лапра (lapra) Çamur, kir.
лапраллă/ лапрака (laprallw/ lapraka) Çamurlu, kirli, pis.
лапрашка пирри (lapraşka pirri) Keten bezi, kaba keten bezi, (çuvallarda kullanılır).
лапсака/ лапсăркка (lapsaka/ lapswrkka) 1. Biçimsiz, uzun, karışık. 2. Çok yapraklı. 3. Pis, beceriksiz, biçimsiz, pis, mundar.
лапсăртаттар- (lapswrtattar-) Saçları salmak, saçları dağıtmak.
лаптак/ лаптака (laptak/ laptaka) Düz, pürüzsüz.
лаптаклан- (laptaklan-) Düz olmak, düzelmek, düzleşmek.
лаптаклат- (laptaklat-) Düzeltmek.
лапталла- (laptalla-) Top oynamak.
лапташка (laptaşka) Düz, bodur.
лаптăк (laptwk) 1. Düz. 2. Meydan, alan, yüzölçümü. çёр лаптăкё Yerin yüzölçümü. aкмалли лаптăк Ekilebilir alan, tarım arazisi.
лаптăкăш(ё) (laptwkwş-é) Alan(ı), yüzölçüm(ü).
лапчашка (lapçaşka) Kısa, bodur, güçsüz, zayıf.
лапчăк (lapçwk) Düz, yassı; yayvan; yavan.
лапчăклан- (lapçwklan-) Düzleşmek, yassılaşmak.
лапчăклат- (lapçwklat-) Yassılaştırmak, düzleştirmek.
лапчăн- (lapçwn-) Yassılaşmak, ezilmek, eğilmek, sıkışmak. лапчăнса лар- Çömelmek, çömelerek oturmak. лапчăнса ташла- Eğilerek, çömlerek dans etmek.
лапчăт- (lapçwt-) Ezmek, yassılaştırmak.
лапша I (lapşa) Dar, kısa.
лапша II (lapşa) Gösterişsiz, alımsız, ağır, zayıf.
лaпшaкa (lapşaka) лaпшaкa тум Üzerinde çok geniş çuval gibi duran elbise.
лар- I (lar-) 1. Oturmak, durmak (eşya hakkında), donmak (ırmak, nehir hakkında), yanaşmak (gemi hakkında), yapışmak. Атăл ларнă İdil ırmağı dondu. ларсан-ларсан Otur otur, biraz oturunca. чечеке лар- Tomurcuklanmak, çiçek atmak. лара-тăра пёлмен çын Endişeli, huysuz kişi. апата лар- Yemeğe oturmak, kahvaltıya oturmak. 2. Mâl olmak (bir şeye).
лар II (лара, ларья) (lar/ lara/ lar’ya) Ambar, sandık. çăнах ларё Un ambarı, unluk.
ларёк (laryok) Küçük dükkân, kulübe.
лapкa (larka) Yaban ördeği.
ларкăч/ ларкаç (larkwç/ larkaç) Bıçkıcı sehpası, silah çantası.
ларма/ ларма хёр (larma/ larma hér) Misafir akraba kız.
ларт- (lart-) Sıkıştırmak, koymak, oturtmak, yerleştirmek, yatırmak, yapmak, takmak, geçirmek. сăмавар ларт-Semaver koymak. вăта юпа ларт- Yupa koymak. 2. Yapmak (bina). 3. Aldatmak, şişirmek, geçirmek.
лaртлат- (lartlat-) Gaklamak, gak gak etmek.
ларттар- (larttar-) 1. Oturmak, koymak, yerine oturtmak. 2. Yalan söylettirmek.
лару (laru-) Toplantı, oturum. лару-тăру Durum, hal, görüntü. тёнчери лару-тăру Uluslar arası durum. лару-тăрусăр çын Telaşlı, huzursuz, endişeli kişi.
ларчăк (larçwk) Bıçkıcı sehpası, silah çantası.
лас/ ластăркка/ лăс (las, lastırkka/ lws) Çok yapraklı, kıvırcık saçlı. лăc хурăн Çok yapraklı, yaygın kayım ağacı.
ластăк (lastwk) пёр ластăк Biraz, az, bir parça.
лаç/ лаçă (laşś/ laşśw) Kulübe, Çuvaşlarda yaz mutfağı, baraka. тимёрçё лаççи Demirci dükkânı.
лаçа курăкё (la şśa kurwké) Yonca.
лат (lat) Anlam, düzen, usul, tarz.
латака/ латакай (lataka/ latakay) Kısa boylu, göbekli, bodur.
латăртат- (latwrtat-) Çatırdamak, kıtırdamak, gıcırdamak.
латин (latin) латин чёлхи Latince, Latin dili.
латлă (latlw) Anlamlı, anlayışlı, saygılı, ahlaklı, düzgün. латлă пулмарё Düzgün olmadı.
латсăр- (latswr) Anlayışsız, düzensiz, akıl almaz, olağanüstü, inanılmaz.
латти (latti) латти çук Düzensiz, anlamsız, anlayışsız.
Латыш (latış) Litvanyalı. латыш чёлхи Litvanca, Litvan dili.
Латышла (latışla) tvanya dili, Litvanca.
лaxxaн (lahhan) Leğen.
лача (laça) лача курăкё Yonca.
лачака (laçaka) Bataklık, batak.
лaчакалан- (laçakalan) Bataklığa dönüşmek.
лачăркка (laçwrkka) Kirli, pis.
лачăртат- (laçwrtat-) Vurmak, çarpmak, el çırpmak.
лачкам (laçkam) 1. Islak. лап-лачкам Sırılsıklam ıslak. 2. Sarhoş.
лаччан (laççan) Şahin.
лаша (laşa) At. кастарнă лаша Kısır at. тёпри лаша Arabaya en yakın koşulmuş at. ăратлă лаша Safkan at.
лашалла (laşalla) At gibi.
лаштăртат- (laştwrtat-) Kurumak (ağaç).
лаштăра/ лаштака (laştwra/ laştaka) Kısa, dallı, dallı budaklı. лаштăра çын Vücudu dengesiz kişi.
лăйма/ лăймака (lwyma/ lwymaka) 1. Sümük, balgam. 2. Yosun, nehir çamuru. 3. Kaypak, kaygan; tehlikeli, korkulu. лăймака витём Mukoza zarı.
лăймакалан-/ лăймалан- (lwymakalan-/ lwymalan-) Kayganlaşmak.
лăймаллă (lwymallw) Kaypak, sümüksü, kaygan.
лăк/лак (lwk/ lak) Tamamen, büsbütün. лăк тулли Tamamen dolu.
лăка- (lwka-)1. Kabartmak, çırpmak, karıştırmak. 2. Yaratmak.
лăкан- (lwkan-) Sallanmak, silkinmek, çalkalanmak, debelenmek.
лăкă I (lwkw) Güve.
лăкă II (lwkw) Gömlekteki kırışıklık.
лăкă-лакă (lwkw-lakw) Sarsıntılı yol (yol).
лăкăр (lwkwr) Fıtık.
лăкăртат- (lwkwrtat-) 1. Sesli kaynamak. 2. Boş laf etmek.
лăкăртăк (lwkwrtwk) Hıçkırık.
лăкăрти (lwkwrti) Boşboğaz, geveze.
лăкăштат- (lwkwştat-) Topallaya topallaya gezmek.
лăклат- (lwklat-) Titiremek, sallanmak, debelenmek; çalkalanmak.
лăм (lwm) 1. Nem, rutubet. 2. Nehir çamuru, çamur.
лăмлă (lwmlw) Nemli, rutubetli.
лăмпăртат- (lwmpwrtat-) Atmak, çarpmak (kalp hakkında), atmak.
лăнклат- (lwnklat-) Atmak (kalp hakkında).
лăнчă (lwnçw) Güçsüz, zayıf, dayanıksız.
лăп/ лăпах (lwp/ lwpah) 1. Sakin, sessiz. 2. Tam, tam tamına. 3. Tamamen, büsbütün.
лăпăр-лапăр (lwpwr-lapwr) Çöp, çör çöp.
лăпăртат- (lwpwrtat-) 1. Kanat çırpmak, vuruşmak, çarpışmak. 2. Kaynamak. 3. Saçma sapan konuşmak.
лăпăрти (lwpwrti) Boşboğaz, geveze.
лăпкa- (lwpka-) Okşamak, sevmek, okşamak, sırtını sıvazlamak,
лăпкă (lwpkw) Sakin, sessiz, halim selim, yumuşak, tatlı, zararsız.
лăпкăлăх (lwpkwlwh) Sessizlik, sükunet, rahatlık.
лăнкăн/ лăппăн (lwpkwn/ lwppwn) Sessizce, rahat rahat.
лăплан- (lwplan-) Sakinleşmek, sükun bulmak, teselli bulmak.
лăпланни (lwplanni) Teskin, sükun, sükunet.
лăплантар- (lwplantar-) Teskin etmek, yatıştırmak, sakinleştirmek.
лăп-лап (lwp-lap) 1. Çöp, yamalı yırtık elbise, paçavra. 2. Alçak, huysuz, fena insan.
лăплаттар- (lwplattar-) 1. Kanat çırptırmak, çarpmak. 2. Düşünmeden konuşmak, baltayı taşa vurmak.
лăнсака (lwnsaka) 1. Biçimsiz, uzun, karşık. 2. Çok yapraklı. 3. Pis, beceriksiz, mundar.
лăпсăр-лапсăр (lwpswr-lapswr) Saçları darmadağınık kişi, eski püskü elbiselerle gezen, kirli, pasaklı.
лăпсăркка (lwpswrkka) 1. Biçimsiz, uzun, karışık. 2. Çok yapraklı. 3. Pis, beceriksiz, biçimsiz.
лăпсăртат- (lwpswrtat-) Sürüklenmek, yavaş yürümek.
лăпчăн- (lwpçwn-) Saklanmak, gizlenmek.
лăпчăшка (lwpçaşka) Gösterişsiz, biçimsiz, sıska.
лăрка- (lwrka-) Saçma sapan konuşmak, gevezelik yapmak, homurdanmak.
лăрлат- (lwrlat-) Fısıldamak, cıvıldamak.
лăс (lws) 1. Sık, sıkı, kesif, tıknaz, sağlam, gür. 2. İğneyapraklı. лăс çӳçлё хёр Sık saçlı kız. çуmăp лăс çăвать Yağmur çiseliyor
лăсă (lwsw) Çam yaprağı. хыр лăсси Çam yaprağı.
лăсăллă (lwswllw) İğne yapraklı. лăсăллă вăрман İğne yapraklılar ormanı.
лăска- I (lwska-) Sallamak, tokalamak, saçından çekmek, saçından sürüklemek.
лăска II (lwska) Küçük, dallı budaklı. лăска çумăр Yağmur çiselemesi.
лăстака (lwstaka) Saçları karmakarışık, dalı budağı çok, dallı budaklı.
лăстăк (lwstwk) 1. Parçalar, paçavralar. 2. Kötü, iğrenç, değersiz, kıymetsiz.
лăстăркка (lwstwrkka) 1. Çok yapraklı. 2. Kıvırcık saçlı.
лăстăртат- (lwstwrtat-) Sessizce uçmak.
лăтăртат- (lwtwrtat-) Çatırdamak, kıtırdamak.
лăтăрти (lwtwrti) Kısa, şişman adam, göbekli çocuk.
лăчка- (lwçka-) Sürmek.
лăш/ лăшă (lwş/ lwşw) Sakinleşme, sessizleşme, yatıştırma, dinlenme. лăш пулче, лăш кайрё Sakinleşti, sessizleşti, sükuna erdi.
лăшлан- (lwşlan-) Sakinleşmek, sesszileşmek, yatışmak.
лeгальнăй (legal’nwy) Kanuni.
лейка (leyka) Bahçıvan kovası.
лейтенант (leytenant) Teğmen.
лек-/ ленк- (lek-/ lenk-) 1. Değmek, vurmak, çarpmak. 2. Düşmek, payına düşmek, 3. 3. Tam gelmek; rastlamak. 4. Takılmak, tutulmak, yakalanmak.
лекёр (lekér) Doktor, hekim, sağlık görevlisi.
леклет- (leklet-) Hıçkırmak, hıçkırık tutmak.
лексика (leksika) Söz varlığı. лексика диалектизмё Sözlüksel ağız bilimi. лексика синонимийё Sözlüksel eş anlamlılık.
лектер- (lekter-) Düşmek, (çengelle) takmak, iliştirmek, kancalamak, kanca ile tutmak.
лектор (lektor) Okutman, öğretmen.
лекци (lektsi) Ders.
лeмминг (lemming) Kahverengi yaban sıçanı.
ленкес (lenkes) 1. İşsiz, avare. 2. Ağaçtan yapılmış kova.
лента (lenta) Kurdela; şerit, bant.
ленче (lençe) Güçsüz, bitkin, halsiz.
ленчешке (lençeşke) Zayıf, güçsüz, kuvvetsiz; hastalıklı; gevşek.
лeнчешкелен- (lençeşkelen-) Sökülmek, zayıflamak, bitkinleşmek, halsiz düşmek.
ленчёркке (lençérkke) Güçsüz, halsiz, zayıf, halsiz. ёне ленчёркки İnek plasentası.
ленчёртет-/ лёнчёртет- (lençértet-/ lénçértet-) Sallanmak, yaşlılık nedeniyle titremek, yalpalamak.
лепёркке/ лепёрчёк (lepérkke/ lepérçék) Çamur, kirli, pis.
лепёртет- (lepértet-) Anlamsız konuşmak, anlaşılmaz şekilde konuşmak.
лепёрти (lepirti) Anlamsız, aptal, anlayışsız, boşboğaz.
леплет-/ леплетсе ӳк- (leplet-/ lepletse ük-) Çamura düşmek.
лепсёркке (lepsérkke) Uzun saçlı, tüylü, kıllı.
лере (lere) Orada, buraya, şuraya.
лерелле (lerelle) Oraya, şuraya doğru.
лерен (leren) Oradan.
леререх (lerereh) Birazcık uzakta.
леререхри (lererehri) Birazcık uzaktaki.
лери (leri) Oralı, oradaki.
лерке- (lerke-) Saçmalamak, saçma sapan konuşmak.
леç- (le şś-) Geçirmek, götürmek, vermek, geri vermek, iade etmek. леçсе пар- Götürmek.
лешё/ леш (leşé/ leş) O, diğeri. леш енче, леш айккинче Bu tarafında (çukur, ırmak vb).
лётчик (lyotçik) Pilot.
лёкё (léké) Tortu, çamur, kepek. яшка лёкки Köpük, tortu.
лёкёлти (lékélti) Çok gülen adam.
лёкёр (lékér) Alüvyon çamur.
лёкёрти (lékérti) Boşboğaz, geveze.
лёклен (léklen) Mide bulantısı.
лёклентер- (léklenter-) Midesini bulandırmak, midesi bulanmak.
лём (lém) 1. Biraz sıcak, ılık. 2. Tamamen, tam olarak.
лём-лём (lém-lém) Sakin, sessiz.
лёмпёркке (lémpérkke) Güçsüz, zayıf, halsiz.
лёмпёртет- (lémpértet-) Sarsılmak, titremek.
лёмсёркке (lémsérkke) Uzun saçlı, tüylü, kıllı, gösterişsiz, alımsız.
лёмсёртет- (lémsértet-) Yavaştan sallanmak, yavaşça titremek, sarsılmak.
лёпче- (lépçe-) Güçsüzleşmek, zayıflamak, halsiz düşmek, yorulmak.
лёнчёркке (lépçérkke) Güçsüz, halsiz, zayıf.
лёп (lép) Sıcak, ılık. лёп шыв Sıcak su.
лёпё (lépé) 1. Koyunların akciğerlerinde ve ödlerinde olan böcekler. 2. Kelebek.
лёпёртет- (lépértet-) Anlamsız konuşmak, anlaşılmaz şekilde konuşmak.
лёпёркке (lépérkke) Yumuşak, gevşek, güçsüz.
лёпёрти Anlamsız, anlaşyışsız, aptal, çok konuşan.
лёпёш/ лепё (lépéş/ lepé) Kelebek. вёлтрен лёпёшё Kurdeşen.
лёпке (lépke) Bıngıldak, imik, tepe.
лёпсёркке (lépsérkke) Uzun saçlı, uzun kıllı, tüylü.
лёрке I (lérke) Saçma sapan konuşmak, gevezelik yapmak, homurdanmak.
лёрке II (lérke) Sümüklü, ıslak, yaş.
лёплен- (léplen) Ilıklaşmak, ısınmak (su).
леплентер- (léplenter-) Ilıtmak, ısıtmak.
лёхле-/ лёхлет- (léhle-/ léhlet-) Kıkır kıkır, kıs kıs gülmek.
лёчёркке (léçérkke) Yumuşak, kaygan.
лёштёркке (léştérkke) Güçsüz, zayıf. .
лимон (limon) Limon.
лингвистика (lingvistika) Dilbilim.
линейка (lineyka) Cetvel.
лини (lini) Çizgi, hat.
лирик (lirik) Lirik.
лирика (lirika) Lirik şérler.
лирикăлла (lirikwlla) Lirik, lirik tazrda.
листа (lista) Yaprak.
листаллă (listallw) Yapraklı. .
листовка (listovka) Beyanname, bildiri.
литература (literatura) Edebiyat. литература чёлхи Yazı dili, edebi dil.
литкружок (litrujok) Edebiyat derneği.
литовец (Litovets) Litvanyalı.
литр (litr) Litre.
логика (logika) Mantık. логика ударенийё Mantık vurgusu.
логикаллă (logikallw) Mantıkî, mantıklı.
ложа (loja) Loca.
лозунг (lozung) Slogan, parola.
локомотив (lokomotiv) Lokomatif.
лотерея (lotereya) Piyango.
лоцман (lotsman) Deniz kılavuzu, deniz rehberi.
лупам (lupam) Ova, düz arazi.
лупас/ лупасай (lupas/ lupasay) Ahır, sundurma, hangar, tente.
лупашка (lupaşka) Kuru çukur, delik.
лутака(й) (lutaka-y) Kısa, bodur. лутака выльăх Küçükbaş hayvan.
лутăрка- (lutwrka) Ezmek, sıkıştırmak, kırıştırmak, rahatsız etmek, halsiz düşürmek, yıpratmak.
лучăркан- (luçwrkan-) Zorlanmak, buruşmak, yıpranmak, halsiz düşmek, sıkışmak.
лутка (lutka) 1. Kayık, sandal. 2. Banyo, kümes.
лутра (lutra) Kısa, alçak, basık, bodur.
лутрамас/ лутрашка (lutramas/ lutraşka) Kısa boylu, cüce, bodur.
лучăрка- (luçwrka) Ezmek, sıkıştırmak, karıştırmak, rahatsız etmek, halsiz düşürmek, yıpratmak.
луччă (luççw) Daha iyi.
лӳппер (lüpper) Üşengeç, tembel, uyuşuk, eringen.
лӳтен (lüten) Yaşlılıktan eli ayağı tutmaz olmak, elden ayaktan düşmek.
лӳчёрке- (lüçérke-) Ezmek, sıkıştırmak, karıştırmak, rahatsız etmek, halsiz düşürmek, yıpratmak. .
лӳчёркен (lüçérken) Ezilmek, sıkışmak, rahatsız olmak, halsiz düşmek, yıpranmak.
лӳшке (lüşke) Perde. (Soba).
лӳшке- (lüşke-) Sısılsıklam olmak.
лӳшкен- (lüşken-) Islanmak, sırılsıklam olmak.
лӳшкёнтер- (lüşkénter-) Islatmak.
лӳшчё/ лӳшше (lüşçé/ lüşşe) Çapak balığı.
люцерна (lyutserna) Kaba yonca, alfalfa.
M м
ма, мён тума (ma, mén tuma) Neden, ne için.
мавăклат-/ мавлат- (mavwklat-/ mavlat-) Mırıldamak, miyavlamak.
мaвзолей (movzaley) Mozale.
магазин (magazin) Mağaza, dükkân.
магнит (mahnit) Mıknatıs.
магнитла- (magnitla-) 1. Mıklatıslama. магнитланă тимёр Manyetik demir. 2. Mıknatıs gibi.
Мадьяр ( Mad’yar) Macar. Мадьяр чёлхи Macarca, macar dili.
мадьярла (mad’yarla) Macarca, Macar dili.
май I (may) Mayıs.
май II (may) 1. Usul, metod, maharet, ustalık, beceriklilik. 2. Hile, oyun. 3. Çare, yol, imkân, fırsat. май пур таран İmkanlar yettiği kadar, imkânlar elverdikçe, güç yettiği kadar. май мар Uygun değil, elverişli değil. май çук İmkan yok. 2. –e göre, -e uygun olarak, -dıkça, -den dolayı, -dığı için. ишме пёлмен майёпе пута пуçланă Yüzme bilmediği için batmaya başladı. пурнăçа кёртес майпа Hayata geçirmek amacıyla. хёвеле май Güneşe göre. çиле май Rüzgâra göre. шыва май Suya göre. çула май Yola göre. сăмах майён Söze göre.
майăкла- (maywkla) İmkan bulmak, uygun şartları bulmak (kaçırmak, dövmek, öç almak için).
майёпе/ майё-майёпе (mayépe/ mayé-mayépe) 1. Yavaşça, yavaş yavaş, yumuşakça, gitgide. 2. Buna göre, sonuç olarak.
мaйёпен (mayépen) Yavaşça.
маййăн (mayywn) Göre, uygun olarak.
майла- (mayla-) Düzene sokmak, düzenlemek, tertiplemek, uyarlamak, uydurnak.
майлан- Düzenlenmek, uydurulmak, uyarlanmak, tertiplenmek.
майлаш- (maylaş-) Düzene getirilmek, yoluna girmek, normal dönmek. майлашса тăни İlişki, uyumluluk.
майлаштар- (maylaştar-) Ayarlamak; kurmak, düzene koymak düzene getirmek, uyarlamak, koordine etmek, mutabık kalmak.
майлашу (maylaşu) Uyumluluk, uyum yeteneği. сăмахсен майлашăвё Kelime birleşimi.
майлă (maylw) Rahat, elvirişli, uygun, münasip. майлă çил Uygun rüzgâr, elverişli rüzgâr. хăйне майлă Kendine özgü.
майлă мар (maylw mar) Elverişsiz, uygun olmayan.
маймака (maymaka) Sümük, mukus.
маймакалан- (maymakalan-) Akmak, kayganlaşmak.
маймакаллă (maymakallw) Sümüklü, akıntılı, kaygan.
маймăл (maymwl) Maymun.
мaйнa (mayna) Uskumru.
майор (mayor) Binbaşı.
майра (mayor) Rus kadın. майра кайăкё Kanarya. майра йёппи Toplu iğne.
майралла (mayralla) Rus kadın gibi. майралла тумланать Rus kadını gibi giyiniyor.
майсăр (mayswr) 1. Düzensiz, rahatsız, elverişsiz, 2. Alışılmamış, nadiren, sıradışı. майсăр лайăх Çok iyi.
макарон (makoron) Makarna.
макарпуç (mayrapu şś) Yonca.
макаш/ макăш/ макаç (makaş/ makwş/ maka şś ) Şakrak kuşu.
макăлтат- (makwltat-) 1. Zorla yürümek, 2. Mırıldanmak.
макăр- (makwr-) Ağlamak, sızlamak, melemek, böğürmek.
макăрт- (makwrt-) Ağlatmak, sızlatmak, böğürtmek, meletmek.
макăру/ макăрни Ağlama, sızlama, meleme, böğürme.
макра/ макăра/ макăравçă (makra/ makwra/ makwrav şś w) Hep ağlayan, sulu göz.
мал (mal) 1. Ön. 2. Doğu, şark. мал енче Doğuya, doğu tarafına. мал енчисем Doğulular, doğuda yaşayanlar.
мала (mala) 1. İleri, öne, öne doğru, 2. Daha iyi, büyük pahalı. мала хур- Tercih etmek, öne almak.
малалла (malalla) İleriye doğru, öne doğru. мамалла пăх- İleriye bakmak. малалла мён пулё İleride ne olacak, gelecekte ne olacak. малалла яр- İleri sürmek, ortaya atmak.
малаллахи (malallahi) Gelecek.
маларах (malarah) Biraz ileride, biraz önde, biraz daha pahalı.
малашлăх/ малашнехилёх (malaşlwh/ malaşnehéléh) Gelecek, perspektif.
малашне (malaşne) İleride, gelecekte.
малашнехи (malaşnehi) İlerideki, gelecekteki,
малта (malta) Gelecekteki, ilerideki. малта пыр- Önde gitmek, ileri gitmek, gelişmek, büyümek.
малтан (maltan) Önce, önden, baştan. чи малтан İlk önce, her şeyden önce.
малтанлăха (maltanlwha) Önceden, ilk olarak, baştan.
малтантарах (maltantarah) Daha önce.
малтанхи (maltanhi) İlk, birinci, önce, önceki.
малтанхинче (maltanhiçe) İlk kez.
малти (malti) 1. Önde, önde olan, önde giden. 2. Doğulu, 3. малти кас Köyün doğu tarafı. 4. Gelecek.
мaляри (malyari) Sıtma.
мама/ мами (maımık/ mami) Babaanne.
мамăк (mamwk) Tüy, pamuk. çёр мамăкё Pamuk.
мамăклан- (mamwklan-) Yünlenmek, yumuşaklaşmak, pamuklanmak.
мамăклă (mamwklw) Pamuksu, pamuklu, yünlü.
ман- (man-) Unutmak, gözden kaçırmak.
манах (manah) Rahip.
манашкал (manaşkal) Bana benzer, benim gibi.
мaнăн I (manwn) Benim.
мaнăн- II (manwn) Unutulmak.
манăнни (manwnni) Benim, bana ait.
манăç/ манăçлăх (manwşś/ manwşś- lwh) Unutkanlık.
манăçла (manw şślw) Unutkan.
манăçра (manwşśra) İkinci planda, son planda.
мaнгуcт(a) Firavun faresi.
манер (maner) Tarz, usul, şekil, sebep, imkân.
манерле- (manerle)- Kurmak, yapmak, ayarlamak, düzenlemek.
манерлё (manerlé) Benzer, ahlaklı, iyi, yakışır, düzenli. хăй манерлё Kendine özgü, orijinal.
манерсёр (manersér) Değişik, farklı, alışılmamış, sıradışı. манерсёр пысăк, манер çук пысăк Çok büyük.
манет (manet) Ruble, çёр манет Yüz ruble.
манифeст (manifest) Manifesto, beyanname.
манифестаци (manifestatsi) Gösteri, nümayiş.
манифестациле-, манифестаци ту- (manifestatsile-/ manifestatsi tu-) Gösteri yapmak.
манка (manka) Sümük. манка чирё At nezlesi.
манкалан- (mankalan-) Sümüklenmek, kayganlaşmak.
Достарыңызбен бөлісу: |