издани (izdani) Yayımlama, yayım, çıkarma.
издательство (izdatel’stvo) Yayınevi. Чăвашcкoe Государство Издательстви Çuvaş Devlet Yayınevi
ие (iye) 1. Evet. 2. İye, kötü ruh. ие чăмланă çын Raşitizm hastalığına yakalanmış insan.
ий (iy) Oyma kalemi.
ийёх- (iyéh-) Büyümek ача ийехмест Çocuk büyümüyor.
иййе курăкё (iyye kurwké) Geven.
икерчё (ikerçé) Bir çeşit akıtma (hamur işi) кăвас икерчи Pide. (hamuru kıvastan hazırlanan pide)
икё (iké) İki.
икёвлаçлăх (ikévlaşślwh) İkili iktidar.
икёпитлё (iképitlé) İkiyüzlü.
икёпнтлёлен- (iképitlélen-) İkiyüzlüleşmek
икёрт- (ikért-) 1. Boşaltmak, dökmek. 2. Bira koymak. 3. Buzağıyı süt emmesi için ineğin yanına getirmek.
иккен (ikken) Meğer, olmak, вăл Мускавра иккен O, Moskova’da imiş. вăл Мускавра иккенне эпё пёлмен Onun Moskova’da olduğunu bilmedim.
иккё/ икё/ ик (ikké/iké/ ik) İki. икё хутлă çурт İki katlı ev. ик тёрлё İki türlü, iki çeşit. икё юплё çырма
иккёле- (ikkéle-) Çatallamak, ikiye ayırmak.
иккёлен- (ikkélen-) 1. Çatallanmak, ikiye ayrılmak . 2. Şüphelenmek.
иккёленни (ikkélenni) Şüphe.
иккёлле (ikkélle) İki yoldan, iki türlü.
иккёллё (ikkéllé) İki yönlü, iki taraflı. иккёллёшухăшсем İki yönlü düşünceler.
иккёмёш (ikkéméş) İkinci. иккёмёш кунхине İkinci güne, ikinci gün. иккёмёш сăпат İkinci şahış. иккёмёшле сăмах Türev.
иккёмёшёнчен (ikkéméşénçen) İkincisi, ikinci olarak, ikincisinden.
нккёмёшле (ikkéméşle) İkinci, ikincil, ikinci defa. иккёмёшле сăмах Türemiş sözcük.
иккён (ikkén) İkisi beraber, iki beraber. иккён килчёç İkisi beraber geldiler.
иккёшё (ikkéşé) Onlardan ikisi. иккёшё те İkisi de.
иклет- (iklet-) Hıçkırık tutmak.
иклетни (ikletni) Hıçkırık tutma.
иксёл- (iksél) Eksilmek, azalmak.
иксёлми (iksélmi) Eksilmeyen, azalmayan.
иксёлӳ (iksélü) Eksilme, azalma.
икcёмёр (iksémér) İkimiz, ikimiz beraber. иксёмёрён пёр шухăш İkimizin de düşüncesi aynı.
иксёр (iksér) Siz ikiniz.
иксёт- (iksét-) Azaltmak.
иксӳ (iksü) Hıçkırık.
икçер (ik şśer) İki yüz.
икçёрён (ik şśérén) Sayıca iki yüz kişi.
икçёрёшё (ik şśéréşé) İki yüzü.
икçёрмёш (ik şśérméş) İki yüzüncü.
икçёршер (İkşśérşer) yüzer.
икçёршерён (ikşśérşerén) Her şeyden ikiyüz tane.
икшер (ikşer) Herkese iki tane.
ил- (il-) 1. Almak, satın almak. илсе кил- alıp gelmek, getirmek. илсе çитер- Ulaştırmak, yetiştirmek. илсе çӳре- Alıp götürmek, gezdirmek, beraber götürmek илсе кёр- Getirmek, sokmak, çıkarmak илсе тух- Alıp çıkmak. илсе кай- Alıp götürmek 2. Kesmek, kırkmak.
илем (ilem) Güzellik.
илемлен- (ilemlen-) Güzelleşmek.
илемлет- (ilemlet-) Güzel yapmak, güzelleştirmek, süslemek.
илемлё (ilemlé) Güzel, harika, olağanüstü. илемлё литература Sanatsal edebiyat.
илемлёх (ilemléh) Güzellik, harikalık, olağaüstülük.
илемсёр Çirkin, şekilsiz, suretsiz. илемсёр санлă кайак Oklu kirpi.
илемсёрлет- (ilemsérlet-) Güzelliğini bozmak, çirkinleştirmek.
илен- (ilen-) Alışmak, bağlanmak
иленкё (ilenké) Güzellik, etkileyicilik. ним иленки те çук Hiçbir etkileyiciliği de yok.
илентер- (ilenter-) Alıştırmak, kendine çekmek.
иленчёк (ilençék) Yatkın, meyilli, uygun.
илепер (ileper) Sarı yonce, kokulu yonca.
илер (iler) Yüksek sesle gülmek, kahkaha atmak.
илес-милес (iles-miles) Çirkin, iğrenç, suretsiz, korkunç, şekilsiz. e
илеш- (ileş-) Alışmak, bağlanmak.
илём-тилем/ иллём-тиллём (ilém-tilem/ illém-tillém) 1. Görülmeyen, belirsiz. 2. Her usulde, her tarafa. 3. Tan yerinin ağarmasından önce, tan yerinin ağarmasının ilke ışıkları.
илён- (ilén-) Alınmış olmak.
илёр- (ilér-) 1. Meraklı olmak, merak sarmak, düşkün olmak, imrenmek, tamah etmek. 2. Kudurmak.
илёрт- (ilért-) 1. Çekmek, cezbetmek, kudurtmak, büyülemek, gönlünü kapmak, kandırmak, ayartmak. 2. İftira etmek, suçlamak, gammazlamak, söz taşımak.
илёртмёш (ilertméş) Çekici, cazip, gönül alıcı, baştan çıkaran, cezbeden. .
илёртӳ (ilertü) Cezbetme, gönül alma, çekme.
илёртӳллё (ilértüllé) Çekici, cezbedici, gönül alıcı, baştan çıkarıcı. илёртӳллё çанталăк Büyüleyici hava.
илёх- (iléh-) Toplamak, şişmanlamak, kilo almak, gülmek, eğlenmek, şaka yapmak.
илмен (ilmen) Ban otu.
илмёш/ илмёш кун (ilméş/ilméş kun) Bir gün önce, arefe günü, arefesinde
илмёш кaç (ilméş kaşś) Bir önceki gece. “илмёш кун” bazı ağızlarda bir sonraki gün anlamında da kullanılmaktadır.
илмёш (илмиш) пул- (ilméş –ilmiş pul-) (almak istemiyor gibi görünüp) Almak.
илпек/ илпёк (ilpek/ilpék) Fazlalık, fazla, bolluk.
илпеклё (ilpeklé) Tartışmalı, tartışmalı olarak.
илпен (ilpen) Ban otu.
илт- (ilt-) Dinlemek, işitmek.
илтеле- (iltele-) Duymak, işitmek, dinlemek.
илтён- (iltén-) Dinlenmekl, işitilmek.
иллюстрациле- (illyustratsile-) Resimlemek, açıklamak, örneklemek, göstermek.
иллюстрациллё (illyustratsillé) Resmedilmiş, gösterilmiş.
иму (imu) Şifa, ilaç, koca karı ilacı.
имен- (imen-) Sıkılmak, çekinmek, utanmak, yüzü tutmamak, cesaret edememek, göze alamamak.
имени (imeni) Malikâne, yurtluk.
именни/ именӳ (imenni/imenü) Çekimserlik, cesaretsizlik, sıkılganlık.
иментер- (imenter-) Utandırmak, mahçup etmek, bozmak.
именчёклёх (imençékléh) Utangaçlık, sıkılganlık.
имёр- (imér-) Tümüyle ezmek, parçalamak.
имёрёл- (imérél-) Tümüyle ezilmek, parçalanmak.
имёш (iméş) Sözde, sözüm ona, güya.
имле- (imle-) Geleneksel yöntemlerle iyileştirmek, tedavi etmek.
имлё/ имлё-сиплё (imlé/imlé-siplé) Şifalı, şifa verici.
империализмла (imperializmla) Emperyalist.
импёр/ импёр тымарё (impér/impér tımaré) Zencefil.
имрет- (imret-) 1. Aklı durmak, şaşkına çevirmek. 2. Rahatsız etmek, tedirgin etmek, sıkıntı vemek.
импичче (impiççe) Amca, dayı, yaşlı erkeklere saygı ifadesi.
имçам (imşśam) 1. İlaç, Kocakarı ilacı 2. Gübre. çёре çемçет-мелли хими имçамёсем Kimyasal gübre
имшек (imşek) Zayıf, çok zayıf, kuru, güçsüz.
имшер (imşer) Cılız, kavruk, yanık, zayıf, hastalıklı.
имшеркке (imşerkke) 1. Zayıf, cılız, güçsüz. 2. Beceriksiz.
имшерлен- (imşerlen-) Zayıflamak, beceriksizleşmek, cılızlaşmak, güçsüzleşmek.
имъюм/ имъям (im ́yum/im ́yam) İlaç, koca karı ilacı.
инвалид (invalid) Özürlü.
инверси (inversi) Devrikleşme.
инверсиллё (inversillé) Devrik. инверсиллё сăмах майлашăвё Devrik söz öbeği.
индукциллё (induktsillé) Tümevarım. индук-циллё метод Tümevarım metodu.
индустри (industri) Endüstri, sanayi.
индустриализаци / ндустриализацилени (industrializatsi/industrializatsileni) Sanayileşme, endüstrileşme.
индустрилен- (industrilen-) Sanayileşmek, endüstrileşmek.
инерци (industri) Enerji. инерци вăйё Enerji gücü.
инженер (injener) Mühendist.
инке (inke) 1. Yenge 2. Yaşça büyük kadınlara
инкек / инкек-синкек (inkek /inkek-sinkek) Kötülük, talihsizlik, aptallık, şanssızlık, zarar, hasar.
инкеклен- (inkeklen-) Belaya uğramak, derde düşmek, sıkıntı çekmek, deretlenmek .
инкеклё (inkeklé) Mahvedici, yıkıcı, çok zararlı. Mutsuz, bedbaht, talihsiz, uğursuz.
инкубатор (inkubator) Kuluçka makinesi
инсе (inse) Ense.
инспектор (inspektor) Müfettiş.
инспекци (inspektsi) Teştif, müfettişlik.
инстанци (instantsi) Merci, makam, kurul. çӳлерехри инстанцисем Yüksek makam.
инстинкт (instinkt) İçgüdü, insiyak. инстинктпа пёлет İçgüdüsel olarak biliyor. (İçgüdüsel olarak tahmin ediyor. )
институт (institut) Enstitü наукăпа тёпчев институчё İlmi araştırmakar Enstitüsü педагогика институчё Pedagoji Enstitüsü.
инструктор (instruktor) Öğretmen. инструкторта ёçлет Öğretmen olarak çalışıyor.
инçе (inşśe) Uzak. инçе çул Uzak yol. инçетрен Uzaktan.
инçери / инçетри (inşśeri/inşśertri) Uzakta, uzaktaki Инçетри Хёвелтухăç крайё Uzak Doğu bölgesi.
инçёш (inşśéş) Uzaklık.
интеллигент (intelligent) Aydın, münevver.
интеллигенци (intelligentsi) Münevverler, aydınlar.
интенсивлă (intensivlw) Şiddetli, şedit, sık aralıklarla olan, gergin, güçlendirilmiş.
интервенци (interventsi) Müdahale.
интерес (interes) Alaka, merak, ilgi.
интереслен- (intereslen-) İlgilenmek, ilgi duymak, merak etmek.
интереслентер- (intereslenter-) Meraklandırmak, ilgilendirmek, şüphe uyandırmak.
интереслё (intereslé) İlginç, enteresan, fark edilir. интереслё япаласем İlginç şeyler, eşyalar.
интернационаллă (internatsionallw) Uluslararası интернационаллă сăмахсем Uluslararası kelime.
иод (iod) İyot.
ип (ip) Fayda, yarar.
ипле- (iple-) Düzene sokmak, sağlamlaştırmak, düzenlemek.
иплеш- (ipleş-) Birleşmek, anlaşmak, sözleşmek.
иплё (iplé) Rahat, uygun, faydalı, dikkatli.
ир- I (ir-) Ezmek, değiştirmek, eritmek, karıştırmak.
ир II (ir) 1. Sabah 2. Sabahleyin 3. Erken. ир еннелле Sabaha karşı иp-ирех Sabah erkenden иpтeнпe Sabahtan beri.
ирёк (irék) 1. Bağımsız, irade, , ferahlık, bolluk. ирёк пар- Rahatlık vermek, izin vermek. ирёке кăлар- Serbest bırakmak. 3. Bağımsız şekilde, serbest şekilde.
ирёккён (irékkén) 1. Kendi iradesiyle, kendi isteğiyle. 2. Bol bol, doya doya, kana kana.
ирёклё (iréklé) Bağımsız, serbest, rahat ирёклё общество Bağımsız toplum. ирёклё рифма Serbest ölçü.
ирёклён (iréklén) Kendi iradesiyle, ihtiyari olarak.
ирёклёх (irékléh) Bağımsızlık.
ирёксёр (iréksér) 1. Bağımlı, bağlı, bağımsız olmayan. 2. İstemeksizin, istemeyerek.
ирёксёрле- (iréksérle-) Zorlamak, sıkıştırmak.
ирёксёрлетсе (iréksérletse) Zorla, zorlayarak.
ирёл- (irél-) 1. Erimek, dağılmak. 2. Lapa haline gelmek.
ирёлтер- (irélter-) Eritmek, dağıtmak.
ирёлчёк (irélçék) 1. Çabuk eriyen, kolayca dağılan. 2. Uyuşuk, gevşek, pörsümüş, gevşemiş.
ирён-каçăн (irén-kaşśwn) Sabahleyin ve akşamleyin.
ирёш (iréş) Kepek, buğday ve diğer tahılların kabuğu.
ирёшлё (iréşlé) Kepekli.
ирлесе (irlese) Sabah erken, sabahleyin.
ирлё-каçлă / ирлен-каçлăн (irlé-kaşślw / irlen-kaşślwn) Sabah akşam.
ирониллё (ironillé) İronili, ironik. ирониллё пёлтерёшпе İronik anlam.
ирсёр I (irsér) Sabahtan önce.
ирсёр II (irsér) Kirli, pis, çamurlu, berbat, fena, kötü.
ирсёрле- (irsérle-) Kirletmek, pisletmek.
ирсёрлен- (irsérlen-) Kirlenmek, pislenmek, berbat olmak.
ирсёрлёх (irsérléh) Pislik, kirlilik, berbatlık.
ирçе I (irşśe) Erze (İdil-Ural bölgesinde özellikle Mordva Cumhuriyeti’nde yaşayan Fin kavimlerinden birisi).
ирçе II (irşśe) Kürkçü. тир ирçи Derici
ирт- I (irt-) Temizlemek, tasviye etmek, , ayıklamak, soymak.
ирт- II (irt-) 1. Geçmek, gitmek, geride bırakmak. кăнтарла иртсен Yarım gün sonra. праçник иртсен Bayramdan sonra. 2. Aksini söylemek, itiraz etmek, tersini yapmak.
иртен-çурен (irten-şśuren) Geçen, giden.
иртён- (irtén-) Yaramazlık yapmak, başı bulutlarda gezmek, kurum satmak. Coşmak, heyecana gelmek.
иртёнтер- (irténter-) (Şımartmak, yüz vermek, göz yummak, görmemezlikten gelmek.
иртёнчек (irténçék) Yaramaz çocuk, haşarı, çapkın.
иртех- (irteh-) Yaramazlığa başlamak, yaramazlaşmak.
иртехтер- (irtehter-) Şımartmak, bozmak, berbat etmek.
иртнё (irtné) Geçmiş, eski. иртнё, причасти Geçmiş zaman ortacı. иртнё вăхăт Geçmiş zaman.
ирттер- (irttér-) 1. Bırakmak, müsaade etmek, izin vermek, geçirmek, vakit geçirmek. 2. Geçmek, geride bırakmak.
иртӳçён (irtüşśén) Önünden geçerek.
ирхи (irhi) Sabahki. ирхи куна каçчен Sabahtan akşama kadar.
ирхине (irhine) Sabah, sabahleyin.
ирхинехи (irhinehi) Sabahki, sabahleyin olan.
ирхинеччен/ ирччен (irhineççen/irççen) Sabaha kadar.
искер- (isker-) İzlemek, takip etmek, gözetlemek.
искёрт- (iskért-) Çocuğu çişe tutmak.
искусство (iskusstvo) Sanat.
ислен- (islen-) 1. Islanmak, iliklerine kadar ıslanmak. 2. Kendini kaybedene kadar votka içmek.
ислентер- (islenter-) 1. Islatmak. 2. . Kendini kaybedene kadar votka içirmek. 3. Dövmek, dayak atmak.
исленчёк (islençék) Islak, ıslanmış.
ислет- (islet-) 1. Islatmak. 2. Dövmek.
истори (istori) Tarih.
историчченхи (istoriççenhi) Tarihten önceki, tarihten evvelki.
иçём çырли (işśém şśırli) Kuru üzüm.
иçмаса/ичмаса (işśmasa/içmasa) Bile, hatta, bari, hiç olmazsa, hiç değilse.
итем (item) Harman yeri, harman.
итле- (itle-) Dinlemek, işitmek, işitilmek.
итог (itog) Sonuç.
итту/ итто (ittu/itto) Ne de olsa, böyle olmakla beraber, gene, yine.
их- (ih-) Selamlaşmak, iyi büyümek.
ихёлти / ихёрме (ihélti / ihérme) Her zaman bıyık altından gülmeyi seven.
ихёлтет-/ ихёр- (ihéltet- / ihér) Bıyık altından gülmek.
иш- I (iş-) Yüzmek.
иш- II (iş-) Yıkmak, harap etmek, tahrip etmek, bozmak.
ишёл- (işél-) Yıkılmak, çökmek, dökülmek. Bozulmak, berbat olmak, çözülmek. .
ишёлтер- (işélter-) Yıkmaka, tahrip etmek, harap etmek.
ишёлчёк (işélçék) Yıkılmış, çökmüş, harap olmuş.
ишкет (işket) Kürek, kayık küreği.
ишкён- ӳшкён- (işkén- / üşkén) Bol bol sulanmak.
ишкёнтер- (işkénter-) Bol bol sulamak.
июль (iyun’) Temmuz
июльти (iyul’ti) Eylüle ait, eylüldeki.
июнь (iyun’) Haziran.
Й й
йăва I (ywva) Yuva. кăткă йăви Karınca yuvası. хăм йăви Kısrak hastalığı.
йăва II йăвача (yıva/ywvaça) Kuş yuvası şeklinde sıkıştırılmış hamur şeklindeki bir yiyecek.
йăвала- (ywvala-) Yuvarlamak, ezmek, yoğurmak. чуста йăвала- Hamur yoğurmak. çăматă йăвала- Keçe yuvarlamak.
йăвалан- (ywvalan-) Yuvarlanmak, ezilmek, yoğrulmak.
йăвалантар- (ywvalantar-) Yuvarlatmak, ezdirmek, yoğurtmak.
йăваланчăк (ywvalançwk) Ezilen, ezilmiş, yoğrulmuş, dükkânda satılamayıp kalmış mal.
йăван- (ywvan-) Yuvarlanmak, düşmek, yıkılmak, devrilmek.
йăвантар- (ywvantar-) Devirmek, yıkmak, düşürmek.
йăваш (ywvaş) Sakin, sessiz, mütevazi, alçak gönüllü, yavaş.
йăвашлантар-/ йăвашлат- (ywvaşlantar- / ywvaşlat-) Bastırmak, zaptetmek, terbiye etmek, itaat altına almak.
йăвашлăх (ywvaşlwh) Alçak gönülülük, sakinlik.
йавă (ywvw) 1. Koyu, gür, kesif, sık. 2. Sıkça, koyu bir şekilde, sıkça.
йăкăрла- (ywkwrla-) Çevirmek, evirip çevirmek, döndürmek.
йăкăрт- (ywkwrt-) (Saklamak, gizlemek.
йăл кул (ywlkul) Hoş (bir şekilde), tatlı tatlı.
йăла (ywla) Gelenek, tören, âdet.
йăла-сăлай (ywla-swlay) Huy, alışkanlık.
йăлалăх (ywlalwh) Geleneklere göre, geleneksellik, törensel.
йăланут (ywlanut) Atlı, süvari.
йăласăр (ywlaswr) Alışılmamış, sıradışı.
йăлă (ywlw) 1. Düğüm, ilmek, delik.
йăлăм (ywlwm) 1. İdil yeşillik tarafı, vadi, dere. йăлăм кас Köyün aşağı tarafı. 2. Cadde, köyün ana caddesiznden ayrılan parçalar.
йăлăн- (ywlwn) İstemek, dilemek, rica etmek.
йăлăнтар- (ywlwntar-) Yalvartmak, nefret ettirmek, hırçınlamak.
йăлăнтармăш /юнтармăш (ywlwntarmwş/yuntarmwş) Nazlı, hırçın, kaprisli, çabuk gücenir.
йăлăх- (ywlwh-) Fazlasıyla doymak, özlemek.
йăлăхсăр (ywlwhswr) Çalışkan, çok çalışmayı seven.
йăлăхтар- (ywlwhtar-) Bıkmak, usanmak, usanç getirmek. йăлăхтаракан çын Bıkkınlık veren, usanç veren insan.
йăлкăш (ywlkwş) Parlak, parlayan.
йăлла- (ywlla) İliklemek, düğmelemek.
йăллан- (ywllan) İliklenmek, düğmelenmek.
йăлма (ywlma) Yosun, yapışkan, bataklık toprak.
йăлмак (ywlmak) İlmek, düğüm.
йăлмакла- (ywlmakla-) İlmiklemek, düğümlemek, düğüm atmak.
йăлт / йалтах (ywlt / ywltah) Kesinlikle, kesin olarak, büsbütün, tümden, hepten, temelli.
йăлтăркка (ywltwrkka) Parlak, ışıltılı, güzel, yakışıklı, parıltı, parlaklık. юр йăлтăркки Kar parıltısı. йăлтăркка куçлă Parlak, ışıltılı gözlü.
йăлтăртат- (ywltwrtat-) Parlamak, parıldamak, ışıldamak.
йăлтлат- Parlamak, tutuşmak, patlamak, patlak vermek.
йăлттам (ywlttım) Hafif, kolay, ince, zarif, çevik, atik, sıkıntısız, belli belirsiz, ince.
йăлхав (ywlhav) Tembel, uyuşuk.
йăлхавлан (ywlhavlan-) Tembelleşmek, uyuşuklaşmak.
йăм (ywm) Parlak, göz kamaştıcı, renkli, çarpıcı, etkileyici.
йăмах (ywmah) Masal.
йăмахла- (ywmahla-) Masal anlatmak.
йамак (ywmak) Küçük kız kardeş.
йăмăлкка (ywmwlka) Herhangi, herhangi biri, kim olursa olsun.
йăмăх/ йăм (ywmwh/ywm) 1. Parlak, göz kamaştırıcı renkli, çarpıcı, canlı, etkileyici. йăм-йăмăх Pasparlak. йăмăх сарă Parlak sarı, göz alıcı sarı. йăмăх çӳрен Açık sarı at. 2. Tümüyle, büsbütün, йăм кăвак, йăмăх кăвак Masmavi, tamamıyla mavi. йăмăх хура Parlak siyah. йăмăх хёрлё Parlak kırmızı, kıpkırmızı.
йăмахтар- (ywmahtar-) Gözünü kamaştırmak, göz ağrısına sebep olmak.
йăмпăлтaк (ywmpwltak) Kaypak, sümüksü.
йăмра (ywmra) Aksöğüt.
йăмралăх (ywmralwh) Aksöğütlük.
йăмшак (ywmşak) Yumuşak, gevşek, sevecen, şefkatli. йăмшак çын Güçsüz, zayif, hastalıklı.
йăмшахла- (ywmşahla-) йăмшахласа çӳре Hasta olmak, zayıf düşmek, yumuşamak.
йăнăш (ywnwş) 1. Yanlış, hata. 2. Kuralsız, adaletsiz. 3. Yanlışıkla, yanlış, kuralsız. 4. Yanılmak, aldanmak.
йăнкăртат- (ywnkwrtat-) Bıkmak, usanmak, can sıkmak, usanç vermek, inlemek.
йăнла- (ywnla-) Çınlamak, cıvıldamak.
йăнша (ywnşa) Durmadan ağlayan, sızlayan çocuk.
йăпан- (ywpan-) Sakinleşmek, yatışmak, dinmek, eğlenmek, gönül eğlendirmek, tecelli bulmak.
йăпанчăк (ywpançwk) Eğlence, eğlenme.
йăпар (ywpar) Desman.
йăпат- (ywpat-) Eğlendirmek, kandırmak, teselli etmek, sakinleştirmek.
йăпатмăш (ywpatmwş) Eğnedirici, eğlendiren
йăпăлка/ йăпăлкка (ywpwlka / ywpwlkka) Kaygın, kayıcı.
йăпăлт (ywpwlt) Kesinlikle, kesin olarak, büsbütün, hepten, temelli.
йăпăлтан/ йăпăлтан пулă (ywpwltan/ ywpwltanpulw) Çopra balığı.
йăпăлтат- (ywpwltat-) Okşamak, yaltaklanmak, yüze gülmek, sokulmak, dalkavukluk yapmak.
йăпăлти (ywpwlti) Yaltakçı, yüze gülücü, dalkavuk, yaltak.
йăпăр-япăр (ywpwr-yapwr) Acele ile, çevikle, çabuk, derhal, iki göz arasında.
йăпăрка (ywpwrka) İpek, ipekten mâmul, йапăрка тутăр Motiflerle süslü ipek baş örtüsü.
йăпăрла выля- (ywpwrla vılya-) İp oyunu oynamak.
йапăрт (ywpwrt) Aynı andaki haraketin taklidi. йăпăрт пăхса ил- Bulmak, bir göz atmak, uğramak.
йăпăртат- (ywğwrtat-) Kısa adımlarla yürümek.
йăпăшлат- (ywpwşlat-) Sessiz adım atmak, basmak, kısa adımlarla yürümek.
йăпăштăн- (ywpwştwn-) Sessiz olmak.
йăптăх / йăптăк (ywptwh/ywptwk) Hayvanların düzenli olarak döktükleri yün, tüy, kıl. выльăх çуллен йăптăхне тăкать Hayvanlar her yıl tüylerini döküyorlar.
йăпшăк (ywpşwk) Sonbaharın yalan yağmuru.
йăпшăн- (ywpşwn-) Gizlenmek, saklanmak, gizli gizli sokulmak. йăпшăнса пырать- Gizlice gidiyor.
Достарыңызбен бөлісу: |