Düzelmek аванланса кай- İyileşip gitmek аванланса пăр- İyileşmek, iyi olmak, düzelmek аванланни


пăрçаллă (pwrşśallw) Bezelyeli. пăрçаллă хăва Akasya. пăрçёмрен



бет19/45
Дата19.07.2016
өлшемі8.1 Mb.
#210868
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   45

пăрçаллă (pwrşśallw) Bezelyeli. пăрçаллă хăва Akasya.

пăрçёмрен (pwr şśémren) Buzkıran.

пăртак/ пăртакçă/ пăртик (pwrtak/ pwrtakşśw/ pwrtik) Biraz, az, bir parça, azıcık.

пăртаккăн (pwrtakkwn) Azar azar, parça parça.

пăртакшар (pwrtakşar) Yavaş yavaş, azar azar.

пăpчăкaн (pwrçwkan) Sarı kuyruk sallayan (Serçeye benzer uzun kuyruklu bir kuş)

пăртлат- (pwrtlat-) 1. Uçuşmak, öteye beriye uçmak. 2. Somurtmak.

пăртманет (pwrtmanet) Para çantası.

пăртопой (pwrtopoy) Her zaman, hep, kesinlikle, kesin olarak.

пăру (pwru) Buzağı, dana. чёчё пăрăвё (-ушё) Bir yıllık buzağı. пăру ашё (какайё) Dana eti. пушмак пăру, пёр хёл каçнă пăру İki yaşında dana.

пăрула- (pwrula-) Buzağılamak.

пăршăн- (pwşwn-) Kaçmak, sıyrılmak; kaçınmak; sapmak.

пăс (pws) Buhar. пăс тухать Buhar çıkıyor. пăса тух- Buharlaşmak. пăс хуранё Buhar kazanı.

пăс- (pws-) Bozmak, sakatlamak; yaralamak, ahlakını bozmak; şımartmak, tahrip etmek.

пăсара (pwsara) Kakım, as.

пăсăк (pwswk) Bozuk, çürük; ahlakı bozuk, kötü, fena.

пăсăл- (pwswl) 1. Bozulmak; şımarmak; ahlakı bozulmak, zarar görmek. 2. Delirmek, aklını oynatmak.

пăсăрлан- (pwswrlan-) Tütmek.

пăсăрлантар- (pwswrlantar-) 1. Tüttürmek, sigara içmek. 2. Azarlamak, paylamak.

пăскăнчăк (pwskwnçwk) Büyüyle bozma.

пăскăрт- (pwskwrt-) Azarlamak, paylamak.

пăслан- (pwslan-) Buharlaşmak.

пăсланни (pwslanni) Buharlaşma, buğu.

пăсташ (pwstaş) (Büyüyle) Bozma, zedeleme.

пăçла- (pw şśla-) Boğmak; eziyet etmek, işkence etmek, baskı yapmak.

пăçлан- (pwşślan-) Sağırlaşmak; sesi kesilmek; küllenmek, sönmek; körlenmek, baskı görmek, boğulmak.

пăт (pwt) Pud (Yaklaşık 16 kilogramlık ağırlık ölçüsü) пăтăн Pudla. пăтăн-пăтăн Pud pud.

пăт-пăт (pwt-pwt) Pıt pıt.

пăта (pwta) Çivi. пăта çап- Çivi çakmak, çivilemek. урапа пăти Dingil başlığı çivisi.

пăтала- (pwtala-) Mıhlamak, çivilemek.

пăталан- (pwtalan-) Çivilenmek, muhlanmak.

пăтă (pwtw) Lapa, mama. сётлё пăтă Sütlü mama, sütlü lapa. вир патти Darı lapası. хуратул пăтти Karabuğday lapası.

пăтăрмах (pwtwrmah) Panik, kuşku; endişe, telaş; alarm. пăтăрмах ыйту Yersiz soru.

пăтнăк (pwtnwk) Nane.

пăтрав (pwtrav) Acele, telaş, panik, dalgalanma, heyecan, panik.

пăтравлă (pwtravlw) Bulanık, belirsiz; karışık, endişeli, kuşkulu, endişe verici, dolaşık, karışık, çetrefilli.

пăтран- (pwtran-) Bulanmak, karışmak, dalgalanmak, heyecanlanmak, endişe etmek, merak etmek.

пăтранчăк (pwtrançwk) Bulanık; belirsiz, karışık, tutarsız. пăтранчăк калав Karışık hikaye.

пăтрат- (pwtrat-) Engel olmak, engellemek, rahatsız etmek; karıştırmak, bulandırmak.

пăтратма/ пăтратни (pwtratma/ pwtratni) Ezme, lapa.

пăтратуллă (pwtratullw) Karışık.

пăтраштар- (pwtraştar-) Karıştırmak, karmaşıklaştırmak, karmak, bulaştırmak, dolaştırmak.

пăтраштару (pwtraştaru) Karışıklık, kargaşalık; karmaşa.

пăтрашу (pwtraşu) Dalgalanma, çalkantı; heyecan, endişe, telaş.

пăтти-патти/ пăт-пат (pwtti-patti/ pwt/pat) Pat pat, pıt pıt.

пăх (pwh) Atık, pislik, dışkı, gübre.

пăх- (pwh-) 1. Bakmak, gözden geçirmek, incelemek, ele almak, gözlemlemek, özetlemek. пăхса тух- Seyretmek; farkına varmamak. пăхса хур- Ortaya çıkarmak, saptamak. кутăн пăх- (каялла пăх) . Geriye dönmek, sözünden vazgeçmek -сиввён пăх- Soğuk bakmak, donuk bakmak. çын куçёнчен пăх İnsan özüyle bakmak. 2. Bakmak (bebek/hasta). ача пăх- Çocuk bakmak. пăхса яр- İkram etmek; ziyafet çekmek. пăхса ӳстер- Eğitmek, yetiştirmek. 3. İzlemek; kovalamak; uymak, izlemek, taklit etmek. 4. ёçсе пăх-, çисе пăх- Denemek, tadına bakmak. туса пăх- Yapmayı denemek.

пăхасси (pwhassi) Bakım, gözetim, nezaret. пахча пăхасси Bahçe bakımı.

пăхăн- (pwhwn-) İtaat etmek, boyun eğmek. пăхăнманлăх, никама пăхăнманлăх Bağımsızlık.

пăхăнни (pwhwnni) İtaat, boyun eğme.

пăхăнтар- (pwhwntar-) Tabi kılmak, egemenliği altına almak, boyun eğdirmek; emrine vermek.

пăхăнтарни (pwhwntarni) Boyun eğme, fetih; boyun eğdirme.

пăхăну (pwhwnu) Bağımlılık, boyun eğme.

пăхăнуллă (pwhwnullw) Bağımlı, ast, emrindeki. пăхăнуллă союз, сыпăнуллă союз Birleşik bağlaç. пăхăнуллă хутлă предложени Girişik cümle. пăхăнуллă предложени Yan cümle.

пăхăр (pwhwr) Bakır. пăхăр укçа Bakır para.

пăхăрла- (pwhwrla) 1. Bakırla kaplamak. 2. Bakır karşılığı.

пăхăрлан- (pwhwrlan-) Bakırlaşmak, bakırla kaplanmak.

пăхăрçă (pwhwr şśw) Lehimci.

пăхăсăн (pwhwswn) Görülüyor ki, gerçekten de, görüyorsun ki, demek ki.

пăхни/ пăху (pwhni/ pwhu) Bakım, bakma.

пăхтар- (pwhtar-) Baktırmak, meşgul etmek, kontrol ettirmek, muayene ettirmek.

пăч-тёттём (pwç-téttém) Kap kara, kap karanlık.

пăчах (pwçah) Büsbütün, tümden, hepten; temelli.

пăчă (pwçw) Küflü, havasız, boğucu.

пăч(ă)-пăч(ă) (pwç-w-pwç-w) Benek benek, nokta nokta.

пăчăкă (pwçwkw) Bıçkı, testere.

пăчăлан- (pwçwlan-) Havasız kalmak, nefesi tutulmak, boğulmak.

пăчăлантар- (pwçwlantar-) Küflendirmek, çürütmek, boğucu hale getirmek, sıkıcı hale getirmek.

пăчăр (pwçwr) Çil.

пăчăрăн- (pwçwrwn-) Kenetlenmek; kısılmak; büzülmek; daralmak, sıkılmak.

пăчăрта- (pwçwrta-) Sıkmak, biçmek, sıkıştırmak, büzmek.

пăчăртав (pwçwrtav) Pres.

пăчăртан- (pwçwrtan-) Büzülmek; sokulmak, kısılmak, kenetlenmek.

пăчăртат- (pwçwrtat-) Cızırdamak; homurdanmak, ışıldamak, parıldamak.

пăчăх- (pwçwh-) 1. Boğulmak, nefsi tutulmak, sıkılmak. 2. Küflü.

пăчăхлан- (pwçwhlan-) Küflenmek.

пăчăхтар- (pwçwhtar-) Küflendirmek.

пăчкă (pwçkw) Testere, bıçkı. икё авăрлă пăчкă Çift taraflı bıçkı. пёчёк пăчкă Kol testeresi.

пăчлан- (pwçlan-) Havasız kalmak, boğulmak, nefesi tutulmak.

пăчланнă (pwlannw) Felaket, batak, berbat.

пăш (pwş) аш-пăш Et.

пăшал (pwşal) Tüfek, çifte. пăшал автанё Horoz. пăшал кёпçи Tüfek namlusu. пăшал пер- Tüfekle ateş etmek.

пăшатан (pwşatan) Piz.

пăшăкла- (pwşwkla-) Islatmak, havuzlamak.

пăшăлтат- (pwşwltat-) Fısıldaşmak.

пăшăлти (pwşwlti) Fısıldaşan, sessiz konuşan.

пăшăрхан- (pwşwrhan-) Üzülmek, üzüntü duymak, merak etmek, telaşlanmak, kederlenmek, hüzünlenmek.

пăшăрхантар- (pwşwrhantar-) Telaşlandırmak, merakta bırakmak, üzmek, hüzünlendirmek.

пăшăрхануллă (pwşwrhanullw) Telaşlı, üzücü, can sıkıcı.

пăшăх- (pwşwh-) Terlemek, soluk solğa kalmak.

пăши (pwşi) Sığın, Amerika geyiği.

пăшлак (pwşlak) 1. Çiğ, pişmemiş, altı iyi pişmemiş. 2. Zayıf, güçsüz, cılız.

пăшлаклан- (pwşlaklan-) Çiğ olmak, pişmemiş olmak.

пăяв (pwyav) İp, urgan, sicim, halat.

пăянам (pwyanam) Kaynana, kayın valide.

пăятам (pwyantam) Kayın baba.

пăяхам (pwyaham) Kayınbirader.

педагог (pedagog) Pedagog, eğitimci.

педагогика (pedagogika) Pedagoji, eğitim bilimi. педагогика институчё Pedaoji üniversitesi.

пек/ пекки (pek/ pekki) 1. Benzeyen, benzer, andıran, gibi, aynı. ман пек çынсем Benim gibi, bana benzer. сан пек Senin gibi. 2. Sanki -mış gibi; güya, gibi. çиес пек пăхать Yiyecekmiş gibi bakıyor. вилес пек выртать Ölecek gibi yatıyor.

пекё (peké) Çakı.

пекёлтет- (pekéltet-) Gevezelik etmek, mırıldanmak (çocuklar hakkında), boş yere konuşmak.

пeликaн (pelikan) Pelikan. кăтpa пeликaн Dalmaçyalı pelikanı. кёpeн пeликaн Beyaz pelikan. куçлăxлă пeликaн Avustralya pelikanı. пăвăp пeликaн Kahverengi pelikan.

пелтек (peltek) Peltek, dili tutulmuş.

пенси (pensi) Emekli maaşı. пенси илет Emekli maaşı alıyor.

пенсионер (pensioner) Emekli.

пер- (per-) 1. Atmak, fırlatmak, savurmak, dağıtmak, saçmak. пăшал пер- Ateş etmek. персе ӳкер- Vurmak, vurup düşürmek. персе яр- Ateş etmek. . Ağzından kaçırmak. 2. юлхава пер- Tembelleşmek. ухмаха пер- Aptallaşmak. 3. персе ан- Düşmek, yıkılmak, inmek;.

первайхи (pirvayhi) İlk, birinci, birincil, başlangıç.

перекет (pereket) Tasarruf etme, artırma; birikmiş para, bereket.

перекетлe- (pereketle-) Korumak, saklamak; ayakta tutmak; tasarruf etmek; artırmak.

перекетлё (pereketlé) Bol, bereketli, başarılı, kazançlı.

перекетлёх (pereketléh) Bereketlilik, tasarruf.

перекетсёр (pereketsér) Bereketsiz, ağır, yavaş, kazançsız.

перён- (perén-) Çarpmak, vurulmak, dokunmak, sürünmek, sürtünmek, takılmak, ilişmek.

Пeрс (Pers) Fars.

Персла (Persla) Farsça, Fars dili.

перчетке (perçetke) Eldiven.

пессимистла (pessimistla) Karamsar.

петици (petitsi) Rica, dilekçe.

пехетлё (pehetlé) Mutlu, şanslı, talihli.

пехетсёр (pehetsér) Mutsuz, talihsiz, uğursuz, acınacak, feci, zavallı, biçare.

пехил/ пил (pehil/ pil) Hayır duası.

пехилле-/ пилле- (pehille-/ pille) Hayır duası etmek, kutlamak.

печени (peçeni) Bisküvi, hamur işi.

пешне (peşne) Sapı ağaçtan başı demirden yapılmış, buz kırmada kullanılan alet.

пештёр/ пешчёр (peştér-/ peşçér-) Sepet (ekmek vb. ürünleri koymak için).

пёв (pév) Boy, boy pos, endam.

пёве (péve) Gölet, baraj, bent. пёве таппи Taşkın, ırmağın önünün kesilmesi sonucu oluşan su birikintisi.

пёве- I пёвеле- (péve-/ pévele-) Baraj kurmak, bent kurmak.

пёве- II пёвет- (péve-/ pévet-) Boyamak, güzelleştirmek.

пёвевçё (péve şśé) Boyacı.

пёвен- I (péven-) Taşmak, dolmak, dolup taşmak.

пёвен- II (péven-) Boyanmak, kirlenmek, bulaşmak.

пёвенё 1. (pévené) Tıkanmış, boğumlanmış. 2. Boyanmış, bulaşık, kirlenmiş.

пёвер (péver) Karaciğer.

пёк- (pék-) Bükmek, eğmek.

пёке шăхранё (péke şwhrané) Çamur kuşu.

пёкё (péké) Yay, kavis. пёкё ав- Yay bükmek.

пёкёлтет- (pékéltet-) 1. Çene çalmak, gevezelik etmek. 2. Sallamak. 3. Pohpohlamak.

пёкён (pékén-) Eğilmek, bükülmek.

пёкёрёл- (pékérel-) Eğilmek, bükülmek, öne doğru eğilmek, kamburlaşmak.

пёкёрёлчёк (pékérélçék) Kamburu olan, kambur.

пёкёрёнчёк/ пёкёç (pékérénçék/ pékéç) Kambur, eğik, bükük.

пёкёрёç (pékéréşś) Eğri, çarpık, bükük, kıvrılmış.

пёкёрлёк (pékérlék) Eğik olan, eğik, bükük olan.

пёкёрт- (pékért-) Bükmek, eğmek, kıvırmak.

пёл (pél) Fil.

пёл- (pél) Bilmek, -mesini bilmek, anlamak, bilincinde olmak, bilincine varmak. пёле тăркач, пёле тăруçăн Açıkça, bilerek.

пёлев (pélev) Mihenk taşı, bileği taşı.

пёлевлё (pélevlé) Dayanıklı bileği taşı.

пёленçи пул- (pélenşśi pul-) Biliyormuş gibi yapmak.

пёлёв (pélév) Bilgi, kavrama, bilgi edinme, öğrenme, tanıma. наука пёлёвёсем Bilimsel bilgi.

пёлёвçё (pélévşśé) Uzman, usta, erbab.

пёлём (pélém) Gözleme.

пёлёмлёх (pélémléh) Gözlemelik un ya da buğday.

пёлёт (pélét) Bulut. çумăр пёлёчё Yağmur bulutu.

пёлётлен- (pélétlen-) Bulutlanmak.

пёлётлё (pélétlé) Bulutlu.

пёлётлёх (pélétléh) Bulutluluk, kapalılık.

пёлётсёр (pélétsér) Bulutsuz, açık.

пёлёш (péléş) Tanıdık, akraba.

пёли-пёлми (péli-pélmi) Bilip bilmeden.

пёлмекей (pélmekey) Bilirse bilsin, benim için hava hoş.

пёлменлёх (pélmenléh) Bilgisizlik, cehalet, cahillik.

пёлменни (pélmenni) Bilgisizlikli, acemilik.

пёлмёш пул- (pélméş pul-) Bilmemezlikten gelmek.

пёлми пул- (pélmi pul-) 1. Hafızasını kaybetmek. 2. Sesini çıkarmamak, bilmemezlikten gelmek.

пёлни (pilni) Beceri, maharet, bilgi.

пёлтер- (pélter-) Bildirmek, haber vermek, duyurmak, ilan etmek.

пёлтерёш (pélteréş) Anlam, değer, önem, ifade. сăмахсен пёлтерёшё Kelimelerin anlamı. пёлтерёш улшăнни Anlam değişimi. пёлтерёш синонимёсем Eş anlamlılar. тӳрё пёлтерёш Gerçek anlam.

пёлтерӳ/ пёлтерни (pélterü/ pélterni) Bildiri, ilan, anons, duyuru, ihbarname, haber.

пёлтёр (péltér) Geçen yıl, geçen sene.

пёлтёркке (péltérkke) Rüzgârlı, havai, fırıldak (küçük çocuklar için)

пёлтёрхи (péltérhi) Geçen yılki, geçen seneki.

пёлӳ (pilü) Bilgi, bilme, kavrama, öğrenme, tanıma. техника пёлёвё Teknik bilgi. чёлхе пёлёвё Dilbilimi.

пёр (pér) 1. Bir. пёр вăхăтра Aynı zamanda, aynı anda, bir zamanlar. пёр тăван Öz kardeş. пёр тёрлё Aynı, aynı tür. пёр пек Aynı, eşit, düzenli, ritmik. пёр йышши Homojen, bir kökten. пёр пеккисем Özdeş. пёр тан Eşit, eş, denk, aynı. пёр пул- Bir olmak, birlikte hareket etmek. пёр мар Aynı değil, eşit değil, farklı, değişik. 2. Hiç, hiçbirşey, tamamıyla, tamamen. пёр пёлми Hiçbirşey bilmeden, bir şey bilmeyerek. пёр-пёччен Yapayalnız, bir başına. 3. Yaklaşık olarak, aşağı yukarı, hemen hemen. çукпа пёр Hemen hemen hiçbir şey yok, yok gibi.

пёр- (pér-) Daraltmak, büzmek, yığmak, toplamak.

пёр-пёр (pér-pér) 1. Bir, herhangi bir, nasıl olsa, ne yapıp edip, gelişigüzel. пёр-пёр çын Herhangi birisi, birisi. пёр-пёр çёрте Herhangi bir yerde. пёр-пёр кун Herhangi bir gün. пёр-пёр чух Bir gün, herhangi bir zaman. пёр-пёр япала Herhangi bir şey. 2. Her biri, onlardan herbiri. пёр-пёрне Birbirine. пёр-пёринпе Birbiriyle.

пёревёрлёх (péryevérléh) Benzerlik, aynılık.

пёремёк (péremék) Kurabiye.

пёрене (pérene) Tomruk.

пёрер (pérer) Birer.

пёрерён/ пёрерён-пёрерён (pérerén/ pérerén-pérerén) Birer birer, teker teker.

пёрех (péreh) 1. Aynı, fark etmez, . 2. Sürekli, her zaman. 3. Hemen hemen. 4. Aniden.

пёрешке (péreşke) At koşumu.

пёрешкел (péreşkel) Benzer, elverişli, uygun, aynı.

пёрешкелленни (péreşkellenni) Benzetme, özümleme, asimilasyon, karıştırma.

пёрешкеллет- (péreşkellet-) Benzetmek, karıştırmak, özümletmek, asimile etmek.

пёрешкеллё (péreşkellé) Aynı, eşit, benzer, elverişli, uygun. .

пёрём (pérém) Dürülmüş, kırışık, kıvrımlı.

пёрён- (pérén-) Daralmak, kıvrılmak, halkalanmak, kat kat olmak, buruşmak.

пёрёнчёк (pérénçék) 1. Kat, kıvrım. 2. Kırışık, buruşuk, kıvrımlı, katlanmış. шурă сухаллă, пёрёнчёк питле ватă çын Ak sakallı, kırışık yüzlü adam.

пёрёх- (péréh-) 1. Saçmak, serpmek. 2. Sıçratmak, sıçramak. 3. Fışkırmak.

пёрёш (péréş) Sapı ağaçtan, başı demirden yapılmış buz kırmada kullanılan alet.

пёри (péri) Biri, onlardan biri, birisi. пёри-пёри Birisi, herhangi birisi.

пёрке-/ пӳрке- (pérke-/ pürke-) Üstünü kapatmak, örtmek, kapamak, tamamıyla örtmek.

пёркеле- (pérkele-) Buruşturmak, kırıştırmak, katlamak.

пёркелен- (pérkelen-) Buruşmak, kırışmak, katlanmak.

пёркеленчёк (pérkelençék) Buruşukluk, kırışıklık.

пёркеленчёклё (pérkelençéklé) Buruşuk, kırışık, katlı.

пёркен-/ пӳркен- (pérken-/ pürken-) Üstüne örtmek, kaplanmak, örtünmek, sarınmak, bürünmek.

пёркенчёк/ пӳркенчёк (pérkençék/ pürkençék) 1. Yatak örtüsü. 2. Duvak.

пёркун (pérkun) Yakında, geçenlerde, yakın geçmişte. пёркунах Çoktan beri. пёркунтарах Daha önceden.

пёркунхи (pérkunhi) Eski, olmuş, gerçekleşmiş.

пёрле (pérle) Birlikte, elbirliğiyle, ortaklaşa, beraber. манпа пёрле Benimle birlikte.

пёрлелёх падежё (pérleléh padejé) Vasıta hali.

пёрлелёх хисеп (pérleléh hisep) Teklik, tekil.

пёрлехи (pérlehi) Genel, ortak, toplam.

пёрлеш- (pérleş-) Birleşmek, birbirine yakınlaşmak, yaklaşmak.

пёрлештер- (pérleşter-) Birleştirmek, yakınlaştırmak, yaklaştırmak.

пёрлештернё (pérleşterné) Birleşik, birleşmiş. пёрлештернё хуçалăх Kollektif işletme.

пёрлешӳ (pérleşü) Birleştirme, birleşme, birlik, bütünlük, bileşik (kimya).

пёрлешӳллё (pérleşüllé) Birleşik, kollektif, birleşmiş.

пёрлёх/ пёрлёхлёх (pérléh/ pérleléh) Birlik, beraberlik, bütünlük.

пёрлёхлё (pérléhlé) Genel, ortak, toplam, bir, birleşik. пёрлёхлё система Birleşik sistem.

пёрлёхен (pérléhen) Çilek, ahududu, böğürtlene benzer ekşi meyve (костяника).

пёрмай/ пёрмаях (pérmay/ pérmayah) Her zaman, sürekli, aralıksız.

пёрме, пёрмечё (pérme/ pérmeçé) Kat, kırışık, buruşuk. пермеллё, пёрмеклё, пёрмечеллё Kırışık, buruşuk, katlanmış.

пёрне (pérne) Karoseri, kasa, kutu.

пёрне-пёри (pérne-péri) Birbirine.

пёрпеклен- (pérpeklen-) Aynılaşmak, benzemek, aynı seviyeye gelmek, asimile olmak.

пёрпекленни (pérpeklenni) Benzetme, asimile etme, aynılaştırma. сасăсем пёрпекленни Ses benzeşmesi.

пёрпеклет- (pérpeklet-) Asimile etmek, benzetmek, aynılaştırmak, standartlaştırmak.

пёрпеклёх (pérpekléh) Benzerlik, aynılık, tekdüzelik, homojenlik.

пёр пек мар (pér pek mar) Farklı, heterojen, çok türlü, türlü, değişik.

пёр-пёрне (pér-pérne) Birbirine, birbirisine.

пёр-пётём (pér-pétém) Bütün, biricik, bir.

пёрре/ пёр (pérre/ pér) Bir, birgün, bir keresinde. пёрре хёрелсе, тепре шуралса каять Ya kızarır, ya ağarır.

пёррелёх (pérreléh) 1 Rublelik resmi devlet bileti.

пёррелёхе (pérreléhe) Bir kereye, bir defaya, bu defa için. пёрре лехе каçар Bir seferliğine affedin.

пёрреллё хисеп (pérrellé hisep) Tekil, tekillik.

пёрремёш (pérreméş) Birinci, ilk. пёрремёш сăпат Birinci kişi. пёрремёшле сăмахсем Kök kelime.

пёрремёшле (pérreméşle) Birincil, ilk, taban, ilkel. пёрремёшле (тёл) сăмах Basit kelime.

пёрремешёнчен (pérremişénçen) Birincisi, ilk olarak.

пёррен-пёррен (pérren-pérren) Birer birer, teker teker.

пёррехинче/ пёрреччен/ пёринче (pérrehinçe/ pérreççen/ périnçe) Birinde, birgün, bir keresinde, bir defasında.

пёртанлăх (pértanlwh) Eşitlik, denklik.

пёртен-пёр (pérten-pér) Tek, biricik.

пёртте (pértte) Hiç, zerrece, tamemen.

пёрхён- (pérhén-) Sıçramak, atlamak, fırlamak, kaçışmak.

пёрчё (pérçé) Tohum, hububat, bir şeyin parçası. пăрçа пёрчи Bezelye. шăрçа пёрчи Boncuk. улăм пёрчи Saman. çӳç пёрчи Saç teli.

пёрчёллё (pérçéllé) Tohumlu, parçalı. пёрчёллё тырăсем Tohumlu tahıllar.

пёршён- (pérşén-) Kenetlenmek, kısılmak, büzülmek, daralmak.

пёсехе (pésehe) Kursak, guatr.

пёсёрлентер- (pésérlenter-) 1. Tüttürmek, sigara içmek. 2. Azarlamak, paylamak.

пёç-пёç (péşś-péşś) Kediyi çağırırken kullanılan seslenme şekli.

пёçер- (péşśer-) 1. Pişirmek, yakmak, haşlamak, kaynatmak. 2. Azarlamak, paylamak.

пёçерт-/ пёçерттер- (péşśert-/ péşśertter-) Pişirtmek, yaktırtmak, kaynatmak.

пёçё (péşśé) Uyluk, but. пеçе шăмми Uyluk kemiği.

пёçмех/ пёçех (péşśmeh/ péşśeh) Köşe, açı.

пёт- (pét-) Bitmek, sona ermek, sonuçlanmak, iflas etmek, ölmek, can vermek.

пётев (pétev) 1. Gövde, vücut. 2. Sağlıklı, sağlam.

пётевлё (pétevlé) Kalın, şişman, göbekli, tıknaz.

пётер- (péter-) 1. Tamamlamak, bitirmek, son vermek. 2. Mahvetmek, batırmak, kıymak, kırıp geçirmek.

пётерехпе/ пётеспе (péterehpe/ pétespe) Son zamanlarda, sonunda.

пётермёш (péterméş) Yavru kısrak, tay.

пётё (pété) Gebe, hamile. пётё ёне Hamile inek. пётё кёсре Gebe kısrak. пётё сурăх Gebe koyun. пётё сысна Gebe domuz. пётё кушак Gebe kedi.

пётёлен- (pétélen-) Hamile olmak, hamile kalmak.

пётёлле (pétélle) Hamilelik.

пётём (pétém) Bütün, sağlam, tam, herşey, hep.

пётёмлетӳ (pétémletü) Genelleştirme, genelleme, topluluk. пётёмлетӳ сăмахё Topluluk ismi.

пётёмёшле (pétéméşle) Genel, ortak, toplam. пётёмёшле йёркесем Genel durum.

пётёмёшпе (pétéméşpe) Hep beraber, tamamıyla, tamamen, bütünüyle. пётёмёшпе илсен Genellikle, genelde, hiç, büsbütün. (уйраммăн илсен Ayrıca)


Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   45




©dereksiz.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет