Anadolu’da Frigya Bölgesi’yle Menderes Vadisi’ne köylü olarak yerleştirilmişti.
Menderes’e yerleştirilmelerinin nedeni herhâlde Selçuklular’ın Menderes
Havzası’na yönelik akınlarının durdurulmasıydı ki bu formülün etkili olduğu
söylenmektedir (
32,13;
31, 78-79;
3,9,11).
Kıpçakların Kırım-Sinop yoluyla Kastamonu’ya getirilip çevreye
yerleştirildiğini tarihi kaynaklar kaydetmiştir. Çobanoğullarının Kıpçak Türkleri ile
olan münasebetleri de yine etnik ve ağız özellikleri açısından önemli bir yer teşkil
eder. Moğolların Kırım ve bu bölgedeki Kıpçak ilini istila etmesi sonucu bölgede
büyük bir karışıklık çıkmış bunun neticesinde önemli bir liman şehri olan Sudak
Rusların eline geçmiştir. Selçuklu Sultanı I. Alâddin Keykubat bu durum
karşısında Kırım’a yapılacak sefer için Hüsameddin Çoban Bey’i
görevlendirmiştir. Deniz aşırı bir sefer olması ve Selçukluların Sinop’ta kurduğu
deniz kuvvetlerinin ehemmiyetini göstermesi bakımından bu savaşın ayrı bir önemi
daha vardır. Hüsameddin Çoban Bey’in büyük bir başarıyla gerçekleştirdiği bu
sefer, Sudak’ın alınmasıyla bitmemiş Rus Meliki ve Kıpçak Hanını vergiye
bağlanmasıyla neticelenmiştir. Hüsameddin Çoban daha sonra beraberinde
kıymetli hediyeler ve Kıpçak köleleri ile önce Sinop’a oradan da Kastamonu’ya
dönmüştür (
36,38-39).
İşte bu gelişmeler Kastamonu ve yöresi ile Kırım’da yaşayan Kıpçakların
ilişkilerinin geliştirilmiş olabileceğini gösterir. Ayrıca Kastamonu’ya hâkim
Türklerin birçok ülkeyle denizcilik münasebetlerinde bulunması Evliya Çelebi’nin
H.1050’de yaptığı Karadeniz gezisinde de not alınmıştır.
Zeynep Korkmaz’ın tespit etmiş olduğu Bartın ve yöresindeki Kıpçak dil
unsurları ile Kastamonu’nun özellikle kıyı kesimlerindeki Kıpçakça özellikler,
bölgeye Mısır ve Kırım Kıpçaklarının yerleşmiş olabileceğini göstermektedir(
19).
Kıpçaklar 1250 yılında Mısır Memluk Devletini kurduktan sonra
Anadolu’daki beyliklerle ilişkilere girmişler, zaman
zaman beyliklerin daveti
zaman zaman da kendileri Anadolu’ya girmişlerdir. Güneydoğu Anadolu, Akdeniz
ve İç Anadolu’da Memluklar tarafından yapılan ve tamir ettirilen birçok eser
bulunmaktadır. Mısır Memluk Devletinin 1517’de Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan
Selim tarafından yıkılmasından ve Halifeliğin Osmanlı’ya geçmesinden sonra
Anadolu topraklarına özellikle Kilis ve çevresine Kıpçak yerleşmeleri olmuştur.
Kilis’in Musabeyli İlçesinin Gündeğer Köyünün eski adı Kaman’dır(
37). Kaman
bilindiği gibi Kuman boylarından biridir. Hatta bazı araştırmacılara göre Kuman
adının bir başka söyleniş biçimidir. Kazak, Kırgız, Özbek boyları arasında
yaygındır. Beş Kaman ve Közkaman biçiminde Manas Destanında ve Kırgız
boyları arasında da yer almaktadır. Anadolu’da Kırşehir ilimizin büyük
ilçelerinden birinin adı da Kaman’dır. Bundan başka Kayserinin Pınarbaşı, Bartın
Merkez, Osmaniye’nin Bahçe, Sivas’ın Yıldızeli ilçerinde de Kaman adlı köyler
mevcuttur.
1333’te ölen Arap yazarı En-Nuveyri Kıpçakların on bir boyu arasında Kara
Börklü kabilesinden bahseder. Karabörklü bilindiği gibi Karakalpak ve Karapapak
adalrı ile özdeştir. Bugünkü Özbekistan’ın özerk bölgesi olan Karakalpakistan
halkı bunlardır. Karapapak veya Karabörklülere Anadolu’nun özellikle Kars ve
çevresi, Ağrı, Erzurum, Muş, Amasya ve Tokat’ta rastlanmaktadır. Sivas’ın Ulaşlı
ilçesi Acıyurt Köyü sakinlerinin tamamı Karabörklü veya Kapapapaktır.