Düzelmek аванланса кай- İyileşip gitmek аванланса пăр- İyileşmek, iyi olmak, düzelmek аванланни


кунта (kunta) Buraya, şuraya, burada, şurada. кил кунта Buraya gel. вăл кунта O burada. кунталла



бет14/45
Дата19.07.2016
өлшемі8.1 Mb.
#210868
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   45

кунта (kunta) Buraya, şuraya, burada, şurada. кил кунта Buraya gel. вăл кунта O burada.

кунталла (kuntalla) Buraya doğru, şuraya doğru.

кунталли (kuntalli) Burada, buradaki, şurada, şuradaki, yakındaki.

кунтан (kuntan) Buradan, şuradan. кай кунтан Git buradan. кунтан вара Sonra, bundan sonra, şu andan itibaren.

кунтан-кун (kuntan-kun) Günden güne.

кунтанпа (kuntanpa) Bundan itibaren, bugünden sonra.

кунтарах (kuntarah) Buraya daha yakın.

кунтă/ кунтăк (kuntw/ kuntwk) Sepet, araba kasası, kasa.

кунти (kunti) Buralı, yerli.

кун умёнхи (kun uménhi) Önceki, önce gelen, bundan önceki.

кунхи (kunhi) пилёк кунхи Beş günlük.

кунча (kunça) Konç, çizme koncu. кунчаллă Konçlu. кунчасăр Konçsuz, koncu olmayan.

кунчченхи (kunççenhi) Önceki, bizden önceki, bu zamana kadarki.

кун чуль/ кун чухлё (kun çul/ kun çuhlé) Bu kadar, ne kadar. кунь çул çын Ne kadar insan, ne kadar çok insan.

кунькки (kun’kki) Kayak, paten.

купа (kupa) Yığın, küme, demet, istif.

купала- (kupala-) Katlamak, toplamak, istif etmek, derlemek.

купалан- (kupalan-) Katlanmak, toplanmak, istif edilmek, yığılmak.

купалани (kupalani) Toplama, yığma, istif etme, depolama.

купаланчăк (kupalançwk) Yığın, tepecik, istif.

купарча (kuparça) Arka, art; kıç. купарча шăммисем Kalça kemiği.

купăс (kupws) Keman, хут купăс Akordeon. сёрмелли купăс Keman. купăс мăйё Keman sapı. купăс сёркёчё Keman yayı. купăс калать Keman çalıyor. купăс калакан Kemancı.

купăсçă (kupıs şśw) Kemancı.

кулăста (kupwsta) Lahana. купăста туни Lahana başı. купăста йăви, купăста пури Lahana tarlası. купăста яшки Lahana çorbası. купăста кукли Lahana böreği, lahanalı börek. купăста кёви Lahana güvesi. купăста хăнкăли Lahana tahtakurusu. купăста хурчё Lahana kurdu.

куплак (kuplak) İlkbaharda ayakları ıslatmamak için pabuçlara dikilen tahta kalıp.

купса/ купец (kupsa/ kupets) Tüccar.

кур- (kur-) 1. Görmek, bakmak, gözden geçirmek, seyretmek. курнинчен курманни лaйăxpax Görmektende görmemek daha iyi. усă кур- Kullanmak; faydalanmak, yararlanmak. уса курни Kullanma, yararlanma. тепре куриччен Görüşmek üzere. 2. Hissetmek, maruz kalmak, uğraşmak. кун кур- Gün görmek. хён кур-, асап кур, хуйхă кур-, хур кур- Dert çekmek, kaygılanmak, sıkıntı çekmek, azaplanmak.

кура (kura) Göre, sayesinde, -den dolayı, sebebiyle. ăна кура, çавна кура Bu sebeple, bunun için. хăйне кура Kendine göre. хăйне кура мар Kendine göre değil. ыттисене кура Başkalarınca, başkalarına göre. вăл чёнменнине кура Konuşmadığı için, konuşmaması sayesinde, konuşmaması yüzünden. амăшне кура Annesi sayesinde, annesinden dolayı. кура тăркачах Açıkça, açık açık, göz önünde.

курайман çын (kurayman şśın) Düşman.

курайманлăх (kuraymanlwh) Düşmanlık, nefret.

курайми пул- (kuraymi pul-) Nefret etmek, dayanamamak, katlanamamak.

курак (kurak) Karga. хура курак Ekin kargası, kara karga. ула курак шурă курак Kuzgun.

куран (kuran) Anlaşılan, ihtimal, gibi görünüyor.

курăк (kurwk) Ot. эмел курăкёсем İlaç bitkisi. курăклăх Otluk, otlak. упа курăкё Eğrelti otu. кӳме курăкё, чёкеç курăкё, шапа курăкё Sinir otu. вăрманти сăсна курăкё Kara pazı. тур амăш курăкё Kekik.

курăм (kurwm) Hayvan yemi.

курăмлă (kurwmlı) Vakarlı, ağır başlı, düzgün; uyumlu.

курăмсăр (kurwmswr) Vekarsız, göşterişsiz.

курăн- (kurwn-) Görünmek, belirmek, ortaya çıkmak, doğmak, türemek.

куpăнăç (kurwnwşś) Görünüş, görüntü.

куpăнми (kurwnmi) Görünmeyen, görünmez.

курăнни (kurwnni) Olay, gelme; görünme (tiyatroda).

курăс (kurws) Lif, ıhlamur kabuğu.

куринке (kurwnke) Mezarlık, kurgan.

курка (kurka) Kepçe, kova. шыв курки Su kepçesi. сăра курки Ahşap bira bardağı. чей курки Çay bardağı. Курка çăлтăр Büyük ayı takım yıldızı. кушак çырли курăкё Ebegümeci (Bir veya çok yıllık, mor çiçekli ve otsu bitki).

куркан/ курканăн-курканăн (kurkwn/ kurkanwn-kurkanwn) Kepçe kepçe, kova kova.

курмалăх (kurmalwh) çынтан курмалăх Başkalarına bakarak, başkalarını örnek alarak, başkalarını taklit ederek.

курнăç- I (kurnwşś) Birisiyle görüşmek, selam vermek, konuşmak.

курнăç II (kurnwşś) Fokus, değişik, ilginç hareketler,

курнăçлан- (kurnwşślan-) Kapanmak; -mış gibi yapmak, numara yapmak, cilvelenmek, cilve yapmak.

курнăçлă (kurnwşślw) Kibirli, kurumlu, cilveli, numaracı.

курнăçу (kurnw şśu) Görüşme.

курнă çын (kurnw şśın) Tanıdık, bildik kişi.

курпăль (kurpwl’) 1. Kambur. 2. Kereste kesilirken kabuklu kalan ilk ya da son parça.

курпăллё (kurpwllé) Kamburlu.

курпăльсёр (kurpwl’sér)Kambursuz.

курпун/ курпăн (kurpun/ kurpwn) Kambur.

курпунлан- (kurpunlan-) Kamburlaşmak, bükülmek.

курпунлантар- (kurpunlantar-) Kamburlaştırmak, eğmek, bükmek.

куpпунлă пулă (kurpunlw pulw) Yayın balığı, som balığı.

курпушка (kurpuşka) Eskiden kullanılan tırpan.

курс (kurs) 1. Sınıf. иккёмёш курсра вёренет İkinci sınıfta okuyor. 2. Kurs.

курчă-/ кăварча- (kurçw-/kwvarça-) Domuz yağını eritmek, kızartmak.

куршанкă/ куршанак/ кушанак (kurşankw/ kurşanak/ kuşanak) Dulavrat otu.

куpьер (kur’yer) Taşıyıcı, kurye.

кус- (kus) 1. Kaymak, yuvarlanmak, kaçmak. 2. Ahlaksız davranışlarda bulunmak.

кусар (kusar) Büyük bıçak. кусар пулă (хёç пулă) Kılıç balığı.

куса тăран (kusatwran) Tekerlek.

кусă (kusw) çын кусси İnsanları taklit etmek.

кусем (kusem) Bunlar, şunlar.

кусемсёр пуçне (kusemsér puşśne) Bunlardan başka, şunlardan başka.

кусиле (kusile) Eski bir saban türü.

кусирик (kusirik) Kasket siperliği. сăран кусириклё Siperli.

кускала- (kuskala-)Telaş etmek, etrafında koşmak, dolaşmak.

кускăч (kuskwç) Tekerlek.

кускăчлă (kuskwçlw) Tekerlekli. икё кускăчлă урапа İki tekerlekli araba.

куславкка (kuslavkka) Kozlavka. Куславкка районё Kozlavka ilçeu.

кусна (kusna) Nine, kocakarı, aşık kemiği. кусналла выля- Aşık oyunu oynamak.

кустар- (kustar-) 1. Yuvarlatmak. 2. Çabuk hareket etmek, dört nala koşmak.

кустăрма/ кустăрчăк (kustwrma/ kustwrçwk) Tekerlek.

куç- (kuşś-) Göçmek, taşınmak, geçmek, kaymak.

куç (kuşś) 1. Göz, bakış. куç шурри Göz akı. куç хури, куç шăрçи, куç папакки Göz bebeği. куç тёкё, куç хăрпăкё Kirpik. куç хӳри Göz kuyruğu. куç çути Görme, görme gücü. куç айёнчен пăхать Göz ucuyla bakıyor. куç виçи Dikkatli göz. куç ӳк- Göz değmek, nazar değmek. куç ӳкер- Nazar değdirmek. куç хуп- Göz kapatmak. куç хёс- Göz kırpıştırmak; göz kırpmak; yanıp sönmek. куç хыв- Göz atmak, farkına varmak, dikkat etmek. куç пу- (пăв-) Büyülemek, şaşırtmak, aldatmak, kandırmak. куç кура тăркач, куç кёретех Açıkça, açık seçik, kendi gözüyle. куçран aн çётер, ан çухат Gözden kaybolma. куçран тайăл- Gözü zayıflamak, kötü görmeye başlamak. куçран пăх- İncelemek. куç тёлне пул-Göze ilişmek, gözüne ilişmek. 2. Delik, çukur, tomurcuk. çăл куçё Kaynak, pınar. шыв куçё Su kaynağı.

куçа-куçăн/ куçма-куçăн (kuşśa-kuşśwn/ kuşśma-kuşśwn) Göz göze, teke tek.

куçар- (kuşśar-) 1. Nakletmek, taşımak. 2. Tercüme etmek, taşımak.

куçарăн- (kuşśarwn-) 1. Geçmek, göçmek, naklolmak. 2. Tercüme olunmak.

куçару (ku şśaru) Tercüme, nakil.

куçаруçă (ku şśaru şśw) Tercüman.

куçapчăк (kuşśarçwk) Bir çeşit çulluk.

куçăмлă (kuşśwmlw) Geçişli. куçăмлă глагол Geçişli fiil. куçăмлă пёлтерёш Mecazi anlam. куçăмсăр глагол Geçişsiz fiil.

куçăмсăр (kuşśwmswr) Geçişsiz. куçăмсăр глагол Geçişsiz fiil.

куçăн (kuşśwn) Açıkça, açık seçik, apaçık.

куçăх (ku şśwh) Göz değmesi.

куçăхтар- (kuşśwhtar-) Nazar değdirmek, göz değdirmek.

куçкёретён (kuşśkéretén) Kendi gözüyle, açık açık, açık seçik.

куçкёски (ku şśkéski) Ayna.

куçкурмилле-/ куçхуппилле- (kuşśkurmille-/ kuşśhuppille-) Saklambaç oynamak.

куçла- (kuşśla-) Göz atmak, gözlemek.

куçлă (kuşślw) Göz, gözlü, göze sahip olan, gören. тăватă куçлă Gözlüklü, dört gözlü. выçă куçлă Açgözlü. кăвак куçлă Mavi gözlü. хăмăр куçлă Kahverengi gözlü. хăрах куçлă Tekgözlü.

куçлă хăта (kuşślw hwta) Lavanta nanesi.

куçлăх (ku şślwh) Gözlük.

куçлăхлă (ku şślwhlw) Gözlüklü.

куçма-куç (kuşśma-kuşś) Göz göze.

куçсăр (ku şśswr) Kör, gözsüz.

куçсăрлан- (kuşśswrlan-) Kör olmak.

куçсăрлат (ku şśswrlat-) Kör etmek.

куçсăрлăх (ku şśswrlwh) Körlük.

куççуль/ куççулё/ куççулли (kuşśşśul’/ kuşśşśulé/ kuşśşśulli) Gözyaşı.

куççуллен- (kuşśşśullen-) Gözleri yaşarmak.

куçхарши (ku şśharşi) Kaşlar.

куçхупаххи (kuşśhupahhi) Göz kapakları.

кут (kut) 1. Arka, vücudun arka tarafı, göt. 2. Dip, etek (dağ). йывăç кучё Ağaç gövdesi, ağaç kütüğü. сăрт кучё Dağ sırtı. 3. Yanında, yakınında, dibinde. йывăç кутёнче (лартăмăр) Ağacın dibinde (oturduk) шыв кутёнче Su yanında, su dibinde.

кутамас (kutamas) Kısa, bodur.

кутамкка (kutamkka) Sırt çantası.

кутана (kutana) Bağırsak. чăх кутани Tavuk bağırsağı.

кутăн (kutwn) 1. İnatçı, kaprisli, dik başlı, kendini beğenmiş, huysuz, sebepsiz. кутăн çын Dik kafalı, inatçı kişi. 2. Namussuz, küstah, edepsiz. кутăна пер- Dik kafalılık etmek, inat etmek. 3. Arkaya, geriye, tersine.

кутăнла (kutwnla) Küstahça, inatça, edepsizce.

кутăнлан-/ кутăнлаш- (kutwnlan-/ kutwnlaş-) Adileşmek, edepsizleşmek, inatlaşmak, küstahça davranmak.

кутăн-пуçăн (kutwn-puşśwn) Bir aşağı bir yukarı.

кутăруçăн/ кутруçăн (kutwru şśwn/ kutru şśwn) Son zamanlarda.

кутopa (kutora) Su faresi.

кутсăр-пуçсăр (kutswr-pu şśswr) Darmadağınık, inanılmayacak şekilde.

куттёкен (kuttéken) At sineği.

кухня (kuhnya) Mutfak.

кучан (kuçan) Kelle, koçan.

ку чухнехи (ku çuhnehi) Asri, modern, şimdiki, bugünkü.

кучер (kuçer) Arabacı.

кучченеç (kuççeneşś) Hediye, hediyelik eşya, hediyelik yiyecek.

куш- (kuş-) Kurumak, rüzgârla hırpalanmış olmak.

кушак (kuşak) Kedi. кушак аçи Erkek kedi. кушак ами Dişi kedi. кушак çури (чёппи) Kedi yavrusu. кушак кайăкё Fare, sıçan. вăрман кушакё Vaşak. кушак пуçлă тăмана Puhu kuşu.

кушак кёпçи/ кушак матти (kuşak képşśi/ kuşak matti) Frenk kimyonu.

кушак хӳри (kuşak hüri) Ebegümeci.

кушакла (kuşakla) Kedi gibi, kediye benzer.

кушанак (kuşanak) Dulavrat otu.

кушăрка-/ куштăрка- (kuşwrka-/ kuştwrka-) Kurumak, bayatlamak, nasırlaşmak.

кушăх- (kuşwh)-Kurumak, suyu çekilmek, solmak.

кушилкке/ кушелкке (kuşilkke/ kuşelkke) Cüzdan, para çantası.

кушни (kuşni) Kuruma.

куштан (kuştan) Sömürücü, köy burjuvası, kabadayı.

куштанла/ хăтланать (kuştanla/hwtlanat’) Kabadayı gibi, kabadayıca (davranıyor).

куштанлан- (kuştanlan-) Burjuva gibi hareket etmek, kendini beğenmek, burnu havada olmak.

куштăр- (kuştwr-) Kurutmak, soldurmak.

куштăрка- (kuştwrka-) Kurumak, bayatlamak, nasırlaşmak.

куян (kuyan) Tavşan. куян купăсти Kaya koruğu.

кӳ- (kü-) Çırpmak, silkelemek, silkmek.

кӳкен (küken) Çakal eriği. кӳкен şырли Spinoza eriği.

кӳкерчен (kükerçen) Nilüfer.

кӳкёрт/ кёкёрт (kükért/ kékért) Kükürt. кӳкёрт кислоти Sülfürik asit.

кӳкёртлё (kükértlé) Kükürtlü.

кӳл- (kül-) Atları koşmak, ata koşumlarını vurmak.

кӳлен- (külen-) 1. Toplanmak, göllenmek. 2. Öfkeyi zorla tutmak.

кӳлепе (külepe) Şekil, gövde, vücut, görüntü.

кӳлеш- (küleş-) Kıskanmak. вăл арăмне кӳлешет O karısını kısakanıyor.

кӳлешӳ/ кӳлешни (küleşü/ küleşni) Kıskançlık.

кӳлё (külé) Göl.

кӳлём (külém) 1. Koşum. 2. Yüklü atın durmaksızın çalıştığı (yemek yemeden) zaman birimi. ирхи кӳлём Sabah erkenden öğleye kadar. каçхи кӳлём Öğleden akşama kadar.

кӳлён- (külén-) Koşulmak.

кӳллен- (küllen-) 1. Fazladan durmak, toplanmak (su), 2. Öfkeyi zorla tutmak. кӳлленсе çӳрет- Sinirli sinirli yürüyor.

кӳлленчёк (küllençék) Su birikintisi. кӳлленчёк шыв Göllenmiş su, birikmiş su.

кӳме/ кӳмме (küme/ kümme) 1. Çadır. 2. Göçebelere mahsus araba.

кӳмеркке (kümerkke) Gövde, figür, iskele. кӳмерккеллё çын Şişman kişi.

кӳмертен (kümerten) Toptan, götürü, hemen. кӳмертен сутă Toptan ticaret.

кӳн- (kün-) Kabul etmek, anlaşmak.

кӳнё (küné) Çabuk yarılan, kırılan, çatlayan.

кӳп- (küp-) Kabarmak, şişmek fazlasıyla (içki) içmek.

кӳпён- (küpén-) Şişmek, kabarmak. кӳпёнсе вилнё Çok yemek, çok içmek.

кӳпёнтер- (küpénter-) Şişirmek, kabartmak, fazlasıyla içki içirmek.

кӳпке- (küpke-) Dövmek, yumruklamak, cezalandırmak.

кӳптёркке (küptérkke) Ağır, beceriksiz, üzerine çok eşya giyen.

кӳитёрме (küptérme) Ekşi hamurdan pişirilmiş bir tür çörek.

кӳпче-/ кӳте- (küpçe-/ küte-) Kabarmak, şişmek, kilo almak, çok uyumak.

кӳпчек (küpçek) Tekerlek poyrası.

кӳпчем (küpçem) Şişkin, şişmiş, dolu. кӳпчек питлё Dolgun yanaklı.

кӳпшек (küpşek) Kabarık, şişmiş, yumuşak, dolu.

кӳр- (kür-) Taşımak, gezdirmek, götürmek, sürüklemek. шыв кӳр- Su götürüyor. чăрмав (чăрмавлăх) кӳр- Engel olmak, engel çıkarmak. сиен кӳни Zarar sebebi.

кӳрен- (küren-) Küsmek, üzülmek, kızmak, canı sıkılmak.

кӳрентер- (kürenter-) Üzmek, sinirlendirmek, kızdırmak.

кӳренчёк (kürençék) 1. Üzüntü, can sıkıntısı. 2. Alıngan.

кӳрнеклё (kürneklé) Gevrek, çabuk ufalanır.

курт (kurt) Girdirmek, sokmak.

кӳршё/ кӳрёш (kürşé/ küréş) Komşu. кӳршё ял Komşu köy.

кӳршё-аршă (kürşé-arşw) Konu komşu.

кӳршёри (kürşéri) Komşu, komşu olan. кӳршёри республикăсем Komşu cumhuriyetler.

кӳсе (küse) Köse.

кӳсек (küsek) Manivela.

кӳсмен (küsmen) Kürek, kayık küreği.

кӳт-/ кӳте- (küt-/ küte-) 1. Çok üşümek, donmak, uyuşmak. 2. Bozulmak, neşesi kaçmak, üzülmek.

кӳштек (küştek) Yalancı.


Л л

лаборатори (labaratori) Laboratuvar.

лав (lav) Araba, yüklü araba. икё лав ыраш İki araba çavdar. лав укçи Araba parası. лавё-лавёпе Araba araba. лавёпе илтём Bütün arabayı satın aldım.

лавçă/ лавăç (lav şśw/ lavw şś) Arabacı.

лавкка I (lavkka) Dükkân, mağaza.

лавкка II (lavkka) Raf, iskele, yapı iskelesi. лавкка çинче Rafta.

лавккаçă (lavkkaşśw) Tacir, satıcı, ticaret adamı.

лагерь (lager’) Kamp.

лайăх (laywh) İyi, süper, ahlaklı, düzenli, sağlıklı, isabetli, başarılı. пуpнăç лайăх-и? Merhaba, nasılsın?

лайăхлан- (laywhlan-) İyileşmek, düzelmek.

лайăхланни/ лайăхлану (laywhlani/ laywhlanu) Düzelme, iyileşme.

лайăхлат- (laywhlat-) Düzeltmek, iyileştirmek.

лайăххăн (laywhhwn) Güzelce, iyice.

лайкалан- (laykalan-) Kayganlaşmak.

лайлака (laylaka) Sümük, balgam.

лайлакалан- (laylakalan-) Sümüklenmek.

лак I (lak) Tamamen, büsbütün.

лак II (lak) 1. Vernik, lake, cila. 2. İspirto, alkol.

лăк- (lwk-) Batmak, boğulmak. лакса лар- Saplanmak.

лаканай (lwkanay) Kısa, şişman, göbekli.

лакăртак (lıkwrtak) Gırtlak çıkıntısı.

лакăм (lwkwm) 1. Çukur, yol çukuru, vadi. Урапa лакăмё Tekerlek izi. 2. Su, bira vb. için hazırlanmış kapaklı tahta kap.

лакăмлан- (lakwmlan-) Çukurlaşmak.

лакăмлă (lakwmlw) Çukurlu.

лакăртат- (lakwrtat-) Kaynamak, fıkırdamak, gevezelik yapmak.

лакăрчăк (lakwrçwk) Kir, çamur, pis.

лакăштат- (lakwştat-) Vurmak, çarpmak.

лакка- (lakka-) Yalayarak içmek, diliyle çekerek içmek, köpek gibi içmek.

лаккуш (lakkuş) Kısa, bodur.

лаклат- (laklat-) Kendini suya atmak, suya düşmek.

лакун (lakun) Su, bira için hazırlanmış kapaklı kap.

лам/ лăм (lam/ lwm) Nem, rutubet.

лам-лам/ ламран (lam-lam/ lamran) Elden ele, birinden diğerine.

лaмa (lama) Lama.

лампа (lampa) Lamba.

лампăллă (lampwllw) Lambalı.

лaмпăркка (lampwrkka) Sallanan, sarkık, gevşek.

лампăртат- (lampwrtat-) Düşmek, sallanmak, boş boş gezmek.

лампăртаттар- (lampwrtattar-) Düşürmek, atmak.

ламса- (lamsa-) 1. Sallanmak, sendelemek. 2. Boş boş gezmek, işsiz gezmek.

лaнгуcт (langust) Makassız istakoz.

лaндaк (landak) Endonezya kirpisi, oklu kirpi.

ландыш (landış) İnci çiçeği.

ланкамас/ ланкашка (lankamas/ lankaşka) Çukur.

лaнкăртат- (lankwrtat-) Debelen-mek, çalkalanmak.

ланкка-/ ланккаса çӳре- (lankka-/ lankkasa şśüre-) İşsiz gezmek.

ланчашка (lançaşka) 1. Sarsılan, cansız, sırık gibi, uzun boylu. 2. Çöp, artık, lazım olmayan.

лăнчăк/ ланчăк тиха (lwnçwk/ lançwk tiha) İki yaşında tay.

лап (lap) 1. Düz, yatık, donuk, mat. 2. Tam tamına, tamamıyla. 3. Lap (düşme, ağır ağır yürüme ifade eden ses)

лaпа (lapa) 1. Alçak yer, ovalık. 2. Biçimsiz, sarhoş.

лапалан- (lapalan-) Sarhoş gezmek, herkesi rahatsız etmek, ahlaksızca davranmak.

лапам/ лăпам (lapam/ lwpam) Ova, düz arazi.

лапатка (lapatka) Kürek, mala.

лапаткала- (lapatkala-) Orağı malayla bilemek.

лапашка (lapaşka) Çukur.

лапă (lapw) Yassı, düz, düz yer. лапă çёр Ova, düzlük. лап вар- Vadi koyak. алă лаппи El, avuç içi, aya. лап-лап Yer yer.

лапăллă (lapwllw) Alçak.

лапăркка (lapwrkka) Pis, kirli, murdar.

лапăрта- (lapwrta-) Kirletmek, lekelemek, pislemek.

лапăртат- (lapwrtat-) 1. (suya, çamura) Düşmek, (dalga hakkında) gürültü yapmak, (çamurda, su birikintisinde) çırpınmak. 2. Gevezelik yapmak, ahlaksızca konuşmak.

лапăртату (lapwrtatu) 1. Çamurda çırpınmak, pislikte çırpınmak. Çırpınma. 2. Söylenti, dedikodu.

лапăрти (lapwrti) Mundar, pis, boşboğaz.

лапăрчăк (lapwrçwk) Çamurlu, pis, kirli. лапăрчăк шыв Pis su.

лапăстат- (lapwstat-) Kanat çırpmasına benzer ses çıkarmak, çırpmak, şamarlamak.

лапăсти (lapwsti) Bakımsız, biçimsiz, karma karışık, uzun saçlı, tüylü, kıllı.

лапăшлат-/ лапăштат- (lapwşlat-/ lapwştat-) Yudumlamak, kaşıklamak.

лапка (lapka) Düz, pürüzsüz.

лапкăш(ё) (lapkwş-é) Meydan, saha. лапкăшпех Baştan başa, boydan boya; tümüyle.

лапкипе (lapkipe) Her yerde, tamamen, tamamıyla.

лап-лапчăк (lap-lapçwk) Yap yassı, dümdüz.

лаплат- (laplat-) 1. Düşmek, batmak, dalmak. 2. Kanat çırpmak.

лаплаттар- (laplattar-) 1. Kanat çırptırmak, çarpmak. 2. Düşünmeden konuşmak, baltayı taşa vurmak.

лаплăх (laplwh) Ovalık, düzlük.


Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   45




©dereksiz.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет