буpлaк (burlak) Yedekçi, halatla gemi çeken işçi.
Буpят (Buryat) Buryat.
Буpятлa (Buryatla) Buryatça.
бутылка (butılka) Şişe.
буфeт (bufet) Büfe.
буxaнкa (buhanka) Bir tane ekmek.
бухгалтери (buhgalteri) Muhasebe.
бухгалтер (buhgalter) Muhasebeci.
буxтa (buhta) Koy.
былинa (bılina) Destan, kahramanlık türküsü.
бюджет (budjet) 1. Bütçe. 2. Bütçe. бюджет укçи Bütçe geliri.
бюллeтeнь (byulleten’) 1. Tebliğ, bildiri. 2. Bülten.
бюро (byuro) Büro.
бюpoкpaт (byurrokrat) Bürokrat.
бюрократла (byurokratla) Bürokratik.
В в
вагон (vagon) Vagon.
вазелин (vazelin) Vazelin.
вайăн-шайăн (vaywn-şaywn) Kolayca, şaka olsun diye, gelişi güzel, yarım yamalak, baştan savma, zar zor.
вайăкла- (vaywkla-) 1. (zorla) Irzına geçmek, zorlamak. 2. Zaman tutmak.
вайкăн- (vaykwn-) 1. Atmak, atılmak, çevrilmek. 2. Sallanmak, sallanmaya başlamak.
вак I (vak) Kesir. вуншарлă вак Onlu kesir. ахаль вак Basit kesir. вак хисепё, валеçӳ хисеп ячёсем Kesirli sayı sıfatı.
вак II вакă (vak/ vakw) Buzda açılmış geniş delik. вак куçё Delik gözü, ağzı.
вак III вакă (vak, vakw) Küçük, ufak, ufak tefek. вак çёрулми Küçük patates. вак укçа Bozuk para.
вак-тёвек (vak-tévek) Ufak tefek. вак-тёвек тавар Ufak tefek mal.
ваккăн/ ваккăн-тёвеккён (vakkwn/vakkwn-tévekkén) Azar azar, ufak tefek.
вакла- (vakla-) 1. Ufalamak, parçalamak, ufak tefek etmek. вут(ă) вакла- Odun kırmak. 2. Bozdurmak. укçа вакла- Para bozdurmak.
ваклан- (vaklan-) Ufalanmak, parçalanmak.
ваклани (vaklani) Parçalanma, ufalanma.
вакша (vakşa) Sincap.
вал I (val) Değirmen.
вал II (val) Sağlamlaştırma, pekiştirme, perçinleme.
вал III (val) 1. Ön. 2. Şark, doğu.
валак (valak) Oluk(ğu) (su oluğu, değirmen arkı, tekme, yalak).
валашка/вăлашка (valaşka/vwlaşka) Çamaşır teknesi.
валем (valem) 1. 5-6 pudlu samanın küçük tınazı. 2. Paylaşımda düşen pay.
валемле- (valemle-) Parçalara ayırmak, bölmek, paylaştırmak.
валеç- (vale şś-) Dağıtmak, üleştirmek, bölüştürmek.
валеçён- (valeşśén) Parça parça olmak, ufalanmak, bölünmek, ayrılmak.
валеçни/ валеçÿ (vale şśni/vale şśü) Dağıtım, dağıtma, bölüştürme, dağılım, bölüşüm. вaлeçÿ xиceпё, вaлeçÿ xиceп ячёcem Üleştirme sayı sıfatı.
валё (valé) Bölük, bölüm, kısım, parça, pay.
валли (valli) (Son ek) İçin. ман валли Benim için. сан валли Senin için. ун валли Onun için.
валтанхи (valtanhi) İlk, birinci, öndeki, ilerideki.
ван- (van) 1. Kırılmak, parçalanmak, yıkılmak, ortadan kalkmak, bozulmak, dökülmek. 2. Dökülmek (ekmek hakkında).
ванна (vanna) Banyo. хёвел ванни Güneş banyosu.
вантӑ (vantw) Balık kapanı, balık tuzağı.
вану/ ванни (vanu/vanni) Kırılma, dökülme, parçalanma.
ванчӑк (vançwk) Kırık, parça, kırıntı, enkaz, yıkıntı, kalıntı. кёленче ванчӑкё Cam kırıntısı.
вар I тип вар (var, tip var) Çukur, hendek.
вар- II (var-) Gömmek. çёр айне вар Yer altına gömmek.
вар IIII (var) Pişmiş reçine, pişmiş katran.
вар IV варӑ (var/varw) 1. Orta, öz, göbek. 2. Mide, karın, iç. вар анни Fıtık. вар пусни Karın masajı. Варринче Ortasında, arasında.
вар пир (var pir) İyi liften hazırlanmış keten bezi.
вара (vara) 1. Sonra, sonradan. 2. İse, ki, ya, aynı, ne var ki, ancak, fakat, gene de. ёçе варана ан хăвар İşini sonraya bırakma. .
варак (varak) Küçük çukur, yatak. шыв варакё Su yatağı.
варала-/ варла- (varala-/varla-) Kirletmek, bulaştırmak, lekelemek, berbat etmek.
варалан-/ варлан- (varalan-/varlan-) Kirlenmek, bulaşmak, berbat olmak.
варалантар- (varalantar-) Kirletmeye, bulaşmaya, lekelendirmeye, berbat etmeye olanak sağlamak, imkân vermek.
вараланчăк (varalançwk) Pis, kirli, pasaklı.
варалаттар- (varalattar-) Kirlettirmek, lekelettirmek, berbat ettirmek, bulaştırtmak.
варанкка (varankka) Huni.
варарах/ варарахпа (vararah/vararahpa) Biraz sonra.
варӑн- (varwn-)Boğulmak, gömülmek. юр айне варӑн- Kar altına gömülmek.
варăш/ варăш кёпçи (varwş/varwş kép şśi) Maydanoz, deli maydanoz.
варӑшлан- (varwşlan-) Aşmak, geçmek, dönüşmek
варвитти (varvitti) İshal. юнлӑ варвитти Kanlı ishal, dizanteri.
варени (vareni) Reçel.
вариант (variant) Varyant, varyasyon, tür, çeşit.
вариантлӑ (variantla) Varyantlı. икё вариантлӑ İki varyantlı.
варинкке (varinkke) Huni.
варка- (varka-) 1. Sızlamak, sızlanmak, acı duymak. 2. Kederlenmek, özlemek.
варкӑш- (varkwş-) Esmek, dalgalanmak, havalanmak, kımıldamak, sallanmak.
вaркӑштар- (varkwştar-) Estirmek, dalgalandırmak, kımıldatmak vb.
варлан- (varlan-) Tanışmak, arkadaş olmak, dost olmak. вapлaнca пуpăн- Sevgi içinde yaşamak.
варлă (varlw) 1. Mideli, karınlı. 2. İyi kalpli, candan, yürekten, arkadaş canlısı. варли Âşık.
варли (varli) Kız arkadaş.
варта- I, вартала- (varta-/ vartala-) Yontmak.
варта II (varta) Ağaç özü.
вар-хырӑм (var-hırwm) İç organlar, içerik, iç. вар-хырӑм тифё Karın tifosu, tifo.
васак (vasak) Öz, göbek, orta, yonga.
вассалла (vasalla) Vasal.
васан/ васам (vasan/vasam) 1. Çay, dere. 2. Saban çizgisi, saban izi.
васка- (vaska-) Acele etmek. васкарах çÿрёр Hızlı hızlı yürüyünüz. ан васкӑр acele etmeyin. манӑн васкамалла Benim acele etmem lazım.
васкав (vaskav) İvedilik, acillik.
васкавлă/ васкаварлӑ (vaskavlw/vaskavarlw) 1. Acele, acil, ivedi, süreli, vadeli. васкавлӑ еç, çыру acele iş, acele mektup. 2. Aceleyle, çabucak.
васкат- (vaskat-) Acele ettirmek, sıkıştırmak.
вастра (vastra) Becerikli, usta, hünerli, çevik, kıvrak. васка Babayiğit, kardeş, arkadaş.
ват I (vat) Safra suyu. чӑх ваче Tavuk safrası. пат хампи Safra kesesi
ват II (vat) İşte, bu kadar, zaten.
ват- (vat-) Kırmak, parçalamak, yıkmak, bozmak, berbat etmek, yaralamak.
ватӑ (vatw) İhtiyar, koca, eski, köhne, eski püskü. ват(ӑ) асатте Büyük babanın babası, büyük dede. ват(ӑ) асaттесем Atalar. ват кукамай Büyük nine (anne tarafından) ват кукаçи, ват кукаçи Büyük dede (anne tarafından) 2. İhtiyarlık, yaşlılık, eskimişlik, ihtiyar kadın, yaşlı insanlar. ват кёрхё Yaşlı cadaloz kadın. ват супнӑ Hafızasını yerinde olmayan yaşlı.
ватӑ-вётё/ватти-вётти (Vatw-bété/vatti-vétti) Yaşlılar gençler.
ватăл- (vatwl-) Yaşlanmak, ihtiyarlamak, eskimek, köhneleşmek
ватӑлӑх (vatwlwh) İhtiyarlık, yaşlılık, eskimişlik.
ватӑлла (vatwlla) Yaşlılığa doğru, ihtiyaerlığa doğru.
ватӑлмалӑх (vatwlmalwh) İhtiyarlık, yaşlılık, eskimişlik.
вата/ ваткӑ (vata/vatkw) Pamuk, vatka.
ватек (vatek) Kekeme.
вaтлăxpa (vatlwhra) Yaşlılıkta, ihtiyarlıkta.
ватрас (vatras) Ölü tay, kedi, köpek vb. toplayan.
ваттар- (vattar-) Kırdırmak, dağıttırmak, tahrip ettirmek, bozdurmak vb.
ваттисем (vattisem) Yaşlılar, atalar. ваттисeм каланӑ сӑмахсем, ваттисен сӑмахёсем Atasözleri.
вача (vaça) Çıradan yapılmış balık tutma takımı.
вахта (vahta) Vardiya, nöbet.
вашават (vaşavat) 1. Konuksever, güler yüzlü. 2. Çevik, kıvrak, becerikli, hamarat.
вашаватлă (vaşavatlw) Güler yüzlü, konuksever, hamarat. .
вашак (vaşak) 1. Sinirsel, sinirli, asabi, telaşlı insan.
вашак/ вашмак (vaşak/vaşmak) Eğik, eğimli.
вашӑккӑн (vaşwkkwn) Eğimli, meyilli.
вашӑклан- (vaşwklan-) Meyil vermek, eğimlileşmek.
вашӑклат- (vaşwklat-) Eğimlendirmek, meyillendirmek.
вашкăн- (vaşkwn-) Hızlı yürümek, acele etmek.
вашкӑрт- (vaşkwrt-) Kurnazlıkla sırrı açığa çıkarmak.
вашмӑкла- (vaşmwkla-) Eğimlendirmek, meylettirmek.
вашт/ ваштах (vaşt/vaştah) Canlı olarak, canlı, hareketli, çabucak, çabuk, hızlı. ваштах кайса кил ха çавӑнта Çabucak oraya git.
вăй (vwy) 1. Güç, kuvvet, zor, geçerlilik, yürürlük, şiddet. ёç вăйё İş gücü. çутçанталӑк вӑйёсем Tabiat gücü. вăй çитнё таран Güç yettiği kadar, güç yettiği oranda. 2. Ağırlık kaldırmak, ağır eşya kaldırmak, güçle çalışmak.
вăйӑ (vwyw) Oyun, parti, oynama, çalma, icra, oyunculuk, entrika, oyun, tertip. ача вӑййи Çocuk eğlencesi. вӑйӑ карти Oyun halkası.
вӑйӑ-кулӑ (vwyw-kulw) Oyun eğlence.
вăйӑкла- (vwywkla-) 1. Zorla ırzına geçmek, zorlamak. 2. Zaman tutmak.
вăйăн- (vwywn-) Çok sayıda olmak, bol olmak. кăçал тырă питё вăйăнса пулнă Bu yıl ürün bol.
вăйăн-шайăн (vwywn-şaywn) Kolayca, şaka olsun diye, gelişi güzel, yarım yamalak, baştan savma, zar zor.
вăйăрхан- (vwywrhan) 1. Öfkelenmek, kızmak, içerlemek, gücenmek, darılmak, sızlanmak.
вăйă/ вăйăç (vwyw/vwyw şś) Müzisyen, çalgıcı, oyun idarecisi.
вăйкăн- (vwykwn-) 1. Atılmak, terkedilmek, bırakılmak, 2. Devrilmek, düşürülmek, eğilmek.
вăйкăнтар- (vwykwntar-) 1. Bıraktırmak, terkettirmek, attırmak. 2. Eğdirmek, düşürtmek, devirtmek.
вăйламас (vwylamas) Çok güçlü.
вăйлан- (vwylan-) Güçlenmek, sertleşmek, katılaşmak.
вăйланни (vwylanni) Güçlenme, kuvvetlenme, sertleşme, katılaşma.
вăйлат- (vwylat-) Güçlendirmek, sertleştirmek, katılaştırmak.
вăйлату (vwylatu) Güçlendirme, sertleştirme, sağlamlaştırma. вăйлату татăкё Güçlendirme eki.
вăйлатни (vwylatni) Artırma, şiddetlendirme, yoğunlaştırma, hızlandırma, şiddetlenme, artma, yükseltme.
вăйлатасси (vwylatassi) Büyütme, güçlendirme, yükseltme.
вăйлă (vwylw) 1. Kuvvetli, güçlü, zorlu, şiddetli, sağlam, çetin, etkili. 2. Şiddetle, hızlı, sağlam, sıkı. вăйпитти Gücü yerinde. вăйлă степен En üstünlük derecesi.
вайсăрлан- (vayswrlan-) Halsiz düşmek, bitkin düşmek, güçten düşmek, güçsüzleşmek.
вăйсăрлах (vwyswrlıh) Zayıflık, zaaf, halsizlik, güçsüzlük, çaresizlik.
вăйсăрлат- (vwysarlat-) Güçsüzleştirmek, halsizleştirmek, zayıflatmak.
вăйçеммён (vwyşśemmén) Güç yettiği kadar, gücü oranında.
вăйçемми- (vwyşśemmi-) Elinden geleni yapmak.
вăй-хал (vwy-hal) Güç, sağlık.
вăй-хăват (vwy-hwvat) Güç kuvvet.
вăкăр (vwkwr) Boğa, öküz. кайăк вăкăр Yaban öküzü.
вăкăрпуç (vwkwrpuşś) Yonca.
вăл (vwl) O. вăл кун O gün. вăл вăхăтра O zaman.
вăла (vwla) Gövde, namlu.
вăл-ку (vwl-ku) Şu-bu, o veya bu вăл-ку пулмасан пырăп eğer şu veya bu beni tutmazsa geliyorum.
вăлт-/вăлтса ыйт- (vwlt-/vwltsa ıyt-) 1. Birinin ağzını aramak, ağzını yoklamak, öğrenmeye çalışmak. 2. Kinayeli bir şekilde ifade etmek, söylemek.
вăлта (vwlta) Olta. вăлта лапти (хăми, халкки, хулкки) Mantar, şamandıra, duba. Вăлта çиппи Olta ipi. вăлта хулли Kamış olta.
вăл тери/ çав тери (vwl teri/şśav teri) O kadar.
вăлча (vwlça) Yumurta, havyar, baldır. вăлча сăп- Yumurtlamak.
вăлчаллă/вăлчăлла (vwlçallw/vwlçwlla) Havyarlı, yumurtalı. вăлчаллă пула Yumurtalı balık. вăлчăсар пулă Havyarsız balık.
вăлькăш- (vwl’kwş-) Dalgalanmak, havalanmak.
вăн (vwn) İşte.
вăпăр/ вупăр (vwpwr/vupwr) Çuvaş inanışlarında gökteki ayı yiyebileceğine inanılan kötü ruh.
вăр- (vwr-) 1. Fırlatmak, atmak, savurmak. 2. vurmak, dövmek; dayak atmak, yumruk atmak.
вăр (vwr) вăр-çаврака Yusyuvarlak.
вăp-вap (vwr-var) Yıldırım hızıyla. Вăp вap иpтce кaйpё Çok hızlı geçti, yıldırım hızıyla geçti.
вăран- (vwran-) Uyanmak, dökülmek, kendine gelmek, ayılmak, canlanmak.
вăранни (vwranni) Uyanma, uyanış; uyandırma, diriltme. çутçанталăк вăранни Tabiatın uyanışı.
вăрат- (vwrat-) Uyandırmak; tahrik etmek, isteklendirmek, diriltmek, hayat vermek.
вăрах (vwrıh) Yavaş yavaş, ağır ağır, uzun uzun, uzun zaman, yavaş sesle. вăрахаяр- Fırlatmak, atmak, uzun süre bırakmak, uzun süre için bırakmak. вăрахтÿсёмлё Sabırlı.
вăраххăн/вăрахăн (vwrahhwn/vwrahwn) Yavaş yavaş, ağır ağır, yumuşakça, sessizce, çaktırmadan, belli etmeden. шыв вăраххăн юхса выртать Su yavaş yavaş akıyor.
вăрахчен (vwrahçen) Uzun uzun, uzun zaman, sürekli, uzun süreç.
вăрă I (vwrw) Hırsız, yankesici. вăрă ту- Hırsızlık yapmak.
вăрă II (vwrw) Tohum, çekirdek. вёçекен вăрă Kısa toplantı, acil toplantı. вăрă пайесем Kotiledon. вăрă тёвви Tohum embriyosu. кантăр вăрри Kendir tohumu. вăрă хутаççи Yumurtalık.
вăpă III (vwrw) (Köprü, ırmak vb. ) Ağız, ağzı. вăppи Irmak ağzı. вылвăppи Vıla ağzı.
вăравай/вăравайвёрен (vwravay/vwravayvéren) Halat, palamar.
вăр-вар (vwr-var) Hızlı hareket edişi gösteren yansıma kelime birliği. вăр-вар çаврăнкалать Çabucak dönüyor.
вăрăм (vwrwm) 1. Uzun, uzun süreli, yüksek, uzun boylu; büyük; üstün. 2. Sürekli, uzun süre. вăрăма аняр Çok uzatma, uzun süre bırakma.
вăpăм тунa (vwrwm tuna) Sivrisinek. cив чиp вăpăм туни Sıtma sivrisineği, anofel.
вăрăм ясмăк (vwrwm yasmwk) Arpa, buğday, fiği.
вăрăмăш(ё) (vwrwmwş-é) Uzunluk.
вăрăмлан- (vwrwmlan-) Uzamak.
вăрăмлат- (vwrwmlat-) Uzatmak.
вăрăммăн (vwrwmmwn) Uzun uzun, uzun süre.
вăрăмсăмса (vwrwmswmsa) Su çulluğu, batak çulluğu.
вăрăмтуна (vwrwmtuna) Sivrisinek.
вăрăн- (vwrwn-)Çarpmak, vurmak, istila etmek, çevrilmek, atılmak.
вăрăнтар- (vwrwntar-) Atmak, fırlatmak, koşmak.
вăрă-хурах (vwrw-hurah) Hırsız, yankesici.
вăрка- (vwrka-) Sızlamak; sızlanmak, acı duymak, kederlenmek, özlemek. ăш вăркать Kalp ağrıyor. ăш вăркани Hasret, özlem.
вăркăн- (vwrkwn-) Hemen hareket etmek, hemen yayılmak, atılmak.
вăpкăнтap- (vwrkwntar-) Atmak, fırlatmak.
вăркăт- (vwrkwt) Atmak, fırlatmak, koymak.
вăрла- (vwrla-) Çalmak, hırsızlık yapmak.
вăрлăx (vwrlwh) Tohum, çekirdek. вăрлăх фончё Tohum stoğu. сортлă вăрлăх Yüksek kaliteli tohum. ырă вăрлăх, таса вăрлăх İyi tohum, kaliteli tohum. 2. Köken, asıl, akraba, cins, soy, ırk.
вăрлăхлăх (vwrlwhlwh) Tohumluk.
вăрман (vwrman) Orman. вăрман касакан Oduncu. вăрман улми Yabani elma. вăрман улпучё Ormancı. Вăрманёпе Bütün orman. вăрмaн промышленноçё Orman sanayé. вăрман кипçи Melek otu.
вăрманaллa (vwrmanalla) Ormana doğru, orman tarafına.
вăрманлăx (vwrmanlwh) Ormanlık.
вăрманти (vwrmanti) Ormanda, ormanda bulunan.
вăрç- (vwrşś-) Dövüşmek, savaşmak, vuruşmak, mücadele etmek. вăрçса тăк Sövmek. вăрçса кай- Kavga etmek, araları açılmak, çekişmek, kızmak.
вăрçă (vwrşśw) Savaş, kavga, mücadele.
вăрçăччен (vwrşśwççen) Savaşa kadar.
вăpçтap- (vwrşś tar-) Heyecanlandırmak; ilgi uyandırmak; kışkırtmak, asabını bozmak, sinirine dokunmak.
вăрçчан/ вăрăҫчан (varşśçan/vwrwşśçan) Kavgacı, sinirli.
вăртах/ вăртахлăм (vwrtah/ vwrtahlwm) Tanıdık, akraba olan kişilere hitapta kullanılan hitap sözleri.
вăрт-варт (vwrt-vwrt) Çabuk, hızlı, acele, bir anda.
вăрттăн (vwrttwn) 1. Gizli, sır. 2. Gizlice.
вăрттăнлă-мёнлё (vwrttwnlw-ménlé) Gizli saklı.
вăрттăнлăх (vwrttwnlwh) Gizlilik.
вăршăл (vwrşwl) Düzgün çıkmamış diş.
вăсла- (vwsla-) Islık çalmak, uğuldamak.
вăслат- (vwslat-) Saldırmak, tahrik etmek.
вăт (vwt) İşte; bu kadar, zaten. вăт сана калаcа парaм İşte sana anlatıyorum.
вăта/ вăтаçёр (vwta/vwtwşśér) Orta, orta bölüm, orta kısım. вăта çёрёнче Ortasında, orta yerinde, arasında. вăта пÿрне Orta parmak.
вăталăх (vwtalwh) Ortanca; orta, ortadaki, ortalama.
вăтам (vwtam) Orta; ortadaki; ortanca; ortalama, ölçülü, ılımlı, ılıman. вăтaм çын Orta boylu kişi. вăтaм шкул Ortaokul.
вăтaммăн, вăтaмpaн, вăтaм шутпa (vwtammwn/vwtamran/ vwtam şutpa) Ortaca, orta sayıda, orta derecede.
вăтaн- (vwtan-) Utanmak, sıkılmak, çekinmek.
вăтaнтap- (vwtantar-) Utandırmak.
вăтaну/ вăтaнăç (vwtanu, vwtanwşś) Utanma, sıkılma, çekinme.
вăтaнчăк/ вăтaнăçлă (vwtançwk/ vwtanwşślw) Utangaç, çekingen, sıkılgan.
вăтaнăклăн (vwtanwklwn) Utanarak, çekinerek.
вăтa çёp (vwtaşśér) Orta.
вăтa çёpти (vwtaşśérti) Orta, ortada, ortadaki.
вăтăр (vwtwr) Otuz. вăтăрa кaйнă, вăтăp çинe пуcнă Otuz yaşına girdi.
вăтăрăн (vwtwrwn) Toplam otuz kişi.
вăтăрăн-вăтăрăн (vwtwran-vwtwran) Otuzar otuzar.
вăтăрăшё (vwtwrwşé) Otuzu. вăтăрăшё те Otuzu da.
вăтăрмёш (vwtwrméş) Otuzuncu.
вăтăрти (vwtwrti) Otuz yaşında olan, otuz yıllık.
вăтăршар (vwtwrşar) Otuzar. вăтăршар кёнеке илнё Otuzar kitap satın aldı.
вăхăт (vwhwt) Zaman, vakit, süre, süreç. çёнё вăхăт Yeni zaman. пёр вăхăтра Bir zamanlar. юлашки вăхăтчен Son zamanlara kadar. вăхăт обстоятельстви, вăхăт наречийёсем Zaman belirteci.
вăхăтăн/ вăхăтăн-вăхăтăн (vwhwtwn/ vwhwtwn-vwhwtwn) Zaman zaman. , zamanla.
вăхăтлă (vwhwtlw) Süreli, geçici.
вăхăтлăх (vwhwtlwh) Kısa bir süre için. вăхăтлăх правительство Geçici hükümet.
вăхăтлăха (vwhwtlwha) Geçici olarak, bir süre için, şimdilik пёр вăхăтлăха Şimdilik, henüz.
вăхăтёнче (vwhwténçe) Zamanla.
вăхăтсăр (vwhwtswr) Zamansız.
вăхăчё-вăхăчёпе (vwhwçé-vwhwçépe) Zaman zaman, bazen, seyrek.
вăчăра (vwçwra) 1. Zincir; köstek. 2. Sıra, dizi.
вăш (vwş) Hanımeli.
вăш-вăш (vwş-vwş) Çabuk, hızlı, acele.
вăшăлтат- (vwşwltat-) Esmek, üflemek, püflemek.
вăшкăн- (vwşkwn-) Çabuk hareket etmek, hızlı hareket etmek.
вăшкăт- (vwşkwt-) 1. Fırlatmak, savurmak, atmak. 2. Çaktırmadan çalmak.
вăшт/ вăшт-вăшт (vwşt-vwşt-vwşt) Hızlı hareketi gösteren yansıma kelimeler. вăшт çеç иртсекайрё Bisiklet çok hızlı geçip gitti.
вăштăр-ваштăр (vwştwr-vwşцır) Çabuk çabuk, hızlı.
вводнăй предложeни (vvodnwy predlojeni) Ara cümle.
вводнăй сăмах (vvodnwy swmah) Ara söz.
ведомость (vedomost’) Beyanat, kayıt, resmi hesap.
веле-селе (vele-sele) Yavaş, ağırkanlı, şöyle böyle.
велосипед (velosiped) Bisiklet.
вере (vere) Âdet, töre, düzen, usul, kural.
вересёр (veresér) Çirkin, kötü, dağınık, karışık, düzensiz.
весерле (veserle) Sırt üstü.
верстак (verstak) Tezgâh.
вертикаллё (vertikallé) Dikey, düşey.
веç I веçех (veşś/ veşśeh) Hepsi, tamamı, bütünü, hepsi, istisnasız.
веç II (veşś) İşte, şurada. веç унта выртать İşte orada yatıyor.
ветеринар (veterinar) Veteriner.
вечер (veçer) Gece. лнтература вечерё Edebiyat gecesi.
вешалка (veşelka) Askı. вешалка çинче Askıda.
вершник/верёшник (verşnik/veréşnik) Su değirmeni.
вёл- (vél-) Ölmek.
вёлер- (véler-) Öldürmek; katletmek, yok etmek, imha etmek, ortadan kaldırmak.
вёлерӳ/ вёлерни (vélerü/vélerni) Öldürme, cinayet, yok etme.
вёлкёш- (vélkéş-) Dalgalanmak, havalanmak.
вёлкёштер- (vélkéşter-) Dalgalandırmak, dağıtmak.
вёлле (vélle) Arı kovanı. рамăллă вёлле, арча вёлле Çerçeveli kovan. тунката вёлле, каска вёлле Kütük kovan. вёлле хурчё Bal arısı. вёлле шăтăкё Kovan deliği.
вёллелёх (vélleléh) Kovanlık.
Достарыңызбен бөлісу: |