тема (tema) Konu, tema.
темелле (temelle) Söylenmeli, söylenmesi lüzumlu, söylemek gerek.
темён/ тем (temén/ tem) 1. Ne, bilinmez, bilinmeyen, mechul. темён тăвать Ne yapıyor belli değil. 2. Pek, çok, gayet. темён пысăкăш Çok büyük. темён чухлё Çok fazla, çok sayıda. темён чухлё çырсан та Ne kadar çok yazsan da. тем пек (паха) Çok, gayet, çok. теме тăрать Çok pahalı, çok kıymetli. темён мар Önemli değil, hiçbir şey.
темёнле/ темле (teménle/ temle) Nasıldır bilinmez, nasıl.
темёнлескер/ темлескер (teménlesker/ temlesker) Nasıl, nasıldır.
темёнччен/ темччен (teménççen/ temççen) Nereye kadar, ne zamana kadar.
темёскер/ темскер (temésker/ temsker) Ne, nedir.
темёскерле, темскерле Nasıl, nasıldır, ne şekilde.
темиçе Ne kadar, bir süre. темиçе çул хушши Birkaç yıl boyunca.
темиçен Ne kadar, kaç.
темлё/ техёмле (temlé/ tehémle) Lezzetli, hoş.
темме (temme) Niye, niçin, ne sebeple.
тeмперамент (temperament) Mizaç, huy, tabiat, yaradılış.
температура (temperatura) Sıcaklık, ısı, ateş, hararet.
тем тесен (tem tesen) ne desen de…
тем чул (tem çul) Bilinmez ne kadar, çok fazla.
темшён (temşén) Niçin, niye, neden, ne sebeple.
тен I (ten) Belki, herhalde.
тен II (ten) тетён Konuşuyorsun, diyorsun.
тенор (tenor) Tenor.
тенел (tenel) Eksen, dingil, mihver. .
тенкел/ тенкёл (tenel/ tenkél) Sıra, kanepe, iskemle.
тенкё (tenké) Gümüş para. тенкё çурă Yarım ruble.
тенкёшер (tenkéşer) Ruble olarak.
теоретик (teoretik) Kuramcı, teorik.
теори (teori) Kuram, teori.
теориллё (teorillé) Kuramsal, teorik. теориллё ыйту Kuramsal sorun.
тепе (tepe) Oşt!, Çekil!, Defol! (köpekler için)
тепёр (tepér) Başka, diğer, öteki, ertesi, gelecek, ikinci. тепёр хут Tekrar, ikinci sefer. тепёр кунне Başka bir gün. тепёр тесен Diğer taraftan. тепёр чухне Başka zaman. тепёртак Biraz daha, tekrar biraz daha.
тепке/ тяпка (tepke/ tyapka) Çapa, bahçe çapacı.
тепле (teple) Bilinmez nasıl, ne şekilde.
тепре/ тепёре (tepre/ tepére) Başka bir sefere, bir dahaki sefere, tekrar. тепре куриччен Görüşmek üzere.
тепрер/ тепёрер (teprer/ tepirer) Başka sefere.
тепри (tepri) Onlardan başkası, пёри кёнеке вулать, тепри çырать Biri kitap okuyor, diğeri yazıyor.
терёш (teréş) Bağ, kayış, halat.
тери (teri) çав (ку, вăл) тери O kadar, bu kadar. йывăр терипе йывăр O kadar ağır.
термин (termin) Terim.
терминологи (terminologi) Terminoloji. терминологи словарё Terimler sözlüğü.
тepмит (termit) Termit, beyaz karınca.
термометр (termometr) Termometre.
территори (territori) Toprak, ülke.
терт (tert) Acı, kahır, dert, felaket, ıstırap, azap.
тертлен- (tertlen-) Azap çekmek, ıstırap çekmek, dertlenmek, eziyet çekmek.
тертлентер- (tertlenter-) Dert çektirmek, azap çektirmek, sıkıntıya sokmak, dertlendirmek.
тертлё (tertlé) Dertli, kederli, acılı, bahtsız, sıkıntılı.
тете (tete) Amca. тетёшё Amcası.
тетел/ тетеле (tetel/ tetele) Balık ağı, çökütme.
тетрадь (tetrad’) Defter.
техём (tehém) Lezzet, tat, zevk.
техёмлё (tehémlé) Lezzetli, hoş.
техник (tehnék) Teknik.
техника (tehnéka) Teknik. техника терминёсем Teknik terimler.
тёв- (tév-) Ezmek, döğmek, ufalamak, doğramak.
тёве (téve) Deve. ик куpпунлă тёвe Çift hörgüçlü deve. пёp куpпунлă тёвe Tek hörgüçlü deve.
тёвек (tévek) вак-тёвек Ufak tefek. вак-тёвек тавар Ufak tefek mal.
тёвё (tévé) 1. Düğüm, boğum, ilmik. 2. Cenin, oğulcuk, spor. пурнăç тёвви Cenin. вăрă тёвви Tohum taslağı. 3. Sivilce, leke, benek.
тёвёле- (tévéle-) 1. Döllemek. 2. Çoğalmak, üremek.
тёвёлен- (tévélen-) Döllenmek. тёвёленнё çăмарта Döllenmiş yumurta.
тёвёллё (tévéllé) 1. Düğümlü. 2. Döllenmiş, ceninli.
тёвлек (tévlek) 1. Yavaş, sessiz, sakin, kendi halinde. 2. Sükûnet, dindinlik, rahat, huzur. 3. Yavaş sesle, yavaşça, sakin sakin, uslu uslu.
тёк- (ték-) İtmek, dürtmek, teşvik etmek, değmek, dokunmak, ilişmek. тексе яр İtmek, itip kakmak, dürtüklemek. тёксе кала- İma etmek, kinayeli konuşmak. сăмах тёкни İma, kinaye.
тёк I (ték) Yavaş sesle, yavaşça, sessizce, sakince, rahatlıkla. тёк лар Sessizce otur. тёк тăр Rahat dur.
тёк II (ték) Tüy, kıl. хур тёкё Kaz tüyü. тёк тăк- Tüy atmak, tüy dökmek.
тёкeтмёш (téketméş) Başka şeyleri karıştırmayı seven adam.
тёкё (téké) Tahta sürgü. тёкё яр- Sürgülemek.
тёкёле- (tékéle-)Tahta sürgüyle kilitlemek.
тёкёлтура/ тёклё тура (tékéltura/ téklé tura) Yaban arısı.
тёкён- (tékén) 1. Değmek, dokunmak, değinmek, temas etmek, ellemek, duygulandırmak. 2. Sataşmak, saldırmak, bulaşmak, sarkıntılık etmek. 3. Gerilemek, çökmek. тёкёнсе пурăннă Fakir yaşadı.
тёкёнтер- (tékénter-) Dokundurmak, temas ettirmek, elletmek, değdirmek.
тёкёр (tékér) Ayna.
тёкёш- (tékéş-)Tos vurmak, boynuzla vurmak, toslamak.
тёклен- (téklen-) Tüylenmek, kıllanmak.
тёклё (téklé) Tüylü, kıllı. тёклё пăрçа Tüylü bakla. тёклё çырла Bektaşi üzümü. тёклё тура, тёкёлтура Yaban arısı. тёклё тута, тёклё сăмса Çupra balığı.
тёкме/ тёкмек (tékme/ tékmek) Çit, tahta parmaklık.
тёксём (téksém) Mat, bulanık, donuk, cansız, alımsız, esmer, gizli. тёксём çанталăк Kapalı hava. тёксём çын Asık suratlı kişi. тёксём хёрлё Koyu kırmızı.
тёксёмлен- (téksémlen-) Bulanmak, donuklaşmak, buğulanmak, sönükleşmek.
тёксёмлет- (téksémlet-) 1. Bulandırmak, karıştırmak, söndürmek, koyulaştırmak. 2. Keyfini kaçırmak, üzmek.
тёксёмлёх (téksémléh) 1. Donukluk, matlık, esmerlik, basitlik, sadelik. 2. Cehalet, cahillik, karanlık, kültürsüzlük.
тёксёр (téksér) Hareketli, kıpır kıpır, yerinde duramayan, huysuz.
тёктăмал (téktwmal) Boşuna, boş yere, yok yere, boşuna.
тёл (tél) Karşı, yan, yer, parça, hedef, amaç, hal, durum, olay, ilişki, düzen, sıra, imkân, zaman. пирён тёлте Karşımızda. кёпер тёлёнче Köprü yanında. ку тёлте Bu yerde, burada. хăш-хăш тёлте Herhangi bir yerde. тёл пул- Buluşmak. тёл çук Düzensiz, düzen yok, amaçsız. тёл-тёл Yer yer, zaman zaman. çу иртнё тёлелле Yaz sonuna doğru. тёл кил- Meydana gelmek, varolmak, ortaya çıkmak. тёл килсен Zaman zaman, ara sıra, imkân oldukça. кунта пур тёлтен те лайăх Burada bütün ilişkiler iyi.
тёлёр- (télér-) Derin derin düşünmek, düşünceye dalmak.
тёлёк (télék) Düş, rüya.
тёлён- (télén-) Şaşmak, şaşırmak, donup kalmak, hayret etmek.
тёлёнмелле (télénmelle) Hayret edilecek, çok güzel, harika, olağanüstü.
тёлёнтер- (télénter-) Şaşırtmak, hayrette bırakmak, hayrete düşürmek.
тёлёнтермёш (télénterméş) Hayrette bırakan, şaşırtıcı, korkunç.
тёлёр- (télér-) Uyuklamak, rüya görmek, rüyasında görmek, hayal kurmak.
тёлёш/ тёлёшпе/ тёлёшёнчен (téléş/ téléşpe/ téléşénçen) Nispeten, görece, -e gelince, -göre, …ile ilgili. ку тёлёшпе Bu konuda.
тёлкёш- (télkéş) 1. Alev alev yanmak, kızışmak, parlamak. 2. Kaşınmak.
тёлле- (télle-) Göstermek, nişan almak, dikkat çekmek.
тёллесе (téllese) İma ederek, imayla.
тёллев (téllev) Hedef, maksat, amaç. задани тёллевё Görevin amacı. тёллев обстоятельстви İstek belirteci.
тёллевсёр (téllevsér) Amaçsız, gayesiz, hedefsiz.
тёллен- (téllen-) Rüya görmek.
тёллеттер- (télletter-) Nişan aldırmak, nasıl nişan alınması gerektiğini göstermek.
тёллё (téllé) 1. Yerli, belli bir yeri olan. 2. Yerinde, işe yarar, makul.
тёллён (télén) хăй тёллён Kendi kendine, tek başına, ayrı.
тёллён-паллăн (télén-pallwn) Yer yer.
тёллён-тёллён (télén-télén) Yer yer, zaman zaman.
тёлли-паллисёр (télli-pallisér) Gayesiz, amaçsız, boş yere.
тёлме-тёл (télme-tél) Karşı karşıya.
тёлпулу (télpulu) Görüşme, karşılaşma, randevu, buluşma.
тёлсёр (télsér) Anlamsız, boş, anlaşılmaz, amaçsız, maksatsız, sistemsiz, belirsiz.
тёлте (télte) Karşı, yan, yer, parça, hedef, amaç, hal, durum, olay.
тём I (tém) Çalı, çalılık, hendek. тём йывăç Çalı, fundalık. шёшкё тёмё Fındık ağacı. кăткă тёмё Karınca yuvası.
тём II (tém) Pek, gayet, oldukça, çok, tümüyle, büsbütün. тём хура Kapkara. тём тёттём Kapkaranlık. тём карăк Kara çalıhorozu.
тёме (téme) Küçük tepe, tümsek, yumru, hendek, kurgan.
тёмелен- (témelen-) Tümsekleşmek, tepeleşmek, yumrulaşmak, şişmek.
тёмеске (témeske) Küçük tepe, tepecik, tümsek, yumru.
тёмескеллё (témeskellé) Tepelik, tümsekli, yükseltili. тёмескелле вырăн Tepelik yer.
тёмсёл- (témsél-) Çok istemek, niyetinde olmak, hevesi olmak, peşinde olmak, gözü olmak, çok özlemek, yanıp kavrulmak.
тён (tén) Din, inanç. тён йăлисем Kült, dini törenler.
тён- (tén-) Üşümek, donmak, katılaşmak, pıhtılaşmak.
тёнёл (ténél) Eksen, dingil, mihver.
тёнёллё (ténéllé) Dingilli. пер тёнёллё урапа Bir dingilli araba.
тёнке/ тинке (ténke/ tinke) Dinçlik.
тёнче (ténçe) Dünya, yeryüzü. тёнче вăрçи Dünya savaşı. тёнче историйёнче Dünya tarihinde. çут тёнчере Aydınlık dünyada.
тёнчери (ténçeri) Dünyadaki, dünyada bulunan.
тёп I (tép) 1. Dip, alt, temel, asıl. тёппипе ёç- Sonuna kadar içmek. тёп пул- İflas etmek. тёп ту- Yıkmak, harap etmek, iflas ettirmek. тёп ывăл Küçük oğul. тёпрен тёпе Nesilden nesile. 2. Ana, asıl, başlıca, merkezi. Тёп суйлав комиссийё Merkezi seçim komisyonu. тёп хула Başkent. тёп чăвашсем Asıl Çuvaşlar. тёп шухăшсем Temel düşünce. тёп хăрушлăх Asıl tehlike. тёп падеж Yalın hal.
тёп II (tép) Pek, gayet, kesinlikle, tamamen, bütünüyle. тёп-тёттём Kapkaranlık. тёп-куçсăр Tam kör. тёп-тёрёс Dosdoğru.
тёпек (tépek) Perçem, sorguç, saçak. пуç тёпекки Bıngıldak. хулпуççи тёпекки Omuz oynağı. (канав çумёнчи) тёпек Sırt, tepe, tümsek. чăх тёпекки Kuş ibiği.
тёпел (tépel) Ahırın, kulübenin ön köşesi. тёпел кукри Kadının günün büyük bir bölümünü geçirdiği fırının ön köşesi.
тёпё-йёрёпе (tépé-yérépe) Adamakıllı, hayli, tamamen, tümüyle, bütünüyle. тёпё-йёрёпех каласа пар Daha ayrıntılı anlat, tamamıyla anlat.
тёпёнчи (tépénçi) Dipte bulunan, dipteki, dipte yer alan.
тёпёр-тёпёр (tépér-tépér) Adım sesini belirten kelime. Tıpır-tıpır.
тёпёртет- (tépértet-) Gürültü yapmak, uğuldamak, gürüldemek, gürültü çıkarmak.
тёпле- (téple-) 1. Altını çevrelemek. (sepet, kova vb), ayakkabı ökçesi. 2. Sökmek. 3. Araştırmak, incelemek, muayene etmek, bulmayı denemek, soruşturmak.
тёплё (tépllé) 1. Dipli. 2. Esaslı, sağlam, köklü, ayrıntılı, etraflı. 3. Adamakıllı, hayli, ayrıntılı olarak, güvenli bir şekilde. тёплё пул Sağlam ol.
тёплён (téplén) Adamakıllı, hayli, ayrıntılı olarak, özenle, itinayla.
тёпне (tépne) Dibine, dibe.
тёпнерех (tépnereh) Dibe doğru, dibe yakın.
тёпрен (tépren) тёпренех Temelde, temel olarak, kesinlikle, kesin olarak. тёпрен илсен Her şeyden önemlisi, en baştan.
тёпрен- (tépren-) Ufalanmak, parçalanıp dökülmek.
тёпренчёк (téprençék) Kırıntı.
тёпрет- (tépret-) Ufalamak, doğramak.
тёпри (tépri) Temelde, dipte, kökte. тёпри лаша Dip beygiri, dip atı.
тёпсакай (tépsakay) Bodrum, yer altı. тёпсакайенчe Bodrumda, yer altında.
тёпсакайёнчи (tipsakayénçi) Bodrumda yer alan, bodrumdaki.
тёпсёр (tépsér) 1. Dipsiz, altsız. 2. Asılsız, esassız, yersiz, temelsiz.
тёпче- (tépçe-) 1. Gereksiz yere uzamak, uzatmak, zorla söyletmek, ağzını aramak, zorlayarak açmak. 2. Çözümlemek, tahlil etmek, araştırmak, incelemek, muayene etmek.
тёпчев (tépçev) Araştırma, inceleme, muayene, eleştiri, tahlil. ăслăлăхпа тёпчев иститучё Bilimsel araştırmalar enstitüsü. 2. İnceleme, soruşturma, tahkikat, sorgu, sorgulama.
тёпчевçё (tépçev şśé) Araştırmacı.
тёпчёк (tépçék) Mirasçı, varis, halef, en küçük oğul.
тёр- (tér-) 1. Buruşturmak, mıncıklamak. 2. Yemekte açgözlülük yapmak.
тёрев (térev)Dayanak, destek.
тёревле- (térevle-) Desteklemek, payandalamak; dayamak.
тёревлен-/ тёрелен- (térevlen-/ térelen-) Bastırmak, ayak diremek, dayanmak, yaslanmak, abanmak.
тёрек (térek) Altlık, destek, dayak, payanda.
тёрекле- (térekle-) Destek vermek, payanda vurmak, kuvvetlendirmek, setleştirmek.
тёреклен- (téreklen-) Dayanmak, yaslanmak, abanmak, sağlamlaşmak, güçlenmek.
тёреклет- (téreklet-) Sağlamlaştırmak, güçlendirmek, kuvvetlendirmek, pekiştirmek
тёреклё (téreklé) Sağlam, dayanıklı, kalıcı, sürekli, güçlü, sert.
тёреклёх (térekléh) Sağlamlık, değişmezlik, kalıcılık, güçlülük.
тёрексёр (téreksér) Kararsız, oynak, değişken, istikrarsız, dayanıksız, zayıf.
тёрексёрлен- (téreksérlen-) Dayanıksızlaşmak, zayıflamak, güçsüzleşmek, istikrarsızlaşmak.
тёрелен-/ тёрен- (térelen-/ téren-) Dayanmak, yaslanmak, abanmak, sağlamlaşmak, güçlenmek.
тёрен (téren-) Saban demiri, kulağı, saban kulağı (köte)
тёренлё (térenlé) Kulaklı. икё тёренлё İki kulaklı, demirli saban.
тёрентер- (térenter-) Desteklemek, yaslamak, dayamak.
тёрё (téré) Motif, desen, bezeme, işleme, nakış.
Тёрёк (térik) Türk.
тёрёллё (téréllé) Motifli, desenli, nakışlı.
тёрён- (térén) Körlenmek, zayıflamak, çarpmak.
тёрёнтер- (térénter-) Çarpmak, sıyırmak, köreltmek, körleştirmek.
тёрёс (térés) 1. Doğru, gerçek, halis, emin, güvenilir, kesin. 2. Sadakatle, doğru, kesin olarak, kesinlikle. тёп-тёрёс Dosdoğru.
тёрёсле- (térésle-) Saymak, olduğunu düşünmek, kontrol etmek, denetlemek, yoklamak.
тёрёслени (térésleni) Denetim, kontrol.
тёрёслеттер- (térésletter-) Kontrol ettirmek, doğrulattırmak, denetlettirmek.
тёрёслёх (térésléh) Doğruluk, eminlik, güvenilirlik, doğruluk, düzgünlük, yasallık, meşruluk.
тёрёслӳ/ тёрёслев (térésleü/ téréslev) Denetim, kontrol.
тёрёссипе (téréssipe) Doğrusu, hakikaten.
тёрёс-тёкел (térés-tékel) İyi durumda, gayretli, çalışkan, güvenli, sağlam.
тёрке/ тёркё (térke-térké) Balya, demet, boğum, demet.
тёркеле-/ тёрке- (térkele-/ térké) Sarmak, bükmek, kısmak.
тёркен- (térken-) Sarınmak, bürünmek.
тёркёш- (térkeş-) Sıkışmak, ittirmek, uğraşmak, gürültü yapmak.
тёркёшӳ (térkéşü) Gürültü, patırtı, telaş, kavga, dalaş.
тёрле- (térle-) Nakış işlemek, desen yapmak, motif işlemek, resim yapmak.
тёрлет- (térlet-) Gürültü yapmak, uğuldamak, gürüldemek, tepinmek, ayağıyla vurmak.
тёрлеттер- I (térletter-) Nakış işlettirmek, dikiş diktirtmek.
тёрлеттер- II (térletter-) Gürültü yaptırtmak, tepindirmek. сурăхсене ан тёрлеттер Koyunları koşturma.
тёрлё (térlé) Çeşitli, türlü, değişik, farklı.
тёрлёрен (térléren) Çeşitli, muhtelif, türlü türlü, değişik, her türlü, her çeşit.
тёрме (térme) Hapishane, cezaevi.
тёрмери (térmeri) Hapishanede, cezaevinde. тёрмери режим Hapishane idaresi.
тёрмеш- (térmeş-) Uğraşmak, savaşmak, mücadele etmek, boğuşmak.
тёрт- (tért-) 1. İtmek, dürtmek, teşvik etmek, dokunmak, ilişmek, ellemek. тёртсе кăлар- Kovmak, başından atmak, defetmek. сăмах тёрт- Söz dokundurmak. тёртсе кала- İma etmek, kinayeli konuşmak. 2. Tutuşturmak, ateşlemek, ateşe vermek. 3. Dokumak, örmek.
тёртём (tértém) Doku.
тёртён- (tértén) Değmek, dokunmak, değinmek, temas etmek, dokunmak, ilişmek, takılmak.
тёртёш- (tértéş-) İtişmek, kakışmak, dürtüşmek.
тёртлет- (tértlet-)Sessizce gülmek, sessizce eğlenmek, sessizce şaka yapmak.
тёршён- (térşén-) Büzülmek, buruşmak, kırışmak, korkudan siznmek, iki büklüm olmak.
тёс (tés) Renk, görünüş, biçim, tavır, hal, özellik. тёс кай- Boyası çıkmak, solmak, rengi atmak. хӳтёлекен тёс- Koruyucu renk. тёсрен ӳк Beti benzi atmak. тёсне çеç ту Üstünkörü yapmak.
тёсе- (tése-) Göstermek, işaret etmek, uyarmak, fark etmek, farkına varmak, dikkat çekmek. тёсесе пăх- Dikkatle bakmak. тёсесе хур- Sezmek, fark etmek, bulmak.
тёсел- (tésel-) Düzelmek, yola gelmek, değişmek, dönmek.
тёсет- (téset-) Düzeltmek, onarmak, tamir etmek, değiştirmek, dönüştürmek.
тёсё (tésé) Hak yerini buldu. тёсё сана Çek cezanı, hak yerini buldu.
тёсё палли (tésé palli) Tarz.
тёслё (téslé) Renkli, -e benzer. тёслё металл Renkli metal. мён тёсле?Ne renkte? ман тёслё Bana benzer.
тёслёрен (tésléren) Çeşit çeşit, her tür, her renkte.
тёслёх (tésléh) Örnek, mesela, gösterge. кăтартнă тёслёхсенче Verilen örneklerde.
тёслёхрен (tésléhren) Örneğin, söz gelimi.
тёсмёрт- (tésmért-) Tanımak, bilmek, fark etmek, ayırmak.
тёссёр (téssér) Renksiz, solgun, donuk, tipsiz, şekilsiz, çirkin.
тёссёрлен- (téssérlen-) Donuklaşmak, sönükleşmek, solmak, rengi atmak.
тёссёрлет- (téssérlet-) Donuklaştırmak, soldurmak, rengini attırmak, kötüleştirmek, tipsizleştirmek, çirkinleştirmek.
тётём (tétém) Duman, is. тётём кăлар Tütmek.
тётёмле- (tétémle-) Tütmek.
тётёмлен- (tétémlen-) Tütmek, tütsülenmek.
тётёмлё (tétémlé) Dumanlı.
тётём-сёрём (tétém-sérém) Boğucu duman.
тётёр- (tétér-) Tüttürmek, tütsülemek.
тётёрлен- (tétérlen-) Tütmek, dumanlanmak.
тётёрлентер- (tétérlenter-) 1. Tüttürmek, dumana boğmak. 2. Azarlamak, paylamak, söylemek.
тётре (tétre) Sis, duman, bulanıklık. çёре тётре хупласа илчё Bütün yeri sis kapladı.
тётрелёх (tétreléh) Bulanıklık, sislilik.
тётреллё (tétrellé) Belirsiz, kapalı, dumanlı, bulutlu, kapalı, sisli.
тёттём (téttém) Karanlık, koyu, cehalet. тёттём пулать Hava kararıyor. сём тёттём, пăч тёттём, тём тёттём Kap karanlık.
тёттёмле- (téttémle-) Koyulaştırmak, karartmak.
тёттёмлен- (téttémlen-) Kararmak, koyulaşmak. хёвел тёттёмленни Güneş tutulması. уйăх тёттёмленни Ay tutulması.
тёттёмлёх (téttémléh) Karanlık, koyuluk, cehalet, bilgisizlik.
тётхем/ техтем (téthem/ tehtem) Baştan başa, boydan boya, tümüyle.
тёшек (téşek) Döşek.
тёшё/ тёш (téşé/ téş) Tahıl, tohum, çekirdek. мăйăр тёшши Fıstık çekirdeği. пушă тёш, выçă, вётё тёш Boş çekirdek.
тёшёр- (téşér-) 1. Düşürmek, dökmek, devirmek, yıkmak, alabora etmek. 2. Ezmek, dövmek, buruşturmak, çiğnemek.
тёшёрёл-/ тёшёрёлсе ан- (téşérél-/ téşérélse an-) Düşmek, yuvarlanmak, sendelemek, tökezlemek, devrilmek.
тёшлe- (téşle-) Kabuğunu soymak, kemirmek, çekirdek çitlemek.
тёшмёрт- (téşmért-) Fark etmek, anlamak, kavramak, tanımak.
тёшмёш (téşméş) Batıl inanç.
тёшмёшлен- (téşméşlen-) Batıl inançlara sahip olmak, evhamlı olmak.
тёшмёшлё (téşméşlé) Batıl inançlara sahip, batıl. тёшмешлё йăласем Batıl gelenekler.
тёштура/ тёш ватакан машина (téştura/ téş vatakan maşina) Kırma makinası.
тёштырă (téştırw) Tohumluk tahıl, тёштырă ыйтăвё Tohum sorunu. тёштырă хуçалăхё Tahıl ekonomisi.
тив- (tév-) Dokunmak, ilişmek, ellemek, isabet etmek, değinmek, temas etmek, gücendirmek, darıltmak, incitmek, duygulandırmak. сёрём тив- Kömür çarpmak, kömür vurmak.
тивер- (tiver-) Vurmak, dövmek, dayak atmak, cezalandırmak, sökmek, kırbaçlamak.
тивет- (tivet-) Tam gelmek, düşmek, rastlamak, olmak. вăл мана хурăнташ тивет O bana akraba oluyor. “кили-килми” евёрлё сă-махсене дефиспа çырма тивет “kili-kilmi” şeklindeki sözcükleri kısa çizgiden sonra yazmak lazım.
тиверт-/ тиврет- (tivert-/ tivret-) 1. Değmek, dokunmak, değinmek, temas etmek, isabet etmek, el sürmek. 2. Ateş, mum, k, ibrit yakmak.
тивёç- (tivéşś) 1. Payına düşmek, kapmak, kavramak, yakalamak, yetişmek. 2. Layık, değer, hak eden, saygıdeğer, yakışık. 3. Ödev, yüküm, görev, boyun borcu.
Достарыңызбен бөлісу: |