кайăк (kaywk) 1. Vahşi, кайăк хур Yabani kaz. кайăк кăвакал Yabani ördek. кайăк сысна Yaban domuzu. кайăк çын Vahşi insan. кайăк чăх Afrika tavuğu. 2. Hayvan, тискер кайăк Vahşi hayvan; canavar, hunhar. услан кайăк Arslan. 3. Tavşan, кайăк чёреллё çын Tavşana benzer kişi. 4. Kuş. ула кайăк Ağaçkakan. хура кайăк Kara tavuk. çул кайăкё Sakakuşu. кайăка кай- Ava gitmek. кайăк пуç Yonca. кушак кайăк Fare, sıçan.
кайăк-кёшёк (kaywk-kéşék) Kuşlar. кайăк-кёшёк ёрчетес (усрас) ёç Kuş bakıcılığı.
кайăкла (kaywkla) Vahşi, vahşice, kuş gibi. тискер кайăкла Vahşice. кайăкла этем Vahşi, saldırgan kişi.
кайăклан- (kaywklan-) Vahşi olmak, vahşileşmek.
кайăкла (kaywkla) Av hayvanlarının çok olduğu yer.
кайăкçă (kaywkşśw) Avcı
кайла (kayla) Kazma, baltalı kazma.
кaймaн (kayman) Amerika’da yaşayan bir timsah cinsi.
каймиш-/каймёш пул- (kaymiş- /kayméş pul-) Gitmek istemiyormuş gibi yapmak.
кайра (kayra) Arkada, arkada kalan, arkadan.
кайран (kayran) 1. Arkada arka tarafta кая юлнă- Geride kaldı, arkada kaldı. 2. sonra, en sona, sonuç, sonunda, en sonunda, geç olarak.
кайрантарах (kayrantarah) Daha arkada, daha geride, daha geç zaman.
кайранхи (kayranhi) Sonuncu, geride kalan, geç gelen.
кайри (kayri) Arkada bulunan. кайри шăл Arka dişler.
какай (kakay) 1. Et. ёне какай(ё) Dana eti. сысна какай(ё) Domuz eti. 2. Etli, какай яшки Etli çorba.
какайла (kakayla) 1. Et gibi, ete benzer. эпир ăна какайла илтёмёр Biz onu et karşılığı aldık. 2. Ferahlık.
какайлан- (kakaylan-) Kemirmek, aşındırmak, eritmek.
какайлă (kakaylw) Etli.
какайлăх (kakaylwh) Etlik.
какайсăр (kakayswr) Etsiz.
какала- (kakala-) Gıdaklamak, ötmek.
какао (kakao) Kakao.
какăлтăшлă (kakwltwşlw) Eğri, kıvrımlı, eğri büğrü, bozuk. какăлтăшлă çул Bozuk yol.
какăр (kakır) 1. Çengel, kanca, 2. Sinyal düdüğü. 3. Geminin ucu. кимё какăрё Geminin ucundaki uzun kısım.
какăр- (kakwr) Geğirmek.
какăрăл- / выçă какăрăл- (kakwrwl- / vışśw kakwrwl-) Aç kalmak.
какăрлан- (kakwrlan-) Göğsünü vermek, gösteriş yapmak, sahte tavırlar takılmak, kurulmak, azamet taslamak, kendini göstermek.
какрашка (kakraşka) Kibir, gurur, gururlu görünüş, kendini överek atıp tutan kişi.
какрашкалан- (kakraşkalan-) Gösterişe çıkmak, çalım satmak, kendini göstermek.
кала- (kala-) 1. Söylemek, telaffuz etmek, cevap vermek, söz vermek, каласа кăтарт- Anlatmak, каласа пар- Şikâyet etmek, haber vermek, каласа кай- İzin almak, gittiğinden haberdar etmek, каласа яр- Demek, söylemek, anlatmak, ağzından kaçırmak. каласа хăвар- Görevlendirmek, görev vermek; emanet etmek. каласа хур- İhbar etmek, haber vermek; bildirmek, uyarmak, uyanda bulunmak. тухса кала- Söz almak, konuşmak тухса калани Sahneye çıkma; konuşma, söylev. мён каласси пур Ne diyelim ki. ан та кала луччă Söyleme, söyleme daha iyi. 2. Müzik aletleriyle şarkı çalmak, кёсле кaлать Gusli çalıyor. каласа кăтарт- Çalıp göstermek. 3. Tatmak, hissetmek, яшкара тăвар каламасть Çorbanın tuzu az. сăра кăвасак калать Biranın tadı ekşi. пыл тути калатъ Bal tadında.
калав (kalav) Hikaye.
калавçă (kalavşśw) Hikayeci, hikaye anlatıcı, hikaye yazarı.
калай (kalay) Teneke, saç küreği.
калак/ калек (kalak/kalek) Kürek kemiği. хул калакки Kürek kemiği.
калама (kalama) калама çук Çok süper, güzel, hayal üstü. калама çук лайăх Çok güzel, iyi, pekiyi.
калан- (kalam) Kendini göstermek, belirmek, tesirini göstermek, söylenmek, telafuz edilmek.
каларёш/ каларёшле (kalaréş/kalaréşle) Dedikleri gibi, onların sözüne göre, ху каларёш Senin söylediğine göre.
калаç (kalaşś) 1. Söylemek, sohbet etmek. калаçса татăл- Anlaşmak. тытăнчăклă калаçать Kekeme konuşuyor. 2. Kız vermek, kız almak.
калаçтар- (kala şśtar-) Konuş-turmak.
калаçу (kalaşśu) 1. Konuşma, sohbet 2. Ağız. тури калаçу Yukarı ağız, yukarı diyalekt. анатри калаçу Aşağı ağız, aşağı diyalekt. вырăнти калаçу Yerli ağız, aksan. калаçу чёлхи Konuşma dili. калаçу чёлхин синтаксиси Konuşma dilinin söz dizimi. калаçу сăмахё Konuşma diline ait kelime.
калашле (kalaşle) Sözlere göre.
калăм кун (kalwm kun) Eski inanışlara göre paskalya.
калăп (kalwp) Şekil, model, şema, örnek, dış görünüş. çăпата калăпё Sandalet kalıbı. çёр калăпё Toprak kalıbı. лаша калăпё At duruşu.
калăпăш(ё) (kalwpwş-é) Hacim, uzunluk, şekil.
калăпăр (kalwpwr) Belki, olabilir diyelim.
калăпла- (kalwpla-)Kalıba dökmek, kalıplamak.
калăплан- (kalwplan-) Kalıba girmek, bir şekil oluşturmak, şekillenmek.
калăплаттар- (kalwplattar-) Kalıba sokturmak, şekillendirtmek, kalıba girmeye zorlamak.
калăплă (kalwplw) Kalıplı, şekilli.
калăпсăр (kalwpswr) 1. Şekilsiz, hacimsiz, formsuz. 2. Dağınık, dayanamayan, sabırsız, acemi, beceriksiz.
калек/калик/ калак (kalek/ kalik/kalak) Karıştırıcı, mikser, tahta kaşığı.
калемпёр/ калёмпёр (kalempér/ kalémpér) Kimyon, çörek otu, anason.
календарь (kalendar’) Takvim, чăвашла календарь Çuvaş takvimi.
календарлă (kalendarlw) Takvim, plan, program.
кали (kali) Potasyum.
кал-кал/ кăл-кăл (kal-kal/kwl-kwl) 1. Eşit, hür, serbest, rahat, geniş, büyük, görünen, müşterek. 2. Eşit, müşterek olarak, kolay, geniş, rahat, açık, temiz, pekiyi.
калла-малла/каллё-маллё (kalla-malla/kallé-mallé) Öne arkaya, oraya buraya. каллё-маллё ан пăхса тăр, ёçле Oraya buraya bakıp durma çalış.
калла (kalla) Arkaya, geriye, tekrar, yeniden.
каллах (kallah) Tekrar, yeniden, bir daha.
каллех/каллах/каллях (kalleh/kallah/kallyah) Tekrar, yeniden, bir daha.
калори (kalori) Kalori.
калпак (kalpak) Kalpak, şapka.
калта (kalta) Kertenkele. cимёc кaлтa Yeşil kertenkele. çaвpa пуçлă кaлтa Yuvarlak başlı kertenkele. çёлeнлe кaлтa Yılan kertenkele. (Ayaksız kertenkele)
калталăх/ калталлă вырăн (kaltalwh/ kaltalwh vırwn) Kertenkelesi çok yer, kertenkeleli yer.
калтăртат- (kaltwrtat-) Bir yerini vurmak, kapıyı çalmak, ses çıkarmak, değişik sesler çıkarmak, kıtırdamak. арман чулё калтăртатать Değirmen taşı kıtırdıyor.
калттам- (kaltam-) Kapıyı çalmak, vurmak, değişik sesler çıkarmak.
калуллă (kalullw) Uzun, beceriksiz, mantıksız, çirkin insan. калуллă предложени Öyküleme cümlesi.
калуш (kaluş) Lastik terlik, galoş.
калча (kalça) 1. Kışlık ekin. 2. Bitki filizi. купăста калчи Lahana fidesi.
калькуляци (kal’kulyatsi) Hesap etme, sayma, hesaplama.
калькуляциле-/ калькуляци ту- (kalkulyatsile-/ kalkulyatsi tu-) Hesap etmek, saymak, hesaplamak.
кaльмap (kal’mar) Mürekkep balığı.
кам (kam) Kim, кирек кам та Herkim olursa olsun, herhangi biri. кирек кам пултăр, кирек кам пулсан Kim olursa olsun. камта пулин Birisi. кам кама Kim kime. кам-кам Kim kim. кам та кам Biri, herhangi biri. камра Kimde. камран Kimden. камшăн Kim için. кам килчё Kim geldi.
камалсăр (kamalswr) Tek, evsiz, yalnız, ailesi olamayan. камалсăр вилём Ani ölüm.
камăнлăх (kamwnlwh) Mensup olma, mensubiyet, aitlik. камăнлăх падежё İyelik hali.
кaмбaлa (kambala) Kalkan balığı.
камит (kamit) Komedyen, soytarı, maskara.
камитле (kamitle) Komedyen gibi, komedyene benzer.
кампани (kampani) Faaliyet, sefer, kampanya, çураки кампанийё İlkbahar kampanyası. суйлав кампанийё Seçim kampanyası.
кан- (kan-) Dinlenmek, istirahat etmek, tatil yapmak.
кана (kana) Çağ devir, zaman. пёр кана ёçлерём Bir zaman işledim.
канав (kanav) Hendek.
канал (kanal) Kanal, ark.
каналнзаци (kanalizatsi) Kanalizasyon.
канат (kanat) Halat.
канаш (kanaş) Tavsiye, öneri, görüş. канаш ту- Görüşmek, müzakere etmek. канаш пар- Önermek, tavsiye etmek.
канашла- (kanaşla-) Tavsiyede bulunmak, fikir beyan etmek, önermek.
канашлă (kanaşlw) Muvafık, uygun, kontratta bulunan. пёр канашлă Aynı düşünceye sahip.
канашлу (kanaşlu) Toplantı.
канăç (kanwşś) Rahatlık, kolay-lık. пёр канăç та çук Hiçbir rahatlığı yok.
канăçлă (kanw şślw) 1. Anlayışlı, uyumlu. 2. Sessiz, rahat, uygun.
канăçлăх (kanwşślwh) Sulh, barış, rahatlık, sessizlik.
канăçсăр (kanwşśswr) Rahatsız, endi-şeli, huzursuz, elverişli olmayan.
канăçсăрлăх (kanw şśswrlwh) Rahatsızlık. .
кандидат (kandidat) 1. Aday. 2. Akademik unvan olarak Türkiye’deki doktor unvanına denk gelmektedir.
кандидатура (kandidatura) Adaylık.
каникул (kanikul) Tatil, izin. каникул вăхăтёнче Tatilde.
канлё/ канлёхлё (kanlé/ kanléhlé) Sükunetli, sakin, yavaş, telaşsız. канлё вăхăт İlkbahardaki ekim zamanından hasata kadar geçen zaman.
канлёхсёр (kanléhsér) Rahatsızlık, huzursuzluk.
канмалли кун (kanmalli kun) Tatil günü, hafta sonu.
кансёр (kansér) Zorlu, uğraştırıcı, rahat olmayan, sıkıntılı.
кансёрле- (kansérle-) Rahatsız etmek, işine engel olmak, engellemek, durdurmak.
кансёрлеттер- (kansérletter-) Rahatsız ettirmek, engelletmek.
кансёрлёх (kansérléh) Güçlük, zorluk; engel.
кантар- (kantar-) Dinlendirmek, tatil yaptırmak. лашасене кантарăр Atları dinlendirin.
кантăк (kantwk) Çerçeve, pencere çerçevesi. икё хут(лă) кантăк Çift katlı çerçeve. кантăк куçё Cam, pencere camı. кантăк хашаки, хурси Pencere çerçevesi. кантăк умё Eşik. кантăк хуппи Panjur. кантăк лартакан Camcı.
кантăклă (kantwklw) Pencereli. ултă кантăклă пӳрт Altı pencereli izbe.
кантăксăр (kantwkswr) Penceresiz.
кантăкçă (kantwk şśw) Camcı.
кантăр (kantwr) Kenevir, кантăр вăрри Kenevir tohumu. кантăр вăрри çăвё Kenevir yağı. кантăр вырăнё Kenevir tarlası, kenevir ekili yer. кантăр сӳсё Kendir otu. кантăр кайăкё Avrupa ispinozu.
кантра (kantra) Sicim, kordon, kalın ip. çăпата кантри Sandalet ipi.
кантралăх (kanrtralwh) İplik, ip yapımında kullanılan material.
кантур (kantur) Büro, daire, idarehane, yazıhane,
кану (kanu) Tatil, dinlenme. кану вăхăчё Tatil zamanı. кану çурчё Dinlenme tesisi.
канфет (kanfet) Şeker, bonbon, şekerleme.
канцеляри (kaltselyari) Kalem odası, büro, özel kalem.
кап (kap) Dış görünüş, şekil, boy, sağlam, tüm, bütün. каппипех илтём Bütünüyle aldım, tamamını aldım.
капан (kapan) Ot yığını, ekin demeti. капан хыв- Tınaz atmak.
капанла-/капан ту- (kapanla-/kapan tu-) Saman vs. yığmak, toplamak.
капанлăх (kapanlwh) Saman. кунта утă икё капанлăх Burada iki demetlik saman olacak.
капар (kapar) Açgözlü, gözü doymaz, tamahkâr.
капарлан- (kaparlan-) Açgözlülük yapmak.
капах (kapah) Hemen aniden, tam zamanında.
капаш (kapaş) Şekil, benzer görünüşe göre.
капăр I (kapwr) 1. Güzellik, süs, süsleme, bezeme, 2. Süslü, modern, güzel.
капăр II (kapwr) Bir anda, ansızın, aniden, beklenmedik anda.
капăркка/ капăрчăк (kapwkka/kapwrçwk) Züppe, şık adam.
капăрлан- I (kapwrlan-) Süslenmek, bezenmek, şık giyinmek, modaya uygun giyinmek, makyaj yapmak, parfüm kullanmak.
капăрлан- II (kapwrlan-) Yığılmak, bir yerde toplanmak.
капăртма (kapwrtma) Ekşi hamurdan yapılmış gözleme.
капитал (kapital) Kapital, sermaye. тёп капитал Ana kapital. суту-илӳ капиталё Ticaret kapitali. финанс капиталё Finans kapitali.
капиталист (kapitalist) Kapitalist.
капитализм (kappitalizm) Kapitalizm.
капитализмла (kapitalizmla) Kapitalistçe, kapitalist gibi.
капитальнăй (kapital’nwy) Kapital, ana, temel.
капкăн (kapkwn) Tuzak, kapan.
кaплa (kapla) 1. Şöyle, böyle, bu şekilde.
каплан- (kaplan-) Tıkanmak, geçmemek, saplanıp kalmak, yüklemek, indirmek.
капланчăк (kaplançwk) 1. Akarsuyun akışını tıkayan şey. 2. Tıkanmış, uzun zaman hareketsiz kalmış olan. капланчăк шыв Tıkanmış su.
капмар (kapmar) Büyük, benzersiz, süper.
кaппай/ каппайчăк (kappay/ kappayçwk) Övüngen, kendini metheden kimse, kendini överek atıp tutan kimse.
каппайлан- (kappaylan-) Övünmek, böbürlenmek, azamet taslamak, azamet satmak.
каптăркка (kaptwrkka) Beceriksiz, ağır, kaba saba,
каптăрма (kaptwrma) 1. Çengel, toka. 2. Kundura kalıbı.
каптăрмаллă (kaptwrmallw) Kopçalı, çengelli.
кар- I (kar-) Örtmek, perde çekmek, kapsamak, geçirmek, asmak, açmak, üstünü açmak, sermek, koymak, sıraya koymak, esnemek, ağzını açmak.
кар II (kar) 1. Sert, gergin. 2. Hemen, düz, hep beraber, dik.
кара çăвар (kara şśwvar) Avaz avaz bağıran, boşboğaz, geveze .
караван (karavan) Kervan.
каракуль (karakul’) Astragan kürkü.
карап (karap) Gemi.
караппăл (karappwl) Altın kartal.
карас I (karas) Sazan.
карас II (karas) Petek, bal peteği. карас завочё Bal peteği fabrikası. çапнă карас Yapay petek.
караслă (karaslw) Petekli. караслă пыл Petekli bal.
карă I карăк (karw/ karwk) Fıçıyı vurmak için kullanılan yarım çember.
карă II каркăч (karw/ karkwç) Ağaç çatal, gergi, küçük hayvanların derilerini germek için kullanılan çatallı dayak.
карăк (karwk) Yaban horozu, çalı horozu.
карăклат- (karwklat-) Bağırmak, ötmek.
карăл- (karwl-) Açılmak, üstü açılmak,
карăм (karwm) Kuş yakalamak için at kılından yapılmış tuzak.
карăн- (karwn-) Uzanmak, boy vermek. Сăрă шывё урлă карăнса выртакан кёпер Suru ırmağı üzerinde uzanan köprü.
карăнтăк (karwntwk) Diyafram, canevi. Pencere, cam.
карăш (karwş) 1. Vahşi, yabani. 2. Yelve bıldırcın kılavuzu. карăш кёпçи Yabani maydanoz.
кapикaтуpa (karikatura) Karikatür.
кapиклeт- (kariklet-) Gıcırdamak, çatırdamak.
каркалан- (karkalan-) Uzanmak, boy vermek, boyu boyunca uzanmak.
каркаланчăк- (karkalançwk-) Düşüncesiz, konuşan, pis, mundar.
каркăç (karkw şś) Perde.
карла- (karla-) Ses çıkarmak.
кapлав (karlav) 1. Patatesi çapalamak için kullanılan çatal şeklindeki alet. 2. Ses, gürültü.
кaрланкă (karlankw) Boğaz, haçere, gırtlak.
карлăк (karlwk) Korkuluk parmaklıkları.
карма çăвар Avaz avaz bağıran, boşboğaz geveze.
кармак Ağaç çatal, yaba. кармак куç Şaşı.
кармaклa- Uzatmak, açmak, enine boyuna uzatmak.
кармаклан- Uzamak, açılmak, tırmanmak, ayağını açmak, кармакланса утать Büyük adımlarla yürüyor.
карман (karman) Cep, cüzdan.
кармаш-/ кармашлан- (karmaş-/ karmaşlan-) Bir şeye uzanmak, tırmanmak, uzanmak.
карниз (karniz) Korniş, pervaz.
карнизлă (karnizlw) Kornişli, pervazlı.
карпăч (karpwç) Sert, katı. кapпăч çăкăp Kurumuş ekmek.
карпăчлан- (karpwçlan-) Sertleşmek, katılaşmak.
карсак (karsak) Tavşan, yabani tavşan.
карт I (kart) İşaret, not, карт патакки Çetele. карт карт- İşaretlemek, çetele tutmak.
карт II (kart) Biberon.
карт- (kart-) Hürmet etmek, saygı göstermek.
карта(karta) Çit, halka, alan, çevre. карта тыт- Çevirmek, çit çekmek. карта кăмпи Sarı şapkalı yenilebilir bir mantar çeşidi. кайăк хур каять картипе Yabani kazlar art arda uçuyorlar. эрешмен карти Örümcek ağı. картаран тух- Sınırı geçmek, sınırı aşmak.
картала- (kartala-) Çitle çevirmek, çitlemek.
карталан- (kartalan-) Çevrelenmek, çevrilmek, etrafında bulunmak, kuşatılmak. хёвел карталанни Güneş etrafındaki daire.
карталанса (kartalansa) Sürü, düzü, sıra.
карташ (kartaş) Dışarı.
карташри (kartaşri) Dışarıda, dışarıdaki.
картина (kartina) Resim, tablo, duvar resimi.
картиш (kartiş) 1. Hane. 2. Bostan, sebze bahçesi. 3. Dışarı.
картла-/ картала- (kartla-/kartala-) 1. Kapamak, set çekmek, tıkamak, engel olmak, mani olmak. 2. İşaret etmek, not almak, bir kenara koymak, sonraya koymak.
картлам (kartlam) 1. Bakraç. 2. Terazi kolu.
картлан- (kartlan-) Kapanmak, kaplanmak. çул картланчё Yol kapandı. пёлёт картланчё Gökyüzü bulutla kaplandı.
картлат- (kartlat-) 1. Vurmak, atmak (kalp) 2. Bağırmak (karga), dır dır etmek.
картлашка (kartlaşka) Merdiven, basamak, buruşukluk (yüz). кăмака картлашки Ocak çıkıntısı.
картлашкаллă (kartlaşkallw) Basamaklı, kat kat, çӳçе (пуçа) картлашкаллă илсе янă Saçları düz çekilmemiş (kat kat).
картлă (kartlw) картлă-картлă Yarıklı, kesik kesik, parça parça, basamaklı, kademeli. картлă курăк Eğrelti otu. картлă хӳре İki yaşına giren tay. (genellikle yeleleri kırpılır. )
картлук/ картлă хӳре (karluk/ kartlw hüre) İki yaşına giren tay.
карттa (kartta) Harita.
картуз (kartuz) Kasket. картуз сăмси (кусырикё) Siperlik, güneşlik, kasketin önündeki güneşi engelleyen bölüm. картуз кăшкарё, картуз хăрпăвё Kasket kuşağı.
кару (karu) Gergin, sert, sıkı.
карусель (karusel’) Atlı karınca.
карчăк (karçwk) Nine, yaşlı kadın.
карчăкла (karçwkla) Yaşlı kadın gibi, yaşlı kadına benzer. карчăкла тумланнă Yaşlı kadın gibi giyinmiş.
карчăклан- (karçwklan-) Yaşlanmak,
каръюпи (kar ́yupi) Gergin, sert, sıkı.
кас- I (kas-) Kesmek, baltalamak, biçmek, amaliyat etmek, kazıyıp çıkartmak. касса яр- Kesmek; budamak. касса яp- Bağlantısını kesmek. касса тат- Kesmek, boğazlamak, ayırmak. кёпе кас- Gömlek kesmek. çӳç кас- Saç kesmek. 2. Dama oyunu sırasında kralı almak. 3. Çok istemek. ача Мускава каясшăн касать (çунать) Çocuk Moskova’ya gitmeyi çok istiyor. 4. Orada burada gezinmek, aval aval gezmek, dedikodu yapmak. ял касать- Bütün köyü dedikodu yapmak için dolaşıyor.
кас II касă (kas/ kasw)1. Mahalle, sokak, yol, kesim, saban çizgisi, малти кас Köyün doğu tarafı, köyün son tarafı. кайри кас- Köyün batı tarafı. суха касси Saban izi. 2. Kısım, parça, pay, grup. 2. Kuvvetli rüzgâr. касă çил Kuvvetli rüzgâr.
кacaткa (kasatka) Köy kırlangıcı.
касамат (kasamat) Zindan.
касати/ касите (kasati/ kasite) Eskiden genç kızların giydiği göğüsleri gümüş kuruşlarla süslü, geniş kuşaklı elbise.
касаяк курăк (kasayak kurwk) Eğrelti otu, eğrelti (Çok yıllık çiçeksiz ve otsu bir bitki).
касăк (kaswk) Kesik, kesik parça, parça.
касăл- (kaswl-) 1. Kesilmek, koparılmak, ayrılmak. 2. Kırılmak, açlıktan ölmek, kuvvetten düşmek.
каска (kaska) Kütük, cellat kütüğü. Юмaн кacкa Meşe kütüğü.
кас-кас/ каccăн-каccăн (kas-kas/ kasswn-kasswn) Düzensiz, ara sıra, zaman zaman, parça parça. кас-кас хёвел хёртсе пăхать, кас-кас çумăр çуса каять Zaman zaman güneş parlıyor zaman zaman da yağmur yağıyor.
каскăн (kaskwn) Kaçak, firari, sahipsiz, serseri.
каскăнлан- (kaskwnlan-) Serserilik yapmak, firar etmek, kaçmak, ahlakı bozulmak.
касмак (kasmak) Yerinde duramayan, beceriksiz, ağır, ял касать, касмак вăрă Hırsızlık müptelası.
касмăк I /касмак (kasmwk/ kasmak) Oyulmuş fıçı, tekne, küçük fıçı.
касмăк II (kasmwk) Odak noktası, köpekler için zincir, касмăкри йытă Zincirli köpek.
каснă-лартнă (kasnw-lartnw) Tam tamına, gerçek, sahici.
касса (kassa) Kasa, vezne, gişe.
кассаци (kassatsi) Temyiz.
касси-кассипе (kassi-kassipe) Sokak sokak.
кассир (kassir) Veznedar, kasiyer.
кастар- (kastar-) 1. Kestirmek, bir şeyi kesmeye zorlamak, saç kestirmek, aşı yaptırmak, хул кастар-, чечче кастар- Çiçek aşısı yapmak. ăйăра кастар- Kısırlaştırmak, iğdiş etmek. 2. Çok istemek, çok arzulamak.
касу (kasu) Hayvanları otlatmak için ödenen ücret. касу укçи Otlak için ödenen çoban ücreti. касу пăхас- Sürüyü sayısına göre otlatmak. касу чирё Salgın hayvan hastalığı, epidemi.
Достарыңызбен бөлісу: |