Кипчаки евразии: история, язык и



Pdf көрінісі
бет100/187
Дата18.05.2022
өлшемі4.03 Mb.
#456910
түріСборник
1   ...   96   97   98   99   100   101   102   103   ...   187
Еуразия қыпшақтары. Тарих, тіл, жазба ескерт. Конф. матер. 2013

FAYDALANILAN ESERLER 
1. Albayrak H., Of ve Çaykara, C.I, İstanbul 1986. 
2. Arapad B., A kunok eredete”, Halasi Téka 18, Adatok Kiskunhalas történetéhez, 
Szerkesztette: Szakál Aurél, Kiskunhalas 1996./ Emine Yılmaz, “Kumanların 
Kökeni” (Çeviri), Bir, Türk Dünyası İncelemeleri 9-10, Prof. Dr. Kemal Eraslan 
Armağanı, İstanbul 1998. 
3. Ayönü Y., (Katalanların Anadolu ve Trakya’daki Faaliyetleri (1302-1311), 
İzmir 2009. 
4. Babkine A., Les Comans. Contrubution à l’histoire du Moyen Age Russe
Etudes Slaves et Est-Européennes / Slavic and East-European Studies, Vol. 17 
(1972). 
5. Bayraktar H., Kırım Savaşı Sonrası Adana Eyaletine Yapılan Nogay Göç ve 
İskanları(1859-1861), Bilig Dergisi, Bahar, 2008. 
6. Bernştam A.N., Drevneyşiye tyurkskiye elementı v etnogeneze Sredney Azii 
//SE, No:6-7, 1947. 
7. Bilgin M., Doğu Karadeniz-Tarih,Kültür, İnsan, İstanbul 2007. 
8. Bilgin M., Doğu Karadeniz’de bir derebeyi ailesi, Trabzon 2006. 
9. Brosset M., Histoire de la Georgie I, s. 33; Chronique Georgienne, Paris 1831. 
10. Eröz M., Atatürk Milliyetçilik Doğu Anadolu, Türk Dünyası Araştırmaları 
Vakfı Yayını: 24, İstanbul 1987 
11. Gökbel A., Kıpçak Türkleri, İstanbul 2000. 
12. Karslıoğlu Y., Doğu Karadeniz Tarihi: otokton halkları ve etnik yapısı, İstanbul 
2009. 
13.Kıldıroğlu M., IX.asrın İkinci Yarısından XV. Asra Kadar Kırgız-Kıpçak 
Etnosiyasi İlişkileri, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Bişkek 2007. 
14. Kırzıoğlu F., Yukarı Kür ve Çoruk Boylarında Kıpçaklar,TTKY, Ankara 1992. 
15. Kırzıoğlu F., Dağistan-Aras-Dicle-Altay ve Türkistan Türk Boylarından 
Kürtler, TKAE, Ankara, 1984. 
16. Kırzıoğlu F., Ahıska-Ardahan-Artvin ve Oltu’da Hristiyan Atabekler 
Hükûmeti, www.bizimahıska.org 
17. Klyaştornıy S.G., Drevnetyurkskie plemennıe soyuzı i gosudarstva Velikoy 
Stepi, Sank-Peterburg 1994. 
18. Kommena, A., Alexiad-Anadolu’da ve Balkan Yarımada’sında İmparator 
Alexias Kommenos Dönemi’nin Tarihi-Malazgirt’in Sonrası, (çev. Bilge Umar), 
İstanbul 1996. 
19. Korkmaz K., Bartın ve Yöresi Ağızları, TDK Yayınları, Ankara 1994. 
20. Kumekov B.E., Gasudarstvo Kimekov. Alma-Ata 1972. 
21. Kumekov B.E., Arabskiye i persidskiye istoçniki po istorii kıpçakov. VIII-
XIV.vv. nauçno-analitiçeskiy obzor. Alma-Ata 1987. 
22. Kumekov B. E., Kazahi i vengrı: obşçie istoriçeskie korni//Nauçnıy mir 
Kazahstana. Astana-Şımkent, 2008, No:1. 
23. Kumekov B.E., XII-XIII. Asrın Başında Deşt-i Kıpçak’taki Boy Birliklerinin 
Etnonimi Hakkında, (Çeviri: Mehmet Kıldıroğlu, Çıngız Samudinuulu), KTMÜ 
Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:1, Bişkek 2000. 


24. Le livre des routes et de provinces, par Ibn Khordadbeh, publié, traduit et 
annoté par C. Barbier de Meynard, JA, 6 série t.V. 1865.
25. Önder A. H., Türkiye’nin Etnik Yapısı, halkımızın kökenleri ve gerçekler, 
İstanbul 2008.
26. Pliny, Nattural History II. Loeb Classical Library (January 1, 1942). 
27. Taşağıl A., Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları (M.Ö. III-M.S. X. Asır), 
Ankara, 2004.
28. Tellioğlu İ., Osmanlı Hakimiyetine Kadar Doğu Karadeniz’de Türkler, 
Trabzon 2004. 
29. Tiezengauzen, Sbornik matarealov, atnosyaşcihsiya k istorii Zolotoy Ordı, T. I, 
Spb.,1884. 
30. Tiesengauzen, Sbornik matarealov, atnosyaşcihsiya k istorii Zolotoy Ordı, T. 
II, Spb., 1887. 
31. Vasary, I., Kumanlar ve Tatarlar-Osmanlı Öncesi Balkanlar’da Doğulu 
Askerler (1185-1365), (çev. Ali Cevat Karakoyunlu), İstanbul 2008. 
32. Wittek P., Menteşe Beyliği, (çev. O. Ş. Gökyay), TTK Yayınları, Ankara 1999.
33. Yakupoğlu, Kuzeybatı Anadolu’nun Sosyo-Ekonomik Tarihi, Ankara 2009. 
34. Yakubovskiy A., İbn-i Bibi’nin XIII. Asır Başında Anadolu Türklerinin Sudak, 
Polovets (Kıpçak) ve Ruslara Karşı Yaptıkları Seferin Hikâyesi (Kıpçak 
Sahrasında Cereyan Eden Ticari Hayattan Bazı Safhalar), Çev: İsmail Kaynak,
DTCF Dergisi, XII, Ankara 1954. 
35. Yörükan, Y.Z., Müslüman Coğrafyacıların Gözüyle Ortaçağ’da Türkler, 
İstanbul, 2004. 
36.Yücel Y., Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar-I, TTK Yayınları, Ankara 
1991. 
37. www.ziza.net/web/arge/tk/article60.htm 
* Âdem Işık / Antik Kaynaklarda Karadeniz Bölgesi
• Ahmet Vefik Paşa / Lehçe-i Osmanî
• Ali Araslan / Tarih Boyunca Balkanlardan Kafkaslara Türk Dünyası Semineri, 
Birinci Dünya Savaşında Batum’un Statüsü
• Ali Gündüz / Hemşinliler
• Ali Tayyar Önder / Türkiyenin Etnik Yapısı
• Artvin İl Yıllığı / 1973
• Bilal N. Şimşir /
• Büyük Sovyet Ansiklopedisi, “Hemşinliler” maddesi
• Claude Cahen / Pre Otoman
• Dimitri Kitsikis / Türk Yunan İmparatorluğu
• Evliya Çelebi Seyahatnamesi
• F. U. Uspensky / Trabzon İmparatorluğu tarihinden Görüşler
• Fahir Armaoğlu / Siyasi Tarih
• Faruk Sümer / Oğuzlar
• G. Hovsepyan / Konular ve Araştırmalar
• Georges Dumezil /
• Hale Soysu / Kavimler Kapısı
• Halit Özdemir / Artvin Tarihi


• Hilmi Uran / Hatıralarım
• İ. Kayabalı – C. Arslanoğlu
• İbrahim kafesoğlu / Türk Milli Kültürü
• İkdam Gazetesi / Anavatana İlhak, 17 Ağustos 1334
• Kemal Karadenizli / Trabzon Tarihi
• Laszlo Rasony / Tarihte Türklük
• M. Adil Özer / Artvin ve Çevresi Savaşları
• M. Adil özer / Çoruh İli İle Bir Arada Bugünkü Şavşat
• M. Fahrettin kırzıoğlu / I. Selim Çağında Hopa ve Arhavi Köyleri
• M. Fahrettin Kırzıoğlu / Kıpçaklar
• M. Fahrettin Kirzioğlu / Osmanlıların Kafkas Ellerini Fethi
• Mehmet Bilgin / Doğukaradeniz
• Micharl T. Mecker / Karadeniz Türkleri Irksal ve Kültürel Geçmişlerine Bir bakış
• N. Berdzenişvili – S. Canaşia / Gürcistan Tarihi
• Nihat Erim / Devletlerarası Hukuk ve Siyasi Tarih
• Nimet Kurat Akdes / Peçenek Tarihi
• Osman Turan / Trabzon Tarihi
• Tatarlar Tarihçisi Hetum
• Tayip Gökbilgin / XVI. Yüzyıl Başlarında Trabzon Livası ve Doğukaradeniz 
Bölgesi
• Tuncer Baykara / Anadolunun tarihi Coğrafyasına Girişi
• Veysel Atacan / Hemşin Bölgesi Osmanlı Mezar Taşları
• Yurt Ansiklopedisi, Artvin Maddesi
• Yurt Ansiklopedisi, Rize Maddesi
• Zeki Velidi Togan / Sakalar
HURŞİT SARAL 
Saruhanlı Kıpçaklar 
Bilindiği kadarıyla, Saruhanlı Beyliği’ni kuran göçebe Türk boyları 13. 
yüzyılın başlarında, sınırları sonradan belirlenecek olan Manisa, Menemen, 
Demirci, Gördes, Gördük, Nif, Tarhaniyat, Akhisar gibi yerleşim yerlerini 
kapsayan bölgeyi (eski Lidya) istila ederek ele geçirmişlerdir. Bu bölge kuzeyden 
Karasi, doğudan Germiyan, güneyden Aydınoğlu beylikleriyle aylanmıştır 
(Uzunçarşılı, 1984: 1937; Sevim & Yücel, 1989; Emecen, 1989, 2001). Bölgeye 
ilk giren Türk konat (band: DLT) beylerinden birinin adı Alp-ağı’dır. Alp, 
savaşçılığı imlerken, ağı, zenginliği verir. Oğlunun adını Saruhan koymuştur; han 
oğlu olduğu için değil, atalarından birinin adını yadetmek için. Aslında bu adı hak 
etmiştir de. Nitekim circa 1305 tarihinde Almugavar tarafından zaptedilen 
Magnesie’yi (Schlumberg, 1924) 1313 yılında Bizans’tan geri alıp, Saruhanlı 
Beyliği’ni kurmuştur. Saruhan’ın Çuğa ve Ali Paşa adında iki kardeşi vardır 
(Sevim & Yücel). 
Buraya nasıl gelinmiştir? Saruhanlıların geçmişleri neydi? 
1- Yukarıda ilgili bölümde Anadolu’ya gelişlerine dair bilgilerin yer aldığı 
Kimeklerle ilgili tarihi kayıtlar ansızın kesilir. Ancak, demek değildir ki, 
federasyonun bütün üyeleri de yok olup gitmişlerdir.


Hayır. Özellikle bir kısım Kıpçak, geçmişte olduğu gibi gelecekte de hayatlarını 
sessizce doğu ve batı Anadolu’da Türklerle beraber devam ettireceklerdir. 
2- Şimdi 11. yüzyılın sonlarına (1097) dönüp, Marvazi’yi okuyalım (Şeşen, 
1975, s. 97). 
Türklerin bir kısmına Kun derler. Bunlar Nestori mezhebindendir. Kitan 
Ham'nın meralarını ele geçireceğinden korktuklarından illerinden göç etmeye 
başladılar. Onları, daha kalabalık olan Kaylar izlediler ve Kunları yeni 
otlaklarından sürdüler. Ancak, her ikisinin önünde Şaru boyları vardı. Bunlar 
göçün baskısıyla Oğuzlara çullandılar. Oğuzlar da Peçeneklere... 
Hemen söyleyeyim ki, bu olgu Kaşgari’nin not ettiği büyük göçten önceki Türk 
boylarının batıdan doğuya doğru sıralanışlarına uygundur: Kitan, Kay Basmil, 
Oğuz, Peçenek (DLT, I). Dikkat edilmişse iki ayrı sırada bulunan Şaru ile Basmil 
boyları eşleşmiştir. Ayrıca bu eşleşmeyi Marvazi de doğrulamıştır. Diyor ki: 
Sancu’dan Kitan’a (Kansu) doğru yola çıkan bir yolcu on beş günlük bir 
mesafeden sonra, başbuğlarının adı Basmil olan Şaru öbeklerine rastlar 
(Kljasthornyj & Sultanov, 2003). 
Ruslar, Saru/Şaru boylarına polotovsky derler. Latince pallidi, Almanca valani, 
Ermenice hartaş'dır. On üçüncü yüzyıl Kıpçak- Oğuz Türkçesinde ise şaru'dur 
(kayısı gibi). (Golden, 2000). Sözün kısası Basmiller açık renklidir.
3- Barthold (1977, s. 296), 1030 yıllarında Kıpçakların alt-boyları olan Küçet 
ve Çuğraklarla (Köprülü, 1944) birlikte Harzem’de görüldüklerini söyler. Altmış 
yıl sonra Kıpçaklar (ki Rubrouck onları Kumanlarla bir tutar: 1985), Kitan göç 
dalgalarının savurduğu Basmil boylarıyla beraber artık Ponto-Hazar’dadır (1055). 
Ruslar bunlara “Yaban Kumanlar” derler. Yaban Kumanlar asleniki oğuş 
tarafından yönetilir: Ölberli ve Toksuoba. Ölberliler Moğol asıllıdır (Golden, op 
cit) Toksuoba ise Dokuzoba ya da Tuxhsoba olmalıdır. Ölberli oğuşunun başında 
ünlü Bönek/Bönjek/Böcek/Benek vardır. Dokuzobalıların başında ise Şaruhan 
oğullarından üç kişi var: biri Böcek, biri Taz, öbürü Sevinç. Taz’ın sonradan 
Türkmenleşmiş bir boy adı olduğunu biliyoruz (Sümer, 1980: Ekteki listeler). 
Şaruhan küçük oğlu Etrek (et renkli, pembe-beyaz anlamına gelir), oğlu Könçek, 
kızı Gürcistan Kralının karısı Bahram Duxth’dur vs. 
4- 1118 tarihinde Selçuklu-Oğuz saldırılarından yılan Gürcü Kralı David IV. 
Agmaşenebeli, damadı Etrek’e, kendine bağlı Kıpçak konatlarım yanına alarak 
Gürcistan’a gelmesini teklif etti. Amacı orduya dayalı güçlü bir devlet kurmaktı. 
Gelenler hem soylu, hem savaşçı, hem de kendi dünürleriydi. Gürcüler 
güneydoğudaki Oğuz tehdidini ileri sürerek Kafkas derbentlerinin koruyucuları 
olan As’ları ikna edip Kıpçakların Kafkasya’dan geçişlerini sağladılar. Gelenler 
kırk bin savaşçıydı. Aileleri ile birlikte iki yüz, iki yüz elli bin kişi olmalıydılar. Bir 
kısmı Hıristiyandı. 
Şaruhan’ın oğlu Etrek’in Kafkasya’da ikamet tarihi, Rus-Kıpçak-Kuman 
düşmanlığının başlangıç günlerine dek sürer (1150). Bu tarihten sonra Etrek 
yurduna döner. Akıbeti belli değildir. Oğullarından Könçek hapse atılmış, kardeşi 
Eltut öldürülmüştür (Golden, 2003). Onunla olan, kalabalık bir Kıpçak 
topluluğunun bir bölümü Ani, Erzurum, Çıldır’da yerleşmişler, bir kısım öbekler 


de Kür ve Çoruh ırmakları dolayları ile Dağ Eli denilen yaylalarda savaşçı-göçebe 
hayatlarını sürdürmüşlerdir (Kırzıoğlu, 1992; Bilgin, 2000). 
5- Yeni Kıpçak denilen göçe gelince (Golden, ibid): Gürcistan’da 13. yüzyılın 
ortalarına kadar süren hanedan kavgaları siyasal istikrarı ancak soyluların Kuzey 
Kafkasya’dan Yeni Kıpçak ve As savaşçılarını yardıma çağırmalarıyla son buldu. 
Bu Kıpçaklar arasında iki kişi önemlidir: Biri Kraliçe Tamar’ı tutan yaşlı ordu 
komutanı Kubasar, öteki soyluların tarafında olan Kutlu Arslan’dır. Her ikisi de 
bundan böyle, Kıpçakların gittikçe siyasete katıldıklarını ve yerleşik düzene geçme 
niyetinde olduklarım gösterir. Ancak, Gürcüler Moğol istilası sırasında 
Kıpçaklar’dan Moğollara karşı direnmelerini isteyince, bir kısmı bu görevi 
karşılıksız yapmayacaklarını, ancak kendilerine bir yurt verildiği takdirde 
savaşacaklarını bildirmişlerdi. Bu durum Gürcülerle Kıpçakların arasını açmış, 
Çanları yanlarına alan Kıpçaklar Gence halkının daveti üzerine bu yöreye gelip 
yerleşmişlerdir (Galtsyan, 2005 s. 41). Bir kısım Kıpçak ise Moğol tehlikesini 
karşılamak üzere (Spuler, 1957, s. 485) soydaşları Harzemşahlara yardıma 
koşmuştur (1220). Bu tarih, Deşt-i Kıpçak’dan yardım için gönderilen Alp Kara 
emrindeki Kıpçak Uran alt-boyunun Harzem’e geliş tarihiyle çakışır (Kafesoğlu, 
1956 s. 94). 
6- Cengiz Han’ın Çin seferinden önce Ortadoğu’daki savaş ateşini yakmaya 
niyetli olduğu anlaşılıyor. Mazereti, İran’a doğru kaçan Harzemşah Celaleddin’i 
yakalamaktır. Han, bu seferin başına Cebe Noyan ile Oğlu Sübetay Noyan’ı atar. 
Emirlerinde 25.000 süvari vardır. Ordu hızlı bir yürüyüşle Hazar’ın güneyinden 
dolanır (1221). Bu tarihte Gürcülerin Kralı III. Giorgi’dir. Yanına Kıpçak 
Türklerini almış, büyük bir gururla Azerbaycan, Ermeniye, Erran, Şirvan ve 
Mugan illeri üzerinde hüküm sürmektedir (Ata Malik Juvaini, 1977; Grousset, 
1982, p. 307). Giorgi, buna güvenerek bütün komşu askerlerini kubratmıştır. 
Alanlar (Aslar), Ermeniler, Sarırlar (Çerkezler gibi Kafkas halkları), Lazlar, 
Çanlar, Sıvanlar, Aphazalar, Süryaniler ve Rumlar birleşerek büyük bir ordu 
kurdular. Bu arada, Kıpçakların başbuğu Kotan, dünürü olan Rus Mstislava’ya 
ulak göndererek Moğol saldırganına karşı askeri destek istedi. Oysa savaş 
başlamıştı bile. Bir aralık, tepeden savaş meydanına bakan Sübetay, sallanan tuğlar 
arasındaki Kıpçak tuğunu gördü. Hemen onlara haberci göndererek bir zamanlar 
babası Cengiz Han’ın onlara yaptığı iyiliği hatırlattı ve çarpışmadan çekilmelerini 
istedi. Kıpçaklar nankör değildi, o anda 20.000 Kıpçak atlısı muharebe meydanını 
terk etti. Zaten Rus kuvvetleri de geç kalmışlardı. Savaş Moğolların utkusuyla bitti 
(1225). 
7a- İbn Bibi, Sultan İzzeddin ile asi kardeşi Rükneddin Kılıç Arslan arasındaki 
Afyon Karahisar yakınlarında bulunan Düz Ağaç mevkiinde yapılan savaşta (circa 
1254) Sultanın, apar topar Arap, Kürt, Yiva, Gence ve Kıpçak halklarından asker 
devşirdiğini yazar (1996, s. 140-141). Öte yandan, Bizans İmparatoru Vatatsez’in 
aşağı yukarı aynı tarihte, sayıları 10.000’den fazla Kuman’ı (Kıpçak’ı) Trakya’dan 
kaldırıp Menderes Vadisi’ne yerleştirdiğini biliyoruz (Wittek, 1944, s. 13). Her iki 
belge de, o dönemde Anadolu’da hatırı sayılır bir Kıpçak nüfusunun yaşadığını 
berkitir. Ayrıca şunu da ekleyeyim: Gürcistan savaşında Moğolların yirmi bin 
Kıpçak atlısının (aileleri ile birlikte yüz bin kişi eder) çarpışmalardan çekilmesini 


istemesi üzerine oradan uzaklaşan, Gürcüler bakımından vefasız sayılan Kıpçak 
konatları nereye gidebilir? Sanırım, önce Sultan İzzeddin’in kişisel emrine girerler 
(circa 1254). Sonra da Bizans İmparatoru Vatatsez’in aynı tarihte Trakya’dan alıp 
getirdiği boydaşlan on bin Kuman’ın (Kıpçak) yerleştiği Menderes Vadisi’ne 
göçerler (Afyon ile Denizli iki komşu ildir). Bence Şaruhan Beyliği’nin ilk halkı 
Türkmen boylarını hiç unutmadan, işte bu Kıpçaklardır. Zaten, bu iddia harita 
üzerinde de gösterilebilir. 
Şimdi, Afyon Karahisar’ın kuzeyindeki şu yer adlarına bakalım: Kumartaş 
(Kuman), Eski Eymir (İmi > Emir < Eymür), Eylet, Tatar-mutat (Tatar soyu). 
Ayrıca Bayındır (Şaruhan ve Aydın dolayı). Bu boylar içinde Kuman/Kıpçak, 
Eylet, Eymür, Tatar ve Bayundur boylarının hepsi Kimek federasyonundandır. 
Nitekim Hududa’l-Alam (1982) ya da Gardizi (1982) bu boyları teker teker 
saymıştır. 
7b- Mamafih, Kıpçakların Menderes Vadisi’ne geçmelerini sağlayan olaylar 
onlardan bağımsızca gelişmiş olabilir. Bu konuyu irdelemek için önce Menderes 
Vadisi’nin 13. yüzyılın ortalarındaki (1240-1256) iktisadi ve siyasi durumuna 
bakmalıyız. Bilindiği gibi, 1206 yılında Latin başatlığından bezen Bizans, 
Konstantinopolis’ten vazgeçmemek kaydıyla, İznik’te Laskaris devletini kurdu. 
Sultan Keyhüsrev onu hemen tamdı. Böylece, bir süre için hem Selçuklular 
Bizans’ı unutup, ülkenin doğusunu çatırdatan iç sorunlarina döndüler, hem de 
Bizans Türkleri unutup, Ege’de Latinlerin çevirdikleri dolapları durdurmaya 
çalıştılar. Bu yumuşamadan yararlanmasını bilen bir kişi vardı. Küçük Asya’nın 
ünlü Rum askeri soylularından olan Comnenus sülalesinden Alexis, bu gevşemeyi 
fırsat bilerek Trabzon Comnenus Devleti’ni kurdu (1204). Selçuklular, bu oluşuma 
ses etmediler. Böylece, Konya ile İznik barışmış oldu. Bu süreç, her iki toplumda 
radikal değişmelere yol açtı. Özellikle, Rum soyluları arasında Türkleşme 
eğilimleri artıyordu (Vryonis, 1986). Bunlardan biri, kendisi de önemli bir 
Commeneai olan Emir Comnenus Maurozomes’dir (Bayram, 2003 s. 132- 140). 
Mehmet Bey diye de anılır. Hem Gıyaseddin Keyhüsrev’in kaynatasıdır, hem 
Alexis’in akrabasıdır. Ayrıca, Denizli ve Honas uçbeyidir. Ve bundan dolayı, 
Menderes Vadisi denize kadar ona dirlik olarak verilmiştir. Koca bir pronoia olan 
bu topraklarda sırtını bir yandan Selçuklu sultanına, öte yandan Trabzon krallığına 
dayamış olan Maurozomes’in bu topraklarda “reaya” bulmak gibi herhangi bir 
sorunu olamazdı. Zira köylü-savaşçı yaratmak üzere bölgeye getirilip yerleştirilen 
on bin Kuman gibi, iki kardeş savaşından sonra Düzağaç’da serbest kalan 
Kıpçakları da zorla ya da iyilikle Menderes Vadisi’ne getirmiş olmalıdır. 
8- Aşağıdaki çizelge 2’de Ponto-Hazar (sütun-I) ve Kafkas-Çoruh (sütun II) 
Kıpçakçasından derlenen boy ve bey adlarına ait örnekler, dipnot 6’da belirtilen 
15. yüzyıl ve sonrası Saruhanlı Beyliği ile ilgili Osmanlı belgelerinde bulunan bey 
ve boy adlarıyla eşleştirilince ortaya çıkan sonuç (sütun-III) sevindiricidir. Burada, 
handiyse tıpatıp bir benzeyiş söz konusudur. Aşağıdaki çizelgeden şu sonucu 
çıkarabilir miyiz? “Ponto-Hazar ve Kafkas-Çoruh bölgelerinden derlenen Kıpçakça 
örnekler, Ege-Saruhanlı ilindeki örneklerle eşleştiğinden bir zamanlar bu 
topraklarda, sayısına bakmaksızın, güçlü bir Kıpçak topluluğunun yaşamış olduğu 
anlaşılıyor”. Bu iddianın doğruluğu onun çürütülmesine kadar geçerlidir. 


9- 15. yüzyıl Şaruhan belgeleri o dönemde yaşayan halkın içinde, hem Harzem, 
hem de Cungarya kökenlilerin bulunduğunu ima ediyor. Metinlerde dört kez 
Harzem köyü ve ekinliği geçmektedir. Sanırım, bunlar Moğol istilası önünde 
oradan kaçan göçmenlerdir (Germiyanlar gibi). Belgelerde zikredilen Cungarya adı 
ise üç tanedir: Cungarya Cemaati, Congara ve Congarili. Yukarıda verdiğim 
iğerilmiş (adduced) belgelere göre ben, özellikle Cungarya’dan gelenlerin 
Kıpçaklarla birlikte buralara göç ettiklerini sanıyorum. Yukarıda da söylediğim 
gibi bunlar arasında Basmiller olabilir. Bu konuyu şöyle kapatmak istiyorum: 
10- İbn Bibi, Selçukname'sini (1996, cilt I. s. 430) 1233-1234 tarihinde yazdı. 
Bu kitabın 430. sayfasında Sultan Alaaddin Keykubat’ın Moğolların yenilgisine 
uğramış Kırhan, Bereket, Yılan Boğa, Can Birdi, Şaruhan, Küçlühan gibi Harzemli 
emirleri hizmetine aldığı yazılıdır. Sultan her birine birer ıkta vermiş, onları 
onurlandırmıştı. Aralarında tek istisna Saruhan’dır. O unutulmuşa benzer, adı bir 
daha anılmaz. Çünkü Kıpçakların atası Şaruhan çoktan ölmüş, îbn Bibi sayesinde 
sanal olarak yeniden yaratılmıştır. 
Anlattığımız tarih sadece Saruhanlı uruğuna aittir. Ancak, şunu da göz ardı 
edemeyiz: 12. yüzyıldan itibaren Anadolu yoğun bir Oğuz/Türkmen istilasına 
uğramıştır. Sümer’in verdiği bilgiler çerçevesinde (1967) Şaruhan ili de bu 
göçlerden nasibini almıştır. Bölge, ne çapta olduğunu bilmediğimiz Kayı, Bayat, 
Avşar, Salgur, Karkın, Kınık, Bayundur, Eymür ve hele Ala Yundlu alt-boylarının 
ya da kesillerinin köy ve ekinlik yerleşmelerine açılmıştır. Oğuz boylarının Lidya 
bölgesine yığılmaları buralarda yurt tutmuş olan Kıpçak nüfusunun erimesine 
önayak olmuştur.
Sütun I 
Sütun II 
Sütun III 
Şaruhanlu Kıpçak 
Saruhanlı 
Ponto-HazarKafkas-Çoruh 
Kıpçak 
Çan Çan Çan(sa) 
Sir(çan) 

Sir(AIİ) 
Tokuzoba Tokuzoğul Dokuzlar 
Çuğrat 
Çoğra Çuğa 
Beğlik 
Beylik 
Belik 
Böcek 

Böcek 
Sevinç 
Sevinç 
Sevinç 
Kubasar 
Kubasar 

Terteroba 
Terteroba 

Burçoğlu Burçoğlu - 
Sabır Sabir - 
Kasar Kasar Kasar 

Kapaklı 
Kapaklı 
Ulga - 
Ulganlı 
Temürçü 
Demirci 
Demirci 

Otar Otamış(Ödemiş) 
Bahram 

Bahram 

Tarkanlar 
Tarkaniyat 
Balaban 
Balaban 
Balaban 
Yağmurlar Yağmurlu 


Kuman 
Kuman 
Kumarlar 
Salar Salar - 
Terek - 
Terek(Kumuk) 
Sığır - 
Sığur 
Yund57 

Yund 
Gürgen 
Gürgen 


Çaparlı 
Çaparlar 
Durut Durut Durut 

Yortan 
Yortan 
Bilindiği gibi Türle diller içinde at’a Yund diyen tek toplum Anadolu Türkleri 
ve Kıpçaklar’dır. Bu eski kelime hâlâ Yund Dağı ve Yundiyan Mezrası olarak 
Manisa’da yaşamaktadır. (Bakınız: Clauson, 1972; Eren, 1999; Toparlı, 1983). 
Ayrıca, Anadolu’ya gelen Oğuz Alayundlu tirelerinin dördünün Saruhan’da, 
ikisinin Canik’de yerleştiklerini biliyoruz (Sümer, 1980). Her iki bölge bir 
zamanlar Kıpçaklar’ın mekân tuttukları yerlerdir. 
11- Tarihler, 13. yüzyılın sonuna doğru Selçuklu-Bizans pax’ına rağmen, 
Burdur-Honas-Menderes bölgesinde bazı kıpırdamaların başladığına işaret ediyor: 
Oğuz boyları, Kıpçak muhacirleri, Türk uçbeyleri (Karaman, Aydın, Menteşe), 
Rum toprak ağaları ve çeteleri, ara sıra yöreye uğrayan Bizans birlikleri ve Moğol 
kolluk güçleri, ayrıca da, Müslüman ve Hıristiyan din adamları, hepsi birden 
aralarındaki it dalaşını sürdürerek varolmak için didişiyorlardı. Rum çeteleri 
arasından biri vardı ki, hem Türklerin hem de Rumların katında saygı ve sevgi 
görüyordu. O eski bir Bizans subayı idi, istifa etmiş eşkıyalığa sıvanmıştı. Adına 
Alexius Philanthroponus, yani iyiliksever Alexius derlerdi. Zenginlerden haracını 
alır, Türk ve Rum ayırmaksızın gasp ettiği ulcayı fakir köylülere üleştirirdi. 
Sanırım, Saruhan’ın babası Alp-ağı böyle bir ortamda yetişti. Tıpkı Ertuğrul’un 
oğlu Osman Bey gibi.
Kaynakça 
Kitap: Sekiz Türk Boyu Üzerine Bazı Gözlemler
Yazar: Sencer Divitçioğlu 
ATABEKLER 
Kaynak:Yunus ZEYREK 
Kıpçaklar ve Atabek Hükûmeti: 
Kıpçaklar, 1068'de Rus knezlerinin müttefik kuvvetlerini yenerek güney Rusya 
sahasına yerleştiler. 1080'lerde Balkaş gölünden Tuna nehrine kadar uzanan 
topraklara Kıpçak Eli/Komania deniliyordu. 
Kıpçakların bir kısmı Kırım'da yerleşirken diğer bir kısmı da daha güneye, 
Kafkaslara doğru indiler. Kıpçak Eli'nde daha sonraları Altunordu devleti 
kurulmuştur. 
Gürcü Kralı II. David, Selçuklulara ve İranlılara karşı savaşacak ordusu 
olmadığından, Kıpçak Türklerini ülkesine davet etti (1118-1120). Azak Denizi 
doğusu ve Kafkaslar kuzeyinden gelen 45.000 Kıpçak ailesi, Çoruh-Kür ırmakları 
boylarına yerleştiler ve güçlü bir ordu kurdular.[11] Gürcistan, bu ordu sayesinde 
canlandı hatta Tiflis’i Selçuklulardan geri alarak topraklarını Erzurum yakınlarına 
kadar genişletti. 


Zamanla Gürcistan'da Kıpçak/Kuman unsuru arttı. Bu topraklara yerleşen ve 
Gürcülerle din birliği bulunan Kıpçak Türkleri, devletin ordu, siyaset ve 
maliyesinde çok etkili konuma geldiler. Zamanla güçlenen Kıpçak Atabekleri, 
1267 yılında Tiflis’e baş kaldırarak bağımsızlık mücadelesi verdiler. Onların bu 
faaliyeti İlhanlı Hükümdarı Abaka Han tarafından da desteklendi. Bugün Posof’ta 
kalıntıları bulunan Cak/Caksu kalesi onların hatırasıdır. 
Atabek Ailesinin siyasî faaliyetlerinden Gürcü kaynakları bahsetmektedir: 
Gürcistan’a gelen Moğollara karşı savaşmak üzere 1266 tarihinde Tiflis’e giden 
Kıpçak Beyi Caklı Sargis, Gürcü Kralı David tarafından tutuklandı. İlhanlı Kağanı 
Abaka Han, David’den Sargis Beyi serbest bırakıp kendi yanına göndermesini 
istedi. Sargis Bey, Abaka Hana, artık Gürcü yönetiminde yaşayamayacaklarını ve 
bağımsız olmak istediklerini bildirdi. Böylece Abaka Hanın desteğini alan Atabek 
ailesi, Gürcistan’dan ayrı bir hükûmet oldu.[12] 
Ahıska Atabekleri hükûmet olduktan sonra Osmanlı Devleti ile iyi 
münasebetler kurmuşlardır. 1500/1516 yıllarında Artvin, Ardahan, Ahıska Beyi 
olan Kıpçak Atabeki Mirza Çabuk, 1508'de Trabzon Sancak Beyi Şehzade Yavuz 
Selim'e kendi askeriyle öncülük etmiş; Batı Gürcistan'ın Osmanlı'ya itaatini 
sağlamıştır. 1514'te Çaldıran Seferi’nde de Osmanlı ordusuna sefer sırasında, 
sürülerle etlik koyun, yüzlerce yük yağ, bal ve un vererek yardımcı olmuştur. Onun 
bu siyaseti, Gürcü kaynakları tarafından eleştirilmektedir. 
Atabek Hükûmeti, 310 yıl yaşamış, Anadolu'nun en uzun ömürlü Türk 
Beyliğidir. 
Osmanlı fethinden sonra 1595 yılında yapılan sayım sonucu hazırlanan Ahıska 
Tahrir Defteri’ndeki vergi mükellefi köylü isimlerinden bölge halkının Türklüğü 
açıkça anlaşılmaktadır: Arslan, Ayvaz, Bayındır, Bekâr, Çabuk, Devletyar, Elaldı, 
Elalmaz, Emirhan, Gökçe, Kanturalı, Korkut, Murat, Nuraziz, Pirali, Şahmurat, 
Temür, Ülkmez, Yaralı, Yusuf...[13] 
MÖ. VIII. ve VI. yüzyıllarda Kafkasların kuzeyinden güneye geçip Yukarı Kür 
ve Çoruh boylarına yerleşerek 300 yılında Hristiyan olan Kıpçaklara İlk Kıpçaklar; 
bu bölgeye XII. yüzyılda gelenlere de Son Kıpçaklar denilmektedir.[14] 
Bu bilgiler, Ahıska ve çevresinin, ne kadar eski bir Türklük tarihine sahip 
olduğunu göstermesi bakımından fevkalâde önemlidir. 
XVI. yüzyılın başlarında Ahıska Atabekleri Hükûmetinin sınırları Azgur’dan 
Kars, Artvin, Tortum, İspir ve Erzurum’a kadar uzanıyordu. Bugünkü halk 
kültüründen de anlaşılıyor ki, Ahıska Türkleri ile Posof, Ardahan, Artvin, Ardanuç, 
Şavşat, Yusufeli, Tortum, Narman ve Oltu halkı aynı köktendir.[15] 
Bu bölgede Ortodoks-Hristiyan Kıpçak Atabeklerinden kalan dinî yapılara 
Gürcüler sahip çıkmakta, bölgeyi de eski toprakları olarak tanıtmaktadırlar. 
ATABEKLER 
Kipçakli Atabek sülâlesi, 1267 yilinda, -bugün Posof'ta bulunan- Caksu'da 
Kipçak Atabek Hükûmeti'ni kurarak bu bölgenin hakimi oldu Atabek Hükûmeti, 
310 yil yasamis, Anadolu'nun en uzun ömürlü Türk beyligidir. 1268 yilinda Tiflis-
Gürcü Kralligina karsi bagimsizlik kazanarak Ahiska, Posof, Ardahan, Oltu, Artvin 
ve Ardanuç çevrelerine yüzyillarca hakim olan Cakli Kipçak Atabekleri ailesinden 
bilinen Atabek, Beylerbeyi/Vali ve önemli devlet adamlari tarih sirasina göre 
söyledir: 


Cakli Sargis (1268-1285): 
Ilhanli Abaka Han zamaninda Tiflis'e karsi ilk bagimsizlik hareketini baslatmis 
ve Mesketya Atabek Hükümetini kurmustur. 
I. Baka (1285-1308): 
Sargis'in oglu. Gürcü Krali taç giyme törenine katilmayi reddetmistir. Babasi 
gibi Ilhanli'ya tâbiydi. 
II. Sargis (1268-1285): 
I. Baka'nin oglu. Zamaninda ülkesinin bagimsizligi elinden alinarak Tiflise 
tâbi kilindi. 
I. Gorgora (1334-1361): 
II. Sargis'in oglu. Parlak V. Giorgi tarafindan 1334'te Atabek unvani verilerek 
Tiflis'e tâbi kilindi. 
II.Baka (1361-1391): 
I. Gorgora'nin oglu Karakoyunlulara tâbi oldu 
Ivane (1391-1444): 
II. Baka'nin oglu. Karakoyunlulara tâbi oldu. 
Akbugra (1444-1451): 
Ivane'nin oglu.Karakoyunlulara tâbiydi 
II. Gorgora (1451-1466): 
II. Baka'nin oglu. Gürcü Krali VIII. Giogri'yi maglup ederek hapse atmis, ülkesini 
bagimsizliga kavusturmustur. 
Bahadir (1466-1475): 
II. Gorgora'nin oglu. Mesketya kilisesini Gürcistan katolikoslugundan ayirdi ve 
kilise mülklerine el koydu. 
Manuçahr (1475-1487): 
II. Gorgora'nin oglu. Uzun Hasanin saldirilarina maruz kaldi. 
III. Gorgora (1487-1498): 
Akbugra'nin oglu. Zamaninda, Akkoyunlu hücümlariyla ülkede birlik kalmamisti. 
I. Keyhüsrev (1498-1500): 
III. Gorgora'nin oglu. Iki yil ülkeyi idare etti. 53 yasinda öldu. 
Mirza Çabuk (1500-1516): 
Keyhüsrev'in oglu. Atabek yurdu'nda birligi sagladi. Yavuz Selim'le isbirligi 
yaparak Bati Gürcistan'i Osmanli'ya Ezdirdi. 
IV. Gorgora (1516-1545): 
Keyhüsrev'in oglu. Safevilere bagli olan bu Atabekin, Osmanli kuvvetleriyle 
Çoruh boyunda savasip Sah Ismail'e kactigini, sonra imeret Kralina tutsak duserek 
hapishanede öldügü belirtilmektedir. 
II. Keyhüsrev (1545-1573): 
IV. Gorgora´nin oglu. Atabek olmadan Önce on yil Istanbul'da kalmistir. 
V. Gorgora (1573-1578): 
II.Keyhüsrev'in oglu. Osmanli Fethiyle 1578'de kendisine Oltu Sancakbeyligi 
verildi. 
II. Manuçahr/Mustafa Pasa (1578-1582): 
II. Keyhüsrev'in oglu. Çildir Eyaletinin ilk Beylerbeyisi Mustafa Pasa. Sonra bir 
iftira yüzünden kaçip Safevilere sigindi. Manuçahr/Mustafa PAsanin azliyle 


Bagratli Ailesinden Giogri/Yusuf Sinin Pasa, 1582'de Ahiska Beylerbeyligine 
tayin edildi. 
III. Manuçahr(1614-1625): 
II. Manuçahr'in oglu. Çildir-Ahiska Beylerbeyisi ve ilaveten Kars Muhafizi. 
III. Baka/Sefer Pasa (1625-1652): 
II. Manuçahr'in oglu. Evliya Çelebî'nin ziyaretinde, Çildir Beylerbeyisi bulunan 
Sefer pasa'nin türbesi Ardanuç'tadir. Onun zamaninda Atabek Yurdu'nda Türklük 
fikri ve Islam dini Kuvvetlendi. Evliya Çelebi, Ahiska'yi ziyaretinde onunla 
görüstü. Ömer Pasa: 
II.Keyhüsrev´in oglu. 1652'de Ahiska VAlisi olmus ve azledilmistir. 
I. Yusuf Pasa (1635-1647): 
Sefer Pasa'nin oglu olup Çildir Beylerbeyisidir. 
Rüstem Pasa (1647-1663): 
Ömer Pasa'nin oglu Çildir Beylerbeyisidir. Gürcü kaynaklarinda verilen son 
Atabektir. Onun Beylerbeyliginde Atabek ülkesinin halki topluca müslüman 
olmustur. Gürcü kaynagi, "bundan sonra Müslüman olan Ahiska pasalari, 
Ahiska'da 1829 Rus istilasina kadar oturdular" demektedir. 




Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   96   97   98   99   100   101   102   103   ...   187




©dereksiz.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет