kabul edilir
49
. Makalede temel kaynak olarak kullanılacak
Yüen Tarihi işte
bunlardan biridir.
Yüen Tarihi, başlangıçta Temuçin’in atalarından başlayarak büyük bir hâkimiyet
kuruluşunu, Ögeday, Kiyuk ve Möngge devirlerini anlatır. Kubilay devri ile
birlikte Çin’deki Yüen devletinin tarihini anlatmaya geçer
ve bu devletin son
hükümdarı Togan Temür’ün ölüm tarihi olan 1370’e kadarki olayların dökümünü
verir.
Yüen Tarihi, klasik Çin hanedan tarihlerinde alışılan şekilde bir tarih
yazıcılığı yapmıştır. Buna göre kaynaktaki ilk ana bölümü Hükümdar Biyografileri
oluşturur. Bu ana bölüm hükümdarlara hasredilmiş olmasının yanında, aynı
zamanda söylediğimiz devir içerisinde meydana gelen olayların kronolojik bir
sıralamasını da içermesi bakımından önemlidir. İkinci ana bölüm, Kayıtlar olarak
adlandırılabilir. Bu ana bölümde astronomi, takvim, coğrafya, ekonomi ve hukuk
gibi çok çeşitli konular işlenmiştir. Üçüncü ana bölüm Tablolar adını taşır. Bu
bölümde hanedan ailesi mensuplarının ve önemli devlet memurlarının bulundukları
görevler ve bunların tarihleri tablolar hâlinde listelenir. Son ana bölümün başlığına
ise dilimizde Biyografi ve Monografiler demek uygun düşecektir. Burada büyük
ölçüde sülalenin başlangıcından sonuna kadar önemli görevlerde bulunmuş veya
çeşitli yararlıklar göstermiş kişilerin hayat hikâyeleri anlatılır. Sonlara doğru ise
Çin’in komşu memleketlerindeki halklar hakkında bilgiler verilir.
Kaynağın yazılış sürecini incelediğimizde ise 1368’de Yüen devletinin
yıkılmasıyla yerine kurulan Ming sülalesinin ilk hükümdarı tarafından yazılması
emri verilmiş olduğunu görürüz. Bunun üzerine o devir edebiyatçılarından Song
Lien, tarihçi Wang Yi’yi de yanına alarak toplam 210 bölüm (4678 sayfa) tutan bu
kaynağı 1369-1370 yıllarında yazar (Orsoy, 2002: 570). Dikkat edildiği takdirde
kaynağın yazımının aceleye geldiği görülecektir. Çin tarihçiliğinde genel olarak bu
kaynağın hızlıca yazılıp bitirildiği söylenir ve bu sebeple içinde birçok yanlış ve
eksikliklerin bulunduğu belirtilir. Nitekim, Sema Orsoy’un da değindiği üzere
kaynak kitaplaştırılırken çok sayıda bölüm hatalı olmasından dolayı çıkarılmıştır
(2002: 570). Mançu devrinde de (1644-1912), saray entellektüelleri arasında
Yüen
Tarihi, yazımı açısından çok tutulmayan bir kaynaktır (T’ang, 1970:I). Nitekim, bu
düşünce Çin’in cumhuriyet devrine de sirayet etmiş ve nihayet Çin Cumhuriyetinin
ilk yıllarında
Yeni Yüen Tarihi adlı bir başka kaynak eser kaleme alınmıştır. Her ne
kadar eleştiriler olsa da,
Yüen Tarihi, yazıldığı devrin bilgi birikimi, bakış açısı ve
psikolojisini yansıtmaktadır ki bizi de bu makalede daha çok bu konular
ilgilendirmektedir. Diğer yandan, yeni yazılanı değerlendirecek olursak
Yeni Yüen
Tarihi, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde yazılmış olması hasebiyle dönemin ortamından
çok uzakta kalmıştır. Ayrıca, artık bu kaynak yazıldığı tarihte birçok
modern
kaynak da Çin entellektüelleri tarafından bilinmektedir. Dolayısıyla modern Batı
terminolojisinin yeni yazılmış esere sirayet etmesi gibi bir tehlike mevcuttur. Bu
49
Çin’in devlet tarafından yazılmış kayıt ve kaynakları bunlardan ibaret değildir. İlk zamanlardan başlayarak sarayda tutulmuş
birçok kayıt vardır. Meselâ, Tang devri (618-905) gibi erken bir zamandan beri sarayda belgelerin toplandığı Gerçek Kayıtlar adı
verilen bir arşiv türü oluşmuştur (İ. Togan, 2008:25). Geç devirlere gelindikçe bu kayıtlar çoğalır ve çeşitlenir. Ülkemizde, Çin
kaynakları denince ilk akla gelen bu Resmî Hanedan Kayıtları ise her sülale zamanındaki bu farklı kayıt ve belgelerden
önemlileri toplanarak oluşturulmuş ve özetlenmiş kaynaklardır. Yazıda da belirttiğim gibi külliyatta genel olarak 24 hanedan
tarihi olduğu kabul edilse de farklı tasniflerde başka kaynakların da bu külliyat içinde düşünülerek bu sayının 25 veya 27 olarak
kabul edildiğine rastlamak mümkündür.