çăм (şśwm) Tüy, yün, kıl. çăм арманё Yün değirmeni, yünün yumuşatıldığı yer. çăм тăк- Tüy dökmek. çăм таптар- Yün çırpmak. çăм ил- Kırkmak. çăм çăвар Hayvansal yağ. Çupra balığı.
çăмарта (şśwmarta) Yumurta. çăмарта шурри Yumurta akı. çăмарта сарри, çăмарта хёрли Yumurta sarısı. икё хёрлёллё (сарăллă) çăмарта Çift arılı yumurta. çăмарта хуппи Yumurta kabuğu. çăмарта келти, тёвви, хутаççи Cenin yumurta. тăрă çăмарта Ceninsiz yumurta, boş yumurta. кăткă çăмарти Larva. çăмарта хăпартни Omlet. каликле çăмарта Rafadan yumurta. хытăлла çăмарта Pişmiş yumurta. чăх çăмарта тăвaт Tavuk yumurtluyor. çăмарта анни Fıtık. çăмарта курăкё Guguk çiçeği, adonis. çăмарта курăк Keklik gözü bitkisinin bir türü
çăмарталла (şśwmartalla) Yumurta karşılığı, yumurtaya karşılık.
çăмат(ă) (şśwmat-w) Keçe çizme.
çăмăл I (şśwmwl) 1. Hafif, basit, kolay, rahat. 2. Rahat ve iyi konuşan, dilli, hoppa, hafif.
çăмăл II (şśwmwl) Sebep, neden, bahane, ihtiyaç, gereksinim, gerek.
çăмăллан- (şśwmwllan-) Doğurmak, doğum yapmak, ürün vermek.
çăмăллат- (şśwmwltat-) Hafifletmek, kolaylaştırmak, iyileştirmek, indirim yapmak.
çăмăллăх (şśwmwllwh) Hafiflik, basitlik, kolaylık.
çăмăллăн (şśwmwllwn) Hafifçe, hafif tertip, biraz, görünüşte, şeklen.
çăмăлçах (şśwmwlşśah) Kolay, basit, hafif, canlı.
çăмăлттай (şśwmwlttay) Çapkın, yaramaz, hafif meşrep. çăмăлттай хёр Hafif meşrep kız.
çăмăлттайла (şśwmwlttayla) Düşüncesiz, başı dönen, gayrı ciddi, uçuk.
çăмăлттайлан- (şśwmwlttaylan-) 1. Düşüncesizleşmek, hafifleşmek, ciddiyetini kaybetmek, uçuklaşmak,
çăмăлттайлăх (şśwmwlttaylwh) Ciddiyetsizlik, düşüncesizlik, hafiflik.
çăмăр курăкё (şśwmwr kurwké) Dulavrat otu, kel otu.
çăмăр хулли (şśwmwr hulli) Kuşkonmaz, tilkişen.
çăмла- (şśwmla-) 1. Yolmak, sökmek, koparmak, çekmek. 2. Örselemek; okşamak; eskitmek; Hırpalamak.
çăмламас (şśwmlamas) Yünlü, kıllı, tüylü, yünden. çăмламас йытă Tüylü köpek, kıllı köpek.
çăмламаслан- (şśwmlamaslan-) Tüylenmek, kıllanmak. пичё-куçё çăмламасланса ларнă Yüzü gözü kılla kaplandı.
çăмлан- (şśwmlan-) Tüylenmek, kıllanmak. тумтир çамланса пётнё Elbise tamamen tüylendi.
çăмлă (şśwmlw) 1. Tüylü, kıllı, yünlü. 2. Saçlı, uzun saçlı.
çăмха (şśwmha) 1. Yumak, çile. çăмха сӳт- Yumak çözmek, düğüm çözmek. 2. Top.
çăмхала- (şśwmhala-) Sarmak, dolamak, yuvarlamak, yumak haline getirmek. çип çăмхала- İp sarmak. çăмха çăмхала- Makara sarmak, ipi yumağa yarmak.
çăмхалан- (şśwmhalan-) Sarılmak, dolanmak, yuvarlanmak, yumak haline getirilmek.
çăмхалла (şśwmhalla) Yuvarlak, tombul, daire şeklinde.
çăнăх (şśwnwh) 1. Un. пăрçа çăнăхё Nohut unu. тинкёле çăнăхё Yulaf unu. шурă çăнăх Beyaz un. ыраш çăнăхё Çavdar unu. яшкалăх çăнăх Yazlık buğday unu. çăнăх али Elek. çăнăх миххи Un çuvalı. çăнăх çимеçё Unlu mamüller. çăнăх шывё Unlu yem. (hayvanlar için) çăнăх авăрт- Un öğütmek. çăнăх авăртакан Değirmencilik, un sanayé. 2. Un (Öğütülmüş yem). çёрулми çăнăхё Patates unu. шăмă çăнăхё Kemik unu. 3. Toz, un. алебастр çăнăхё Mermer tozu.
çăнăхла- (şśwnwhla-) 1. Toz etmek, kirletmek. тумтире çăнăхласа пётернё Kıyafet tozla kaplandı. 2. Un serpmek. (Hayvan yemine)
çăнăхлан- (şśwnwhlan-) Tozlanmak, kirlenmek, unlanmak.
çăнăхлă (şśwnwhlw) Tozlu, unlu. çăнăхлă михё Unlu çuval.
çăпала (şśwpala) Kepçe.
çăпан (şśwpan) 1. Çıban. çăпан вырăнё (палли) Çıban izi. çăпан тухрё Çıban çıktı. çăпан шăтрё Çıban patladı. 2. Ur, akıntı (ağaçta).
çăпанла (şśwpanla) Çıban gibi, çıbana benzer.
çăпанлан- (şśwpanlan-) 1. Çıbanlanmak, çıbanla kaplanmak. 2. Urla kaplanmak, urlanmak.
çăпанлă (şśwpanlw) Çıbanlı, urlu, yaralı.
çăпан-шăтан (şśwpan-şwtan) Yara çıban, yara bere.
çăпата (şśwpata) Sandal, çarık. пёр мăшăр çăпата Bir çift sandal. таканлă çăпата Takunya. шăрçа пуçлă çăпата Süslü uçlu sandal.
çăп-çăмăл (şśwp- şśwmwl) 1. Çok hafif. 2. Çok kolay, zor değil.
çăп-çăмăллăн (şśwp- şśwmwllwn) Kolayca, hafifçe, çok kolay.
çăп-çăра (şśwp- şśwra) Çok sık, gür, çok sıkı.
çăр- (şśwr-) Yoğurmak, karmak, karıştırmak. чуста çăp- Hamur yoğurmak. тăм çăp- Çamur yoğurmak. бетон çăpакан машина Harç makinası.
çăра I (şśwra) Kilit, sürgü. акăлчан çăpи İngiliz anahtarı. алăк çăpи Kapı kilidi.
çăра II (şśwra) Sık, gür, koyu; yoğun, kalın, doymuş. çăpa вăрман Sık orman. халăх çăра пурăнакан вырăн İnsanların yoğun yaşadığı yer.
çăрал- (şśwral-) Sıklaşmak, gürleşmek, yoğunlaşmak, koyulaşmak.
çăрала- (şśwrala) Kilitlemek.
çăралат-(şśwralat-) Sıklaştırmak, yoğunlaştırmak, koyulaştırmak, gürleştirmek.
çăралăх (şśwralwh) 1. Koyuluk, kesafet, sıklık. калча çаралăхё Filizlerin gürlüğü. халăх çаралăхё Nüfus yoğunluğu. 2. Alışkanlık, doyma.
çăран (şśwran) Sıkça, bol bol, yoğun olarak.
çăраççи (şśwraşśşśi) Anahtar. пёчек çăраççи Küçük anahtar. йывăç çăраççи Tahta anahtar.
çăрат- (şśwrat-) Koyulaştırmak, sıklaştırmak, yağunlaştırmak, gürleştirmek.
çăрăл- (şśwrwl-) 1. Yoğurulmak, karılmak. чуста çăрăлса çитнё Hamur yoğuruldu. 2. Kirlenmek, pislenmek. 3. Çamurda oynamak, çamurla uğraşmak, çamura bulanmak. 4. Kaynaşmak, uğraşmak, çabalamak. мён çăрăлатăн эсё унта? Sen orada neyle uğraştın?
çăрăлтат- (şśwrwltat-) 1. Titremek, zangır zangır titremek, zangırdamak, çınlamak, çıngırdamak. унăн сасси çăрăлтат Onun sesi titriyor. 2. Cıyak cıyak bağırmak.
çăрăлти (şśwrwlti) 1. Titrek, titreyen. çăралти сасă Titrek ses. 2. Gıcırtılı.
çăрăлчăк (şśwrwlçwk) 1. Çamur; kir, pislik. çăрăлчăк çул Çamur yol. 2. çăрăлчăк çын Ağır kişi, yavaş kişi.
çăрăн- (şśwrwn) 1. Yoğurulmak, karılmak, yerleşmek, konulmak. 2. Çamurla kaplanmak, pislenmek, çamura batmak. выльăхсем пылчăкра çăрăнаççё Hayvanlar çamura batıyorlar.
çăрăнтар- (şśwrwntar-) Yoğurmak, karmak, karıştırmak. тăма хăйарпа çйрăнтар Kili kumla yoğurmak.
çăрах (şśwrah) Yaka. кёпе çăраxё Gömlek yakası.
çăрта (şśwrta) 1. Kulak, delik, göz. йёп çăрти İğne deliği. 2. Kumaşın kırışık, buruşuk yeri.
çăрттан (şśwrttan) Turna balığı.
çăрттанла (şśwrttanla) Turna balığı gibi, turnabalığına benzer.
çăрха (şśwrha) Rahvan. çăрха лаша Rahvan at.
çăрхала- (şśwrhala) 1. Rahvan yürümek. 2. Tıpış tıpış yürümek, küçük adımlarla yürümek.
çăрхаланчăк (şśwrhalançwk) Tığış tıpış yürüyen.
çат I (şśat) 1. Sık, gür, yoğun kalın, sağlam, sıkı. 2. Yutmak. апат çăт- Yiyeceği yutmak. тётём çăт- Duman yutmak, nefes çekmek (sigara içerken). çăтса антар- Yutmak. 2. Emmek, benimsemek, özümsemek, kendine çekmek. тăпра шыв çăтать Zemin suyu çekiyor. 3. İçeri çekmek; sürüklemek (bir şeye/işe), bulaştırmak (bir işe). içeri çekmek; sürüklemek (bir şeye/işe), bulaştırmak (bir işe). çăтакан шурлăх Batak, bataklık. 4. Harcamak, tüketmek; eziyet etmek, zulmetmek. 5. Ele geçirmek, zaptetmek, istila etmek.
çăтă/ çăт (şśwtw/ şśwt) 1. Sık, gür, koyu; yoğun, kalın. 2. Sıkı, sağlam. çăтă (çăт) çыпăç- Sıkı yapışmak, sağlam yapışmak.
çăтăлан- (şśwtwlan-) 1. Sıklaşmak, gürleşmek, yoğunlaşmak, kalınlaşmak. 2. Sıkılaşmak, sağlamlaşmak.
çăтăлантар- (şśwtwlantar-) 1. Sıklaştırmak, gürleştirmek, yoğunlaştırmak. 2. Sıkılaştırmak, sağlamlaştırmak.
çăтăлăх (şśwtwlwh) Sıklık, tekerrür, yoğunluk, gürlük, sağlamlık.
çăтăл-çăтăл (şśwtwl-şśwtwl) Hışır-hışır. çулçăсем çăтăл-çăтăл тăваççё Yapraklar hışır-hışır hışırdıyor.
çăтăлтат- (şśwtwltat-) Hışırdatmak.
çăтăм (şśwtwm) Yutkunma, yudum. пёр-ик çăтăм шыв ёç Bir-iki yudum su iç.
çăтăмла- (şśwtwmla-) Yudumlamak, yutkunmak.
çăтăн- (şśwtwn-) Yutulmak. эмел çатăнмасть İlaç yutulmuyor.
çăтăр (şśwtwr) Çıtır, çatır, çat vb. пăр çăтăр турё Buz sessizce çatladı.
çăтăр-çăтăр I (şśwtwr- şśatwr) 1. Çıtır çıtır, kuru, gevrek. 2. Çalı çırpı, kuru ağaç, küçük ve kuru ağaç. çăтăр-çăтăр шёшкё çаппи Küçük fındık çalısı.
çăтăр-çатăр II (şśwtwr-şśatwr) 1. Düzensiz, hareketli, huzursuz, canlı, çabuk. çăтăр-çатăр персе çитрё Çabucak koşup geldi. 2. Öfkeli, asabi, kızgın, ateşli. çăтăр-çатăр кăмăл Öfkeli karakter. çăтăр-çатăр каласа хур Ateşli ateşli söylemek. 3. Dargınlık; kavga, atışma, hırıltı. вёсем хушшинче çăтăр-çатăр пулкалать Onların arasında dargınlık zaman zaman oluyor.
çăтăр-çăтăр (şśwtwr-şśwtwr) Dikkatle, itinayla, düzenli bir şekilde. кил-çурта çăтăр-çăтăр тыт- Evi düzenli tutmak. çăтăр-çăтăр ярса тыт Sıkı tutmak.
çăтăртат- (şśwtwrtat-) Çıtırdamak, çıtırdamak, gıcırdamak, hışırdamak. кăмакара вут çăтăртатса çунать Sobada ateş çıtırdayarak yanıyor.
çăтăрт-çатăрт (şśwtwrt-şśatwrt) Çıtır çıtır.
çăтăх (şśwtwh) Doymaz, açgözlü, cimri, obur. çăтăх çын Açgözlü kişi.
çăтăх- (şśwtwh-) É Açgözlülük etmek, tamah etmek.
çăтăхла- (şśwtwhla-) Göz koymak, göz dikmek.
çăтăхлан- (şśwtwhlan-) Açgözlülük etmek, tamah etmek.
çăткăн (şśwtkwn) 1. Doymaz, açgözlü, cimri, obur. çăткăн выльăх Obur hayvan. çăткăн çын Obur kişi, açgözlü kişi. 2. Vahşi, yırtıcı. çăткăн вёçен кайăк Yırtıcı kuş.
çăткăнла (şśwtkwnla-) 1. Hırsla, şevkle. 2. Doymaz, açgözlü, cimri, obur. апата çăткăнла çăт- Yiyeceği şevkle yutmak, yemek. 2. Yırtıcı, vahşi. çăткăнла сунар Vahşi hayvan avı. вăрмана çăткăнла пётер- Ormanı vahşice yok etmek.
çăткăнлан- (şśwtkwnlan-) 1. Açgözlüleş-mek, oburlaşmak. кёр енне пулă çăткăнланать Güze doğru balık oburlaşıyor. 2. Açgözlülük etmek, açgözlü olmak, tamahkârlık etmek.
çăткăнлăх (şśwtkwnlwh) 1. Açgözlülük, tamahkârlık, oburluk. 2. Vahşilik, yabanilik, yırtıcılık.
çăткăннăн (şśwtkwnnwn) 1. Hırsla, şevkle, açgözlüce. 2. Vahşice, yabanice.
çăтлат- (şśwtlat-) Çatlamak. кёленче çăтлатса çурăлчё Şişe çatlayarak kırıldı.
çăтмах (şśwtmah) Cennet. çăтмахри пек пурăн- Cennette gibi yaşamak.
çăт-çат (şśwt-şśat) Şak şak, çat çat. кăвайт çăт-çат туса çунать Ateş çat çat yanıyor.
çăт-çăт (şśwt-şśwt) Muntazam, düzenli, dikkatli, derli toplu.
çăтти-çатти (şśwtti-şśatti) Şak şak. (Vurma sesinin yansıması)
çăх- (şśwh-) 1. Bildirmek, götürmek, rapor etmek. 2. İftira etmek. çăхса çӳре Bilgi vermek, gammazlamak, söz taşımak.
çăхав (şśwhav) İftira, ihbar, dedikodu. çăхав пар- İhbar etmek.
çăхан (şśwhan) 1. Kuzgun. çăхан йăви Kuzgun yurdu. çăхан чёппи Kuzgun yavrusu. 2. Obur, pisboğaz.
çăханла (şśwhanla) 1. Kuzgunca, kuzgun gibi. çăханла ан кранклат! Kuzgun gibi bağırma! 2. Obur, doymaz, açgözlü.
çăханлан- (şśwhanlan-) Açgözlülük etmek, açgözlü olmak, tamahkârlık etmek.
çăхăр (şśwhwr) 1. Çamur, balçık. урапа çăхăра кёрсе ларчё Araba çamura saplandı. 2. Çöküntü, çukur.
çăхăрлан- (şśwhwrlan-) Kirlenmek, pislenmek.
çăхăрлă (şśwhwrlw) Çamurlu, pis; kirli, pasaklı.
çекёл (şśekél) 1. Çengel, tığ, kopça. алăк çекёлё Kapı çengeli. йывăç çекёл Ağaç çengel. 2. Zincir, pranga, halka.
çекёлле I (şśekélle) Çengelli, kopçalı, kancalı. çекёлле сăмса Kemerli burun.
çекёлле- II (şśekélle) Çengel takmak, kopçalamak, kopça takmak.
çеккунт (şśekkunt) 1. Saniye (Dakikanın atmışta biri). çеккунтран Bir saniye sonra. 2. Saniye (Derecenin 1/3600’ü).
çеккунтлăх (şśekkuntlwh) Saniyelik, saniyeye, saniye için. пёр çеккунтлăх тух-ха! Bir saniye çıksana!
çеклет (şśeklet) Tutmak, yakalamak, avlamak, takılmak, ilişmek.
çеклешке (şśekleşke) Çengel, tığ, kopça.
çеле (şśele) Yukarı, yukarıya.
çелтен (şśelten) 1. Yukarıdan. 2. Üstünkörü.
çемё (şśemé) Motif, melodi, tarz, usul, yapı. юрă çемми Melodi.
çемёç- (şśeméşś-) Yumuşamak, yatışmak, avunmak.
çемёçтер-/ çемçет- (şśeméşter-/ şśemşśet-) Yumuşatmak, hafifletmek, gevşetmek, çözmek.
çемми/ вăй çемми (şśemmi/ vwy şśemmi) Başarılan, elden gelen.
çемçе (şśemşśe) Yumuşak, hafif, gevşek, zayıf, güçsüz. çемçе çёр Yumuşak toprak. çемçе кăмăллă Yumuşak kalpli, zayıf karakterli.
çемçел-/ çемёç- (şśemşśel-/ şśeméşś) Yumuşamak, yatışmak, avunmak.
çемçелни (şśemşśelni) Yumuşatma, yumuşama, hafifletme, hafifleme.
çемçен (şśem şśen) Yumuşakça, tatlılıkla, nezaketle.
çемçет (şśem şśet) Yumuşatmak, hafifletmek, gevşetmek, çözmek.
çемçетекен (şśemşśeteken) Yumuşatıcı, hafifletici. çемçетекен паллă Yumuşatma işareti.
çемçешке (şśemşśeşke) Zayıf, güçsüz, dayanıksız.
çемье (şśem’ye) Aile.
çемьеллё (şśem’yellé) Ailesi olan, aileli.
çенёк/ çенёх/ çелнёк (şśenék/ şśenéh/ şśelnék) Kuru ot.
çепёç (şśepéşś) 1. Nazik, nezaketli, kibar, şefkatli. 2. Kibarca, nazikçe, kibarca. 3. Peltek, dili tutulmuş.
çерем (şśerem) Yeşillik, çimen, çayır. çерем кăмпи Kültür mantarı.
çеремлен- (şśeremlen-) Yeşillenmek, çimlenmek, çimle kaplanmak.
çеремлё (şśeremlé) Yeşille kaplı, çimenlik.
çеремлёх (şśeremléh) Çimenlik, yeşillik, çayırlık.
çерçи (şśerşśi) Serçe. çара çерçи Yarasa. çерçи тырри Serçe otu. çерçи кёпçи Kimyon, çörek otu. çерçи хурчăки Küçük şahin.
çеç (şśe şś) Sadece, yalnız, ancak.
çеçен (şśeşśen) İşlenmemiş, yoz, ham. çеçенхир Step, bozkır. Çeçeн xёp căвăpё (бaйбaк) Bozkır köstebeği.
çеçке (şśeşśke) Çiçek. , yaprak. кăвак çеçке Kardelen. çеçкене лар- (яр, кăлар-) Çiçek atmak, çiçek açmak, çiçeklenmek.
çеçкелен- (şśeşśkelen-) Çiçek atmak, çiçek açmak, çiçeklenmek.
çеçпёл (şśe şśpél) Menekşe, kardelen.
çёве (şśéve) Mayalanmaya bırakılmış süt. çёве яр- çёве юхтар- Sütü mayalanması için bırakmak. çёве шывё Süt suyu.
çёвек (şśévek) Kesilmiş süt suyuna benzer.
çёвё (şśévé) Dikiş yeri, dikiş, ek, yara izi. çёввине яр- Dikiş sökmek, dikiş almak. çёвё промышленноçё Dikim sanayé.
çёвёк (şśévék) Yara yeri, dikiş yeri.
çёвёлен- (şśévélen-) Yara izi bırakmak.
çёвёлчен (şśévélçen-) Şerit, tenya, bağırsak kurdu, parazit.
çёвёç(ё) (şśévé şś-é) Terzi, dikiş ustası.
çёкё (şśéké) Çığa balığı.
çёкёр- (şśékér) Cıyak cıyak bağırmak. (Domuz hakkında)
çёкле- (şśékle-) Almak, kaldırmak, çıkarmak, kalkındırmak, yükseltmek. çёклесе кай- Alıp götürmek, çalmak. çёклесе кил Getirmek, vermek, alıp gelmek. çёклесе кăлар- Çıkarmak, sunmak. çёклесе пыр- Sürüklemek, taşımak, götürmek.
çёклем (şśéklem) Kucak dolusu, kucak. пёр çёклем вутă Bir kucak dolusu odun. пёр çёклем утă Bir kucak saman.
çёклен- (şśéklen-) Çıkmak, kalkmak, ayağa kalkmak, kalkınmak, havalanmak.
çёклентер- (şśéklenter-) Kaldırmak, yükseltmek, ayağa kaldırmak, havalandırmak.
çёкленӳ (şśéklenü) Kalkınma, yükselme, havalanma, ayağa kalkma.
çёле- (şśéle-) Dikmek, işlemek.
çёлевёç/ çӳлевёç (şśélevéşś/ şśülevéşś) 1. Vaşak 2. Tırıs gitmek.
çёлен (şśélen-) Yılan. хура çёлен Engerek yılanı. хурăн пуçлă çёлен Çayır yılanı. çёлен сăнни İğne. çёлен кёпи Yılan derisi. çёлен пулă Yılan balığı. хут çёлен Uçurtma, çaylak. çёлeн куpăкё Menekşe. çёлен пуçи, çёлен çырли İnci çiçeği.
çёлен-калта (şśélen-kalta) Sürüngen.
çёленлёх (şśélenléh) Çok sayıda yılan olan yer.
çёлен (çёлем) çип (şśélen- şśélem- şśip) Evde hazırlanmış ip.
çёлет- (şśélet-) Giysi dikmek, dikmek, kostüm hazırlamak.
çёлёк (şśélék) Şapka, başlık. хăлхаллă çёлёк Kulaklı şapka.
çёмел (şśémel) Bir araba çavdar yığını.
çёмёр- (şśémér-) 1. Kırmak, parçalamak, yıkmak, bozmak, berbat etmek, yok etmek, dağıtmak. çёмёрсе антар- Aşağı atmak, yıkmak, devirmek. 2. Sövmek.
çёмёрёл- (şśémérél-) 1. Kırılmak, parçalanmak, yıkılmak, ortadan kalkmak, bozulmak, dağılmak. 2. Gürültü yapmak, gürüldemek.
çёмёрт (şśémért-) Kuş kirazı ağacı.
çёмёртлёх (şśémértléh) Kirazlık, kuş kirazı ağacının bol olduğu yer.
çёмёрттер- (şśémértter-) 1. Ortadan kaldırtmak, yok ettirmek, dağıttırmak. 2. Gürültüyle gitmek.
çёмрен (şśémren) 1. Ok. 2. Yay.
çёмрёк/ çёмёрёк (şśémrék/ şśémérék) Kırık, dökük, harap, virane, dağınık.
çён- (şśén-) Yenmek, kazanmak, alt etmek.
çёнeл-/ çёнeлен- (şśénel-/ şśénélen-) Yenileşmek, tazeleşmek, yenilenmek. çёнелнё Yenilenmiş. çёнелни Yenileme, yenileşme.
çёнет- (şśénet-) Yenilemek, yenileştirmek, tazelemek.
çёнетнё (şśénetné) Yenilenmiş, tazelenmiş.
çёнетӳ (şśénetü) İyileştirme, düzeltme, ıslah.
çёнё (şśéné) Yeni, taze. çёнё çын Genç. вёр-çёнё Yep yeni. çёнё çул Yeni yıl.
çёнёлле (şśénélle) Yeni.
çёнёлёх (şśénéléh) Yenilik. çёнёлёхе Henüz yeni.
çёнёрен (şśénéren) Yeniden, tekrar. çёнёрен çёнё Daha yeni, yeniden de yeni.
çёнтер- (şśénter-) Yenmek, mağlup etmek, üstesinden gelmek.
çёнтерейми (şśéntereymi) Yenilmez.
çёнтерӳ (şśénterü) Zafer, galibiyet. Çёнтерӳ кунё Zafer Bayramı. (İkinci Dünya Savaşı’nda Rusya’nın galibiyet günü)
çёнтерӳллё (şśénterüllé) Muzaffer, galip.
Çёпёр (şśépir) Sibirya.
çёпре (şépre) Maya. çёпре чулё Çakıl taşı.
çёр I (şśér) Gece. çёр каçа, çёр хута Bütün gece. çёрёпе Bütün gece, geceleyin. çёрё-çёрепе Geceler boyu. çёр каç, çёр вырт- Gecelemek. ик çер каçрăм İki gece kaldım. çёр çёрле- Gecelemek.
çёр II (şśér) 1. Yer, dünya, yerküre, yeryüzü. çёр пӳрт Barınak. çёр ёçлекен Çiftçi, ekinci. çёр чавакан Toprak işçisi. çёр чăмарё Yerküre. çёр кăмпи Yağmurluk. çёр мамăкё Pamuk. çёр кăмрăкё Taşkömürü. çёр мулкачё Çöl faresi, çöl sıçanı. çёр çырли Çilek. çёр чёкеçё Sağan. 2. Yer, arazi, yöre. вăта çёрё Orta. вăта çёрёнче Ortada, ortasında. 3. An, zaman. эпё хулана çитнё çёре хёвел те туха пуçларё Biz şehre geldiğimizde güneş doğmaya başladı. кётмен çёртен Ansızın, aniden.
çёр II (şśér) Yüz. (sayı) çёрте пёрре, çёр те иккё, çёр те виççё 101, 102, 103. çёр тенкёлёх Yüz tengeye, yüz tengelik.
çёр- (şśér-) Çürümek, kokuşmak, bozulmak, ahlakı bozulmak. çёрсе кай-, çёрсе пёт- Çürümek, bozulmak, çürütmek.
çёр айёнчи (şśér ayénçi) Yer altı, yer altında.
çёрё (şśéré) 1. Bobin, makara, küçük silindir. 2. Halka, çember, yüzük. куçлă çёрё (değerli taşlı) yüzük.
çёрёк I (şśérék) 1 çёрёк каç, çёркaç, çёрккё Geçen gece, geçen geceleyin.
çёрёк II (şśérék) Çürük, bozuk, kokmuş, eski, yıpranmış.
çёрён (şśérén) Tamamı yüz kişi.
çёрёç (şśéréşś) Çiftçilik, ekincilik, tarım.
çёрёшё (şśéréşé) Onlardan yüzü.
çёрйёркелӳ (şśéryérkelü) Toprak kullanım sistemi. çёр-йёркелӳ техникумё Toprak kullanma sistemi.
çёрлe (şśérle) Gece vakti, geceleyin. çёрлёрех Gece, geç.
çёрлeхи (şśérlehi) Geceleyin.
çёрлеччен (şśérleççen) Geceye kadar.
çёрлё (şśérlé) Yerli, yere sahip.
çёрме/ çёрме пуян (şśérme/ şśérme ouyan) Çok zengin, aşırı zengin.
çёрмёш (şśérméş) Yüzüncü.
çёрсёрлёх (şśérsérléh) Yersizlik, topraksızlık.
çёрçёмрен (şśérşśémren) Yokedici, tahrip edici güç.
çёрçӳ (şśér şśü) Zehirli kuzu mantarı.
çёрт- (şśért) 1. Çürütmek, bozmak, kokutmak. 2. Rezil etmek. ята çёрт- Adını lekelemek.
çёрти (şśérti) Yerdeki.
çёртме (şśértme) Tarla. çёртме пусси Nadasa bırakılmış tarla. çёртме уйăхё Toprağın dinlendirildiği ay. (Haziran, temmuz civarı) кёрхи çёртме Sonbaharda nadasa bırakılan tarla. акнă çёртме Ekili tarla. çёртмe ту- Sürmek, nadasa bırakmak.
Достарыңызбен бөлісу: |