halinde, uslu.
тӳлем/ тёвлем (tülém/ tévlem) Düğüm, boğum.
тӳлен-, тёвёлен- (tülen-/ tévélen-) Düğümlenmek, boğumlanmak, sıkıca bağlanmak.
тӳлеттер- (tületter-) 1. Ödetmek, cezalandırmak, hesabını sormak. 2. Düğümletmek, boğumlatmak.
тӳме/ тӳмме (tüme/ tümme) Düğme.
тӳмеле- (tümele-) Düğmelemek, iliklemek.
тӳмелен- (tümelen-) Düğmelenmek, iliklenmek.
тӳмеллё (tümelli) Düğmeli, ilikli.
тӳн- (tün-) Devrilmek, alabora olmak, yıkılmak, düşmek.
тӳн-тӳн (tün-tün) Körebe oyunu тӳн-тӳнле- Körebe oynamak.
тӳнтер- (tünter-) 1. Devirmek, alabora etmek, yere yıkmak, yuvarlamak, altüst etmek. тӳнтерсе яр- Dökmek. 2. тӳнтер енё Ters, geri, arka, sol taraf (gömlek, ceket vb. )
тӳнтерле (tünterle-) İçeriye, içeri doğru, sol tarafa.
тӳнтерлёшё (tünterléşé) İç, içinde, geride.
тӳпе I (tüpe) 1. Tepe, baş, doruk, zirve. пуç тӳпи Bıngıldak, tepe. пӳрт тӳпи Tavan arası. 2. Gök, gökyüzü. çӳлти тӳпере Üstte, gökte.
тӳпе II (tüpe) Pay, parça, hisse.
тӳпеле- (tüpele-) Ağzına kadar doldurmak.
тӳпелеш- (tüpeleş-) Dövüşmek, savaşmak, vuruşmak, çarpışmak, çarpmak.
тӳпелештер- (tüpeleşter-) Savaştırmak, dövüştürmek, çarpıştırmak, vuruşturmak.
тӳпелешӳ (tüpeleşü) Dövüş, kavga, dalaş, kavga, atışma.
тӳпеми/ тупи (tüpemi/ tupi) Eksiksiz olarak, dolu, tam.
тӳпеттей (tüpettey) Tübetey. (Tatar Türklerine ait bir takke türü)
тӳпке (tüpke) Salkım, püskül.
тӳре (türe) 1. Yargıç, hâkim, hakem. 2. Memur, bürokrat.
тӳре-шара (türe-şara) 1. Yargı. 2. Vali, memur.
тӳрем (türem) Düzgün, doğru, düz, muntazam, düzenli, dengeli, ova, düzlük. тӳрем çёр Ova, düzlük yer.
тӳремлен- (türemlen-) Düzelmek, düzgünleşmek, dengelenmek, muntazamlaşmak.
тӳремлет- (türemlet-) Düzeltmek, düzgünleştirmek, dengelemek, muntazamlaştırmak, sıraya koymak.
тӳремлёх (türemléh) Düzlük, doğruluk.
тӳремçи (türem şśi) Düzlük, düzlem.
тӳрех (türeh) Doğrudan, açık açık, düpedüz, doğrudan doğruya.
тӳрё I (türé) 1 Olay, fırsat, talih, rastlantı, sebep, bahane. 2. Olasılık, ihtimal. тӳрё кил- Başa gelmek, olmak, tam gelmek, rastlamak. тӳрё килет Gerçekleşmek, olmak. мён тӳрёпе килтён? Niçin geldin?
тӳрё II (türé) 1. Dolaysız, doğrudan. тӳрё лини Düz çizgi. 2. Açık yürekli, gizlenmeyen, güvenilir, dürüst, gerçekçi. 3. Doğru, gerçek, doğruluk, dürüstlük, haklılık. тӳррипе каласан Doğruyu söylemek gerekirse, açık konuşmak gerekirse. тӳрре кăлар- Doğrulamak. 4. Doğru, doğrudan, açık açık, bayağı, düpedüz.
тӳрёрен (türéren) Doğru, dik, doğrudan, açık açık, düpedüz, kestirme yoldan.
тӳркёс (türkés) Gururlu, kibirli, tutkun, dik kafalı, inatçı.
тӳркётес (türkétes) Dik açı.
тӳркётеслёх (türkétesléh) Dikdörtgen.
тӳрлен- (türlen-) 1. Doğrulmak, düzelmek. 2. Düzelmek, iyileşmek, yola gelmek. 3. Uzlaşmak.
тӳрлет- (türlet-) 1. Doğrultmak, düzeltmek, düzlemek, onarmak, tamir etmek, ıslah etmek. 2. Tedavi etmek, iyi etmek, iyileştirmek.
тӳрлетӳ (türletü) Düzeltme, düzelti, değişiklik, düzelme, iyileşme, tamir, onarım.
тӳрлёх (türléh) 1. Düz. 2. Doğru, gerçek, doğruluk, dürüstlük, haklılık, adalet, rıza, mutabakat.
тӳрмен (türmen) Kaba, kaba saba, keskin, sert, dik kafalı, inatçı. тӳрмен сăмах Yersiz söz, zamansız söz.
тӳррён (türrén) Doğru, dik, doğrudan, açık açık.
тӳрт/ тӳртён енё (türt/ türtén ené) Arka, geri, sırt.
тӳрте-тӳртён/ тӳртпе тӳрт (türte-türtén/ türtpe-türt) Sırt sırta, arka arkaya.
тӳртен (türten) Doğrudan, dağrudan doğruya, açık açık, kestirme yoldan.
тӳртён- (türtén-) Arka, geri, katı, sertçe, katı bir şekilde. тӳртён пăх- Sertçe bakmak.
тӳртлёх (türtléh) Sırt kolanı.
тӳс- (tüs-) Dayanmak, katlanmak, tahammül etmek, sabretmek, kendini tutmak, metin olmak. тӳсме çук, тӳсмелле мар Dayanılmaz, tahammül edilmez, çekilmez.
тӳсём/ тӳсёмлёх (tüsém/ tüsémléh) Sabır, dayanıklılık, sağlamlık, sertlik.
тӳсёмлё (tüsémlé) Sabırlı, dayanıklı, kuvvetli.
тӳсёмсёр (tüsémsér) Sabırsız, canı tez, dayanıksız, çelimsiz, kararsız, kaypak, istikrarsız.
тӳт (tüt) Boru (Müzik aleti). тӳт кала- Boru çalmak.
тӳтел (tütel) Lahana bahçesi.
тӳш (tüş) Göğüs, bağır, meme, döş. тӳш шăмми Köprücük kemiği.
тӳшек/ тёшек (tüşek/ téşek) Döşek. тӳшек çитти Çarşaf. тӳшек пичё Döşek kılıfı.
тӳшки (tüşki) аш тӳшки Göğüs eti. сурăх тӳшки Koyun göğsü.
тыл (tıl) Arka, geri.
тылра (twlra) Arkada, geride.
тылла- (tılla-)Ezmek, buruşturmak, hırpalamak, örselemek.
тыллан- (tıllan-) Ezilmek, buruşmak, hırpalanmak, örselenmek.
тыллапуç/ тыллапуççи (tıllapuşś/ tıllapuşśşśi) Tümsek, tepecik.
тымар (tımar) 1. Kök. йёке тымар Anakök. 2. Maden filizi. тутлă тымар Meyan kökü. юн тымарё Kan damarı.
тымаркас (tırkamas) Kök kesme.
тымарлан- (tımarlan-)Kök salmak, kökleşmek, köklenmek.
тымарлă (tımarlw) Köklü.
тымарçимёç (tımarişśiméşś) Yumru kökler.
тымартуна (twmartuna) Sürüngen kök, sürüngen sap.
тымарура (tımarura) Kök bacaklılar, rizepod.
тына/ тынашка (tına/ tınaşka) Düve.
тынас (tınas) Bağ, bağcık, kordon.
тыp кac (tır kas) Tarla sincabı. вăpăм xӳpeллё тыp кac Uzun kuyruklu tarla sincabı. Eвpoпa тыp кacё Avrupa tarla sincabı. capă тыp кac Sarı tarla sincabı.
тырă/ тырпул (tırw/ tırpul) Ekmek, tahıl, buğday. тырă кăшăлё Yığın, sürü, yığınla. тырă ак- Tahıl ekmek. тырă выр- Biçmek. тырпул пухас ёç Hasat işi. тырă хӳри Bereketsiz tohum.
тырăллă (tırwllw) Ekmeği olan, ekmek stoğuyla yaşayan.
тыт- (tıt-) 1. Tutmak, bulundurmak, dayanmak, beslemek, dokunmak, ilişmek, ellemek, duygulandırmak. 2. Geciktirmek, alıkoymak, yavaşlatmak, tutuklamak, yakalamak. çул тыт- Yol tutmak, yola çıkmak. шăпа тыт- Kura çekmek. тытса ил- Elinden zorla almak, zaptetmek. тытса усра- Korumak, muhafaza etmek, sürdürmek, saklamak. шут тыт- Karar vermek, uydurmak. вăрăпа тыт- Hırsızlık yaparken yakalamak. тытса пăрахакан чир İsteri. çёр тытса тăни Toprak mülkiyeti, arazi mülkiyeti. 2. Takmak, bağlamak, dikmek. кутёк тыт- Çevirmek, etrafını duvarla çevirmek, çitle çevirmek. 3. Yerine getirmek, uygulamak. (Gelenekler hakkında), icra etmek.
тытамак/ тытанамак (tıtamak/ tıtanamak) Sinir hastalığı, epilepsi, sara.
тытамаклă (tıtamaklw) Sara hastası, epilepsi hastası.
тытăм I (tıtwm) Yapı, bina, kuruluş, bünye.
тытăм II (tıtwm) Çevre, elle kucaklanabilen şey.
тытăн- (tıtwn-) 1. Tutunmak, tutmak, dayanmak, durmak, davranmak, kabul edilmek, duraklamak, kalmak, gecikmek. 2. Yakalanmak, yakayı ele vermek, tutulmak, ele geçmek.
тытăнкă (tıtwnkw) Kekemelik.
тытăнкăллă (tıtwnkwllw) Kekeme.
тытăнчăк (tıtwnçwk) Kekeme.
тытăç-/ тытăш (tıtışś-/ tıtwş-) 1. Bağlanmak, kenetlenmek, kapışmak, takışmak. 2. Yapışmak, sarılmak, kapışmak.
тыткă (tıtkw) Kenet, sap, kabza, kol.
тыткăн (tıtkwn) Tutsaklık, esaret. тыткăна ил- Esir almak.
тытма (tıtma) Kapı önündeki merdiven parmaklığı.
тыттар- (tıttar-) 1. Esir ettirmek, tutturmak, yakalatmak. 2. Ele vermek. 3. Saçma sapan konuşmak, yalan söylemek, aldatmak. 4. Dikişe vermek.
тытхăч/ тыткăç/ тыткă (tıthwç/ tıtkwşś/ tıtkw) Kenet, sap, kabza, kol, tutamak, manivela
тяппи (tyappi) (Çocuk sözü) Ayak, bacak, but.
У у
у (u) O.
уголовнăй (ugolovwy) Ceza. уголовнăй кодекс Ceza kanunu.
угopь (ugor’) Yılan balığı.
ударени (udareni) Vurgu. ударени куçăмлăхё Vurgu değişimi. ударени ларт- Vurgu koymak. ударени палли Vurgu işareti. сăмахри ударенийё Kelime vurgusu.
ударениллё (udarenillé) Vurgulu. ударениллё сыпăк Vurgulu hece.
ударенисёр (udarenisér) Vurgusuz. ударенисёр калакан сăмахсем Vurgusuz kelimeler. ударенисёр сыпăк Vurgusuz hece.
ударник (udarnik) 1. (silahlarda) Müsademe iğnesi. 2. (Müzikte) Timpanist, zilci. 3. Öncü işçi.
ударлă (udarlw) 1. Vurucu, vurgulu, öncü, öncelikli. ударлă бригада Vurucu tim. ударлă ёçле Etkili çalış.
ударникла (udarnikla) Öncü işçi gibi.
Удмурт (Udmurt) 1. Udmurt (Orta İdil bölgesinde bir Fin halkı) 2. удмурт чёлхи Udmurt dili.
Удмуртла (Udmurtla) Udmurtça, Udmurt dili. .
Узбек (Uzbek) Özbek.
Узбекла (Uzbekla) Özbek Türkçesi.
уй I (uy) Uy uy!, Oy oy! Gibişaşma, korku ifadesi.
уй II (uy) Kır, tarla, saha, alan. уй улми Yabani elma. уй хапхи Kır kapısı.
уйăл (uyal) Kolan.
уйăп (uywp) Şakrakkuşu.
уйăр- (uywr-) Bölmek, ayırmak, paylaştırmak, bölüşmek, paylaşmak tecrit etmek, yalıtmak. çурă (çăвăр) уйăр Oğul vermek. (arılar hakkında)
уйăрăл-/ уйрăл- (uywrwl-/ uyrwl-) Bölünmek, ayrılmak, bölüşmek, paylaşmak, vazgeçmek.
уйăх (uywh) Ay. çёнё уйăх тухнă Yeni ay doğdu. уйăх тухни Yeni ayın doğması. тулли уйăх, уйăх тулни Dolunay. уйăх хушши adet, aybaşı. уйăхсерен Her ay. уйăхёпе ay boyu, ay süresince. уйăх тăхрисем ayın evreleri. уйăх çапни Uyurgezer. уйăх катăлсан Dolunaydan sonra. уйăх каçăхни ayın zararı. уйăхё-уйăхёпе aylar boyu.
уйăхлăх (uywhlwh) Aylık. уйăхлăх план Aylık plan.
уйла- (uyla-) Düşünmek, aklından geçirmek, sanmak, şüphelenmek.
уймăл/ уймăллă (uymwl/ uymwllw) Değişik, farklı, ayrı, türlü, çeşitli.
уймăллăх (uymwllwh) Kurnazlık, hile, oyun.
уйран (uyran) Ayran, ekşi süt. уйран уçла- Ayran çalkalamak. уйран çӳпçи Ayranı çalkalamak için kullanılan kap-kacak.
уйран-турăх (uyran-turwh) Ekşi süt, ekşimik.
уйрăлу (uyrwlu) Kopma, kesilme, patlama, mesafe, ara, açıklık, yarık, gedik, ayrılık, ayrılma.
уйрăм (uyrwm) 1. Ayrı, münferit, müstakil. уйрăм ыйту ayrı soru. уйрăм-уйрăм ayrı ayrı. уйрăмах ayrıca. 2. Bölük, bölüm, kısım, parça.
уйрăммăн(ах)/ уйрăмах (uyrwmwn-ah/ uyrwnah) Özellikle, bilhassa, hele, ayrı ayrı.
уйрăмлăх (uyrwmlwh) Özellik, ayrım, fark, ayrılık.
уй-хир (uy-hir) Kır, tarla.
ука (uka) Sırma şerit.
указ (ukaz) Kararname.
указлă (ukazlw) Kararnameli.
укăлча (ukwlça) Köy kenarı. укăлча хапхи Kır, tarla kapısı.
укăр (ukwr) Söğüt kabuğundan yapılmış.
украинец (Ukrainets) Ukrayn erkeği.
укроп (ukrop) Dereotu.
уксах (uksah) Topal, aksak.
уксахла- (uksahla-) Topallamak, aksamak.
уксахлат- (uksahlat-) Topallatmak, aksatmak.
уксах-чăлах (uksah-çwlah) Sakat, aksak.
уксус (uksus) Sirke. уксус кислоти Sirke acısı.
укçа (ukşśa) Para. авалхи укçа Eski para. кёмёл укçа Gümüş para.
укçалла (ukşśalla) Para karşılığı. укçалла илнё Para karşılığı aldı.
укçаллă/ укçаллă-пухчалла (ukşśallw/ ukşśallw-puhçallı) Paralı (kişi) укçаллă курăк Papatya
укçа-тенкё/ укçа-пухча (ukşśa-tenké/ ukşśa-puhça) Para, finans.
укçу (ukşśu) Tüylü soğan.
ула- I уласа макăр- (ula-/ ulasa makwr-) Ulu. (Rüzgârla ilgili olarak) anırmak, böğürmek, Hüngür hüngür ağlamak.
ула II (ula) Alaca, rengarenk, çubuklu, çizgili. ула кайăк ağaçkakan. ула курак Karga
Достарыңызбен бөлісу: |