Düzelmek аванланса кай- İyileşip gitmek аванланса пăр- İyileşmek, iyi olmak, düzelmek аванланни


DÜNYA COĞRAFYASI ADLANDIRMALARI ……………………. 363



бет44/45
Дата19.07.2016
өлшемі8.1 Mb.
#210868
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   45

DÜNYA COĞRAFYASI ADLANDIRMALARI ……………………. 363

ÇUVAŞİSTAN COĞRAFİ ADLANDIRMALARI …………………. 377

KAYNAKÇA …………………………………………………………... 385
ÖN SÖZ

Sovyetler Birliği’nin 1990’lı yıllarda dağılışının ardından bu birlik içerisinde yaşayan Türklerin bir bölümü bağımsız devletlerini kurma imkânını elde etmiştir. Bağımsız bir devlet kurma imkânına sahip olmayan diğer Türk boyları da Rusya Federasyonu ve bağımsızlığına kavuşmuş bazı devletler içerisinde özerk bir yönetime kavuşmuştur. Bu süreç Türkiye Türkleri ile diğer Türk boylarının ekonomik, kültürel, siyasi vb. ilişkilerinin geliştiği bir süreçtir. Üniversitelerde, çeşitli araştırma merkezleri ve enstitülerde Türk lehçe ve şiveleri, Türk edebiyatı, Türk tarihi vb. konularda yapılan çalışmalara olan ilgi ve bu çalışmaları yürüten kurumların sayısı sadece Türkiye’de değil, Türk dünyasının değişik bölgelerinde de giderek artmaktadır.

İdil-Ural bölgesinde yaşayan Türk boylarından birisi olan Çuvaş Türklerine olan ilgi de bu dönemde artmıştır. Fakat dil ve inançları sebebiyle Türk boyları içerisinde ayrı bir öneme sahip Çuvaş Türklerine yönelik ilgi gerektiği ölçüde olmamıştır. Türkiye’de Çuvaş Türkleri üzerine yapılan çalışmalar, diğer Türk boyları üzerine yapılan çalışmalarla karşılaştırıldığında oldukça azdır. Belki de dil özellikleri ve kelime hazinesi bakımından diğer Türk lehçe ve şivelerinden daha uzak oluşu ve Çuvaş Türkleri üzerine yapılan çalışmaların daha ziyade Rusça, Macarca, Fince gibi dillerde yoğunlaşması sebebiyle kaynakları kullanmadaki zorluklar, bu çalışmaların artmasını engelleyen önemli sebepler olabilir. Türkiye’de özellikle 1990’lı yıllarla birlikte Türk lehçe ve şivelerinin sözlükleri de hazırlanmış ve yayımlanmıştır. Bu yayınlarla birlikte, bu Türk boyları üzerine yapılan çalışmalar daha da hızlanmıştır. Artan bu ilgi neticesinde, Çuvaş Türklerinin dili ve dini üzerine kitap boyutunda çalışmalar ortaya çıkmış, çeşitli edebi ürünleri, dilleri ve kültürleri konusunda makaleler kaleme alınmıştır. Henüz temel bir Çuvaş Türkçesi- Türkiye Türkçesi sözlüğün hazırlanmamış; yayınlananların ise yetersiz oluşu belki de Çuvaşlar üzerine yapılan çalışmaların nitelik ve niceliğini olumsuz yönde etkileyen faktörlerden birisi olmuştur. Aynı sıkıntılar hem Çuvaş Türkü hem de Türkiye Türkü araştırmacılar tarafından hissedilmektedir. Gerek Türkiye’de gerekse Çuvaşistan ve Rusyanın diğer bölgelerinde, Çuvaş Türkleri üzerine yapılan çalışmalarda kullanılan kaynaklar büyük oranda Rusça’dır.

2002–2004 yılları arasında Kazan’da bulunduğumuz dönemde Çuvaş Türklerini daha yakından tanıma fırsatı elde ettik. Gerek Çuvaşistan’da gerekse Tataristan’da yaşayan ve çeşitli Çuvaş gruplarına mensup bilim adamları, sanatçılar, gazeteciler vb. kişilerle görüşmelerimiz esnasında Çuvaş Türk kültürünün genel Türk kültürü bakımından önemini daha iyi idrak ettik.

Bu dönemde başlayan Çuvaş Türkçesi ve Çuvaş halk edebiyatıyla ilgili çalışmalarımız sırasında, özellikle de aktarmalarımız sırasında, kullanabileceğimiz temel Çuvaş Türkçesi-Türkiye Türkçesi sözlüğünün eksikliğini fark ettik. Aynı sorun diğer araştırmalar için de geçerliydi. Türkiye’de araştırmacıların kullanacağı bir sözlüğün bulunmayışı bu Türk topluluğu üzerine yapılan çalışmaları yavaşlatan veya bu topluluğa olan ilgiyi azaltan önemli bir sebep olarak dikkatimizi çekti.

Bu tespitlerin ardından, çalışmalarımız esnasında oluşturduğumuz kelimelerimizi toplayarak ve çeşitli Çuvaş Türkçesi sözlüklerden de faydalanarak müstakil bir sözlük oluşturmaya çalıştık. Özellikle Çuvaşça-Rusça ve Rusça-Çuvaşça konusunda zengin bir sözlük birikimi bulunduğu dikkatimizi çekti. Bu sözlüklerden mümkün olduğu kadarıyla faydalanmaya gayret ettik. Sözlüğün hazırlanması esnasında, Türkiye’deki yayınların ve tezlerin tamamı gözden geçirilmiş ve azami ölçüde bu yayınlardan ve tezlerden faydalanılmaya çalışılmıştır. Sözlüğün hazırlanmasında kullandığımız bütün kaynaklar kaynakçada gösterilmiştir.

Sözlüğün, daha sonra hazırlanacak olan açıklamalı ve örnekli daha geniş sözlükler için bir başlangıç olacağını düşünüyoruz. Ayrıca sözlüğün Çuvaş Türklerine olan ilgiyi daha da arttıracağı ve yapılan çalışmaları daha da kolaylaştıracağı kanatindeyiz.

Sözlüğün hazırlanması esnasında doğrudan veya dolaylı olarak birçok şahsın teşvik ve yardımını gördük. Öncelikle Çuvaş Türklerinin dünyasını bize açan, bir kardeş yakınlığıyla bizlere yaklaşıp bizleri Çuvaşlarla ilgili çalışmalara yönlendiren Tataristan ve Çuvaşistan’da tanıştığımız Çuvaş dostlarımızın teşvikleri çalışmalarımızın en büyük dayanak noktalarından birisidir. Bu teşvik ve yardımlar bizlere, Çuvaş Türkleri üzerine yapacağımız çalışmalarda manevi anlamda büyük destek vermektedir.

Sözlüğün hazırlanması esnasında yardımlarını gördüğümüz birçok ismin tamamını burada zikretmek mümkün değildir.

2002-2004 yılları arasında Tataristan’da bulunmamızı sağlayan, bu süre içerisinde maddi ve manevi desteğini esirgemeyen Prof. Dr. Turan YAZGAN’ hocamızı burada zikretmek isterim.

Öncelikle Türk dünyası üzerine yaptığımız çalışmalarda bizlere rehberlik eden ve her türlü çalışmamızı destekleyerek bizleri cesaretlendiren hocam Prof. Dr. Fikret TÜRKMEN’e teşekkür ederim.

Böyle bir sözlük hazırlama konusunda bilimsel anlamda beni cesaretlendiren, çalışmamın her aşamasında yardımlarını ve teşviklerini eksik etmeyen Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN ve Prof. Dr. Zeki KAYMAZ hocalarıma ayrıca teşekkür ederim.

Sözlüğün yazımı esnasında karşılaştığın teknik konuların, dizgide karşılaştığım sorunların aşılmasında Arş. Gör. Özgür AY’a, Rusça konusunda sıkıntıya düştüğümüz dönemlerde yardımlarını gördüğüm Alfiya ZHAMAKİNA ve Nazım ABDİKADİROVA’YA, sözlüğü tekrar tekrar okuyup eksikler ve hataların en aza indirilmesi konusunda yardımlarını gördüğüm Albina İvanova KIRAN’a, metnin kontrolünü yapan Davut ŞAHİN’e de katkılarından dolayı teşekkür ederim.

Bülent BAYRAM

İzmir, 2007

SÖZLÜK HAKKINDA
1. Sözlükte yaklaşık olarak 18.000 Çuvaş Türkçesi kelime ve kelime grubu anlamlandırılmıştır. Bunlardan yaklaşık 12.500’ü madde başıdır.

2. Sözlük hazırlanırken iki türlü kaynak kullanılmıştır. İlki, daha önceki aktarma çalışmalarım sırasında metinlerden doğrudan doğruya çıkardığım kelimelerdir. İkinci kaynağım ise, çeşili dillerde yayınlanmış Çuvaş Türkçesi sözlüklerinin taranması sonucu elde ettiğim malzemedir. Çalışmamızın büyük bir bölümü de sözlüklerin taranmasıyla elde edilen malzemeye dayanır.

3. Çuvaş Türkçesi olan madde başları, Çuvaş Türklerinin bugün kullanmakta oldukları kiril alfabesi ve yazım kuralları ile verilmiştir. Alfabetik sıra da Kiril harflerinin sıralanışına göre düzenlenmiştir. Yanlarında ayraç içinde latin harfleri ile transkripsiyonları ayraç içinde yazılmıştır.

4. Madde başları, koyu/kalın yazı ile dizilmiştir. Madde içinde gösterilen birleşik yapılar ve deyimler, eğik harflerle yazılmıştır.

5. Eş anlamlı kelimeler ayrı ayrı madde başlarında gösterilmiş ve her madde başında bunların anlamları verilmiştir. Bir kelimenin farklı telaffuzları ise aynı madde başında verilmiştir.

6. Çalışmanın sonuna, iki ayrı dizin halinde coğrafi adlar eklenmiştir. Bunların ilkinde, “Dünya Coğrafyası”, ikincisinde ise, “Çuvaş Coğrafyası”na ait adlar bulunmaktadır. Bu bölümde bazı karışıklıklara sebep olabileceği düşünülerek adlandırmanın şehir, ırmak, devlet vb. olduğu ayraç içerisinde kısaltma ile verilmiştir.



7. Yazı dilinde bulunan kelimelerin yanı sıra, ağızlara ait bazı kelimeler de çalışmada verilmiştir.
KISALTMALAR
(a) : Ada

AA : Anatri (Aşağı) Ağız

age. : Adı geçen eser

agm. : Adı geçen makale

bk. : Bakınız

ÇGİGN : Çuvaşskiy Gosudarstvennıy İnstitut Gumanitarnıx Nauk

ÇKİ : Çuvaşskoye Knijnoye İzdatel’stvo

ÇKİİ : Çıvaş Kinegi İzdatel’stvi

ÇT : Çuvaş Türkçesi

(d) : Devlet

(g) : Göl

GT : Genel Türkçe

(ı) : Irmak

(i) : İlçe

(i. m. ) : İlçe merkezi

(k) : Köy

(ö. c. ) : Özerk Cumhuriyet

s. : Sayfa

S. : Sayı

(ş) : Şehir

TDK : Türk Dil Kurumu

VA : Viryal (Yukarı) Ağzı

vb. : ve başkası, ve başkaları, ve benzeri

vd. : ve diğerleri, ve devamı

Yay. : Yayınları
TRANSKRİPSİYON ALFABESİ

A a

A a

Ă ă

W w

Б б

B b

В в

V v

Г г

G g

Д д

D d

E e

E e (Kelime başında, ünlülerden sonra “ye” olarak telaffuz edilir.)

Ë ë

YO yo

Ё ё

É é

Ж ж

J j

З з

Z z

И и

İ i

Й й

Y y

К к

K k

Л л

L l

М м

M m

Н н

N n

O o

O o

П п

P p

P p

R r

C c

S s

Ç ç

Şś şś

Т т

T t

У у

U u

ӳ ӳ

Ü ü

Ф ф

F f

X x

H h

Ц ц

Ts ts

Ч ч

Ç ç

Ш ш

Ş ş

Щ щ

Şç şç

ъ



Ы ы

I ı

ь



Э э

E e

Ю ю

Yu yu

Я я

Ya ya

GİRİŞ

1. Çuvaş Türkleri

1.1. Günümüz Çuvaş Türkleri

Çuvaş Türkleri, İdil-Ural bölgesinde yaşayan Türk topluluklarından biridir. Kendilerini Çıvaş şeklinde adlandırmaktadırlar. Bu topluluk, Rusya Federasyonu’na bağlı Çuvaş Cumhuriyeti’nin temel halkını oluşturmaktadır. İdil-Ural bölgesinin diğer cumhuriyet ve eyaletlerinde de çok sayıda Çuvaş Türkü yaşamaktadır. Tataristan, Başkurdistan, Mari El, Mordva, Udmurtya Cumhuriyetleri; Samara, Ulyanov, Orenburg, Saratov, Sveredlov eyaletlerinde, Tümen, Kemerov eyaletleri ve Krasnoyarsk bölgesinde de Çuvaşlar yaşamaktadır. 1

1989 yılında yapılan nüfus sayımında, 1. 773. 600 olarak tespit edilen Çuvaş nüfusu, 2002 yılında yapılan son nüfus sayımında 136. 500 kişi azalarak 1. 637. 100’e düşmüştür.2 Bu nüfusun büyük bir bölümü, Çuvaşistan’da yaşamaktadır.

Çuvaşlar etnografik olarak üç ana gruba ayrılırlar:



  1. Viryal/Turi (Yukarı) Çuvaşlar: Çuvaş Cumhuriyeti’nin kuzey ve kuzeybatı bölgelerinde yaşarlar.

  2. Anatri (Aşağı) Çuvaşlar: Cumhuriyetin güneyinde ve aynı zamanda cumhuriyetin sınırları dışında da yaşamaktadırlar.

3- Anat Yençi (Orta-Aşağı Çuvaşlar): Cumhuriyetin kuzeydoğu ve orta kesiminde yaşarlar. 3

1.2. Çuvaş Türklerinin Tarihi4

Rus yıllıklarında ilk defa XVI. yüzyılda Çuvaş adıyla kaydedilen bu Türk boyunun kökenleri Avarlarda, Bulgarlarda, Fin kavimlerinde, Hazarlarda, Burtaslarda, Sümerlerde, Sarmatlarda aranmıştır.

Bu teoriler içerisinde en ağır basanı, özellikle İdil Bulgarlarından kalan mezartaşlarının dili üzerine yapılan çalışmalar sonucu, Çuvaş Türklerinin İdil Bulgarları ile olan ilişkisi üzerine kurulan teoridir. Çuvaş-Bulgar ilişkisi ilk olarak Petersburg Üniversitesi okutmanlarından Hüseyin Feyizhan (1828–1866), 1863 yılında Bulgar mezar taşlarında Çuvaşça sözleri bularak ortaya koymuştur. Feyizhan, günümüz Çuvaş Türkçesinin İdil Bulgarlarının konuştuğu dilin devamı olduğunu belirtir.

Radlof, Levesёue, Castron gibi bilim adamları Çuvaşların Türkleşmiş bir Fin kavmi olduğunu iddia ederken; Malov, Baskakov, Serebrennikov, Ramsdett, Poppe, Aşmarin, Katanov, Bulgar, Hazar ve Çuvaş dillerini Bulgar dil grubuna dâhil etmişlerdir.

Çuvaş Türklerinin tarihini genel hatlarıyla şu şekilde ortaya koymak mümkündür. Çuvaş tarihi ile ilgili ilk bilgiler, MÖ II. yüzyıla aittir. Ermeni Tarihçi Movses Khorenatsi’nin, Süryani papaz Mar Abbas Katina’ya dayanarak verdiği bilgilere göre MÖ 149-127 yılları arasında Kafkas Dağlarının kuzeyine yerleşen Bulgarlar, burada kazaklık yapıyorlardı. Ermenistan’ın İranlı valisi 2. Val-Arşak, onların bir kısmını Kars civarına getirerek yerleştirmiştir. Bulgar kavim adına daha sonra da erken dönem Latin, Bizans, Ermeni ve Süryani kaynaklarında rastlanmaktadır.

MS 375 yılında Balamir önderliğinde kurulan Batı (Avrupa) Hun Devleti, 453’te Attila’nın ölümünden sonra parçalanmıştır. Hun birliğinin çözülmesinden sonra MS V. yüzyılda Aşağı İdil ve Karadeniz’in kuzeyinde Bulgarların önderliğinde bir kavimler birliği teşekkül eder. VI. yüzyılda bu Bulgarlar, büyük bir güce ulaşmıştır. Çeşitli Bulgar kavimleri 559 yılında Orta Asya’dan batıya göç eden Avarların hâkimiyetine girmiştir. Kubrat Han zamanında 635 yılında Avar idaresinden kurtulmuşlarsa da aynı yüzyılın sonlarında, Hazar Kağanlığı’nın baskısı neticesinde Bulgar halkı üçe bölünmüştür.

Bir bölümü batıya giderek Tuna Bulgarları adını almıştır. VII. yüzyılda Dobruca’ya gelerek Slavları hâkimiyetleri altına alan Bulgarlar, sayılarının azlığı sebebiyle Slavlar arasında asimile olmuşlardır. MS 864 yılında da Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir.

Bulgarların ikinci kısmı Kafkaslarda Hazar hakimiyeti altında kalmış ve burada başka kavimlerle karışmışlardır. Günümüzde Kafkaslarda yaşayan Türk boylarından olan Balkarların, Bulgarların devamı olduğu ileri sürülmektedir.

Üçüncü grup ise İdil boyundan yukarı çıkarak Kama (Çulman) sahasına yayılmış, bugünkü Tatar ve Çuvaş Türklerinin yaşadıkları topraklara yerleşmişlerdir.

İdil Bulgarları, VII-X. yüzyıllar arasında Hazarlara vergi vererek yaşamışlardır. Hazarların zayıf düşmesiyle Bulgarlar, bağımsız gibi hareket etmeye başlamışlardır. 965 yılında Kiev prensi Vladimir Svyatoslav, Hazarları yenilgiye uğratmış ve bu devlete son vermiştir. 922 yılında İdil Bulgarları İslamiyeti kabul ederler. İslam, İdil Bulgarları arasında hızla yayılır; fakat herkes bu dini kabul etmez.

XII. yüzyılda, Bulgar devleti içindeki boy farklılıkları azalmıştır. İslamı kabul etmeyen Bulgar-Suvarların “Çuvaşlar” olarak ortaya çıkışı belirginleşmiştir. Muhtemelen eski dini inanışlarını muhafaza eden halk, İdil’in sağ kıyısında toplanmıştır. Hatta XVII. yüzyıl başında, İdil-Bulgar devletinin kırsal kesimindeki Türk halkı arasında, İdil’in sol kıyısı da dâhil olmak üzere geleneksel inanışlarını muhafaza edenler bulunmuştur. İslam, Bulgarlar arasında öncelikle şehirlerde, asiller, tüccarlar, zanaatkârlar ve şehir ahalisi arasında yayılmıştır. Bu dönemlerde Çuvaşlar ve Bulgar-Çuvaşlar İdil’in diğer tarafında bugünkü Tataristan’la Samara vilayetinin güneyindeki yerleşim bölgelerinde, Çuvaşistan’ın güney ve güneydoğusunda yaşamışlardır.

XIII. yüzyılda, Bulgar devletinin Tatar-Moğollar tarafından yıkılışından sonra Çuvaşlar, Altınordu hâkimiyetine girmişlerdir. 1236 yılında Moğollar tarafından İdil-Bulgar devleti sınırlarındaki birçok şehir yakılıp yıkılmış ve yerli halk kuzeye, Marilerin ve Udmurtların yaşadıkları bölgeye doğru yer değiştirmiştir. Moğol istilası Tatar-Çuvaş etnik ayrımını belirgin bir şekilde ortaya çıkarmıştır. XV. yüzyılda Altınordu’nun yıkılmasından sonra Çuvaşlar, Kazan hanlığının sınırları içerisinde kalmıştır. XV. yüzyılda “Bulgar” adını taşıyan kavim ortadan kalmış ve onun yerini, “Kazanlı”, “Tatar” ve “Çuvaş” gibi isimler almıştır. Ancak yine de Bulgarlık geleneği 20. yy başlarına kadar, en azından aydın çevrelerde sürmüştür.

Çuvaş Türklerinin bir etnik grup olarak X. yüzyılda şekillenmeye başladığı ve bu sürecin Bulgar devleti bünyesinde günümüz Çuvaşistan topraklarında XV. yüzyıla kadar şekillendiği kabul edilir.

Çuvaş nüfus, XV. yüzyılda Rus, Mordva ve Tatar köylüleriyle Orta İdil bölgesinde boş alanlarda; XVI. yüzyılın ilk yarısı ve XVII. yüzyılda günümüz Çuvaşistan’ın güney bölümünde ve Simbirsk’te; XVII-XVIII yüzyıllarda Tataristan’ın güney bölgelerinin birçok yerinde; Başkurdistan ve Orenburg’un bazı yerlerinde yerleşmiştir. XIX-XX. yüzyıllarda ise Çuvaş Türklerinin bir kısmı, Sibirya’ya sürülmüştür.

1552 yılında Kazan’ın işgaliyle başlayan süreç, günümüze kadar süren Çuvaşlar üzerindeki Rus hâkimiyetini getirmiştir.

1. 3. Çuvaş Cumhuriyeti

Çuvaş Cumhuriyeti, Rusya’nın Avrupa’da bulunan topraklarının orta kesiminde, İdil ırmağı kenarında bulunmaktadır. Çuvaş Cumhuriyeti’nin batısında Nijninovgorod eyaleti, kuzeyinde Mari El Cumhuriyeti, doğusunda Tataristan, güneyinde ise Mordva Cumhuriyeti ve Ulyanovsk eyaleti bulunmaktadır. 5 Başkenti, Rusça telaffuzuyla Çeboksarı; Çuvaş Türkçesi telaffuzuyla Şupaşkar’dır.

Yüzyıllarca, İdil-Ural bölgesinde diğer Türk boyları ve Fin halkları ile büyük oranda aynı siyasi birlikler içerisinde yaşayan Çuvaş Türkleri, 1552’de Kazan’ın işgalinden birkaç yıl sonra Rus hâkimiyetine girmiştir. Çarlık döneminde bölgedeki halklar üzerine yapılan çalışmalar, misyonerlik faaliyetleri vb. neticesinde desteklenen kültürel ve siyasi ayrılıklar, 1917’de yapılan devrimin ardından somut bir şekilde ortaya koyulmuştur. 1918’de Sovyet idaresi bütün Çuvaşistan topraklarında hâkim olmuş ve 24 Haziran 1920’de Çuvaşistanda özerk bölge ilan edilmiştir. Bu özerk bölge, 2 Nisan 1925’te Özerk Çuvaş Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne dönüştürülmüş ve 18 Temmuz 1937’de Çuvaş Anayasası kabul edilmiştir. Bu anayasa 2 Haziran. 1940’ta Rus Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Şurası tarafından onaylanmıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılışının ardından bu özerk yönetim, Rusya Federasyonu içerisinde bir özerk cumhuriyete dönüşmüştür. 6

18. 300 km2 yüzölçümüne sahip olan Çuvaşistan, yüksek bir nüfus yoğunluğuna sahiptir. 1897 yılından itibaren bugüne kadar yapılan nüfus sayımlarında Çuvaşistan nüfusu şu şekilde tespit edilmiştir. 7



YIL

NÜFUS

1897

690, 900

1926

890, 800

1939

1078, 100

1959

1098, 200

1970

1228, 800

1979

1298, 700

1989

1338, 000

2002

1313, 800

Çuvaş Cumhuriyeti’nin etnik yapısında, 2002 yılından yapılan nüfus sayımı sonuçlarının 1989 yılında yapılan nüfus sayımı sonuçlarıyla karşılaştırıldığında, büyük bir değişiklik olmadığı göze çarpmaktadır. Çuvaş nüfusu, % 67, 8’den % 67, 7’ye; Rus nüfusu % 26, 7’den % 26, 5’e; Mordvalı nüfusu % 1, 4’ten % 1, 2’ye gerilemiştir. Ülkedeki Tatar nüfusu, % 2, 7’den % 2, 8’e; diğer milletlerin nüfusu da % 1, 2’ten % 1, 5’e yükselmiştir. Çeboksarı, Kanaş ve Novoçeboksarski şehirlerinde Çuvaş nüfusu, çoğunluğu teşkil etmektedir. Alatır ve Şumerlya şehirlerinde ise Rus nüfusu ağırlığı teşkil etmektedir. 8

1. 4. Çuvaş Kültürünün Genel Özellikleri

Çuvaş kültürü, Çuvaş Türklerinin tarihleri boyunca ilişkide bulundukları halkların ve kültürlerin çeşitliliği sebebiyle birçok yönden incelenmeye değer bir özelliğe sahiptir. Çuvaş halk kültürünün somut ve somut olmayan yaratmalarının tamamında hâkim olan unsurun, geleneksel Çuvaş dinî inanışları olduğunu ileri sürmek mümkündür. Günümüzde resmî olarak büyük oranda Hıristiyan olan Çuvaşlar arasında İslam dinini kabul eden, bunun yanında her iki dini de kabul etmeyip eski inanışlarını devam ettiren Çuvaşlar da mevcuttur. 9 İdil Bulgar Devleti döneminden itibaren İslamiyet’le tanıştığı kabul edilen ve ardından Altın Orda ve Kazan Hanlığı dönemlerinde de İslam’ı kabul eden Çuvaş Türklerinin, daha sonra Tatar Türkleri arasında eridiği kabul edilmektedir. Bununla birlikte İslamı da Hıristiyanlığı da kabul etmeyen Çuvaş Türkleri de günümüzde geleneksel inançlarını yaşamaya ve yaşatmaya devam etmektedirler. Durmuş Arık, Çuvaş Türklerinin dinî inanışları üzerine yaptığı çalışmada, İdil-Ural bölgesinde 21 köyü tespit edebildiklerini; geleneksel inanışlarını sürdüren başka köylerin de bulunduğunu; fakat bunlarla ilgili olarak bilgi sahibi olamadıklarını belirtir.10

Çuvaş Türklerinde hangi dine mensup olurlarsa olsunlar halk edebiyatı ürünlerinde, halk inanışlarında, geçiş törenlerinde, aile ve iş törenlerinde, güzel sanatlarda, geleneksel el sanatlarında hâkim kültürel unsur, geleneksel Çuvaş kültürüdür. İdil Bulgar Devleti’nde etnik olarak hangi Türk boyunun hâkim unsur olduğunun günümüzde de tartışılmaya devam ettiği düşünüldüğünde, Çuvaş Türklerinin yüzyıllardır başka kültürlerin ve etnik grupların hâkimiyeti altında yaşadıkları söylenebilir.11 Bu süreç içerisinde, kendi kültürlerini bir ölçüde koruduklarını söylemek mümkündür. Elbette bu tarihi süreç içerisinde, farklı kültürlerin unsurlarını da bünyesine aldığını kabul etmek gerekir. Özellikle aynı bölgede yaşayan Fin-Ugor halklarının, Müslüman Tatarların ve Hırıstiyan Rusların, Çuvaş geleneksel inanışları üzerine önemli tesirleri olmuştur.

Kültürel etkileşimlerin dışında, “Rusların XVI. yüzyılın ortalarından itibaren Türk illerinde yayılma süreci başlamıştır. Bu süreçte Çarlık Rusya, Rus Ortodoks Kilisesini de yanına almış, onunla işbirliği içinde bulunmuştur. Rus Ortodoks Kilisesi’nin Rusya’nın doğusunda Slav olmayan milletlerle ilk önemli karşılaşması ve onları hâkimiyet altına alması bir Ortodoks zaferi olarak görülmüştür. Rus işgaliyle, XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İdil-Ural bölgesinde yaşayan Çuvaşlar, diğer komşu Türk boyları ile birlikte millî, dini ve kültürel yönden şiddetli bir Rus baskısı ile karşılaşmıştır. ”12 Bu süreçle birlikte, sistemli bir şekilde başlayıp günümüzde de devam eden misyonerlik çalışmaları ve yapılan baskılar sonucu Çuvaşlar, büyük oranda Hıristiyanlaştırılmıştır. Aynı zamanda Çuvaş Türklerinin etnik olarak ve dil özellikleri bakımından da Fin-Ugor halklarıyla olan ilişkisi de uzun süre gündemde kalmıştır. Bahsedilen bütün dini, etnik ve dilsel etkileşimlere veya baskılara rağmen Çuvaş Türklerinin kültürü üzerine A. Rona Taş’ın şu cümleleri çok önemlidir:

Bizim bu halkla ilgili ilk bilgilerimiz XVI. yüzyıla aittir. Çuvaş etnogenezi ve dili uzun bir süre çözülemeyen bir bilmece gibi kalmıştır. Dış özelliklerine göre onların geleneksel giysilerinin, hayat tarzlarının, geleneklerinin ve masallarının onları çevreleyen Fin-Ugor halklarının giysi ve hayat tarzlarıyla birçok benzerlik gösterdiğini tespit etmek mümkündür. Dil, yabancılara, daha çok Fin-Ugor dillerini hatırlatıyor. Fakat onların kültürü üzerine ciddi şekilde derinleşildiğinde ve bununla birlikte dil dikkatle incelendiğinde bunun sadece Türk dili ve kültürünü kaplayan bir dış görünüş olduğunu fark ederiz. ”13

Çuvaş Türkleri, günümüzde de Türk dilinin ve kültürünün pek çok arkaik özelliklerini muhafaza etmesi sebebiyle, Türk dünyası içinde müstesna bir yere sahiptir.




Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   45




©dereksiz.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет