Халықаралық ғылыми-тәжірибелік конференциясының материалдары


Ahmet Baytursunoğlunun Okullar İçin Ders Kitapları



Pdf көрінісі
бет27/113
Дата15.02.2024
өлшемі5.11 Mb.
#491930
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   113
АЛАШ МҰРАТЫ ЖӘНЕ ТӘУЕЛСІЗДІК ҚҰНДЫЛЫҒЫ 29 09 2022

Ahmet Baytursunoğlunun Okullar İçin Ders Kitapları 
Ahmet Baytursunoğlu’nun çalışmaları Kazak dili üzerine Kazak aydınlarının 
yaptığı ilk çalışmalardandır. Onun araştırmaları Kazak dili tarihi çalışmalarının 
temelini oluşturmuştur. Baytursunoğlu’nun birçok kez basılan o ders kitapları; Til 
Kural, Til Tanıtkış, Okuv Kuralı, Elip bi, Edebiyat Tanıtkış ile Kazak Türkçesi’nin 
sesli harflerine, okuma sistemine, okumanın “bayluv, tete, körnekti, ulı” diye 
adlandırılan türlerine ait birçok ilmi-metodik makaleleri ve Türkoloji hakkında 
araştırmaları bulunmaktadır. Çalışmaları daha çok dil üzerine olmuştur. 
Okuv Kuralı Ahmet Baytursunoğlu’nun okul öğrencilerine yönelik, daha çok 
yeni alfabeyi öğretmek amacıyla yazdığı, ilk kitabı 1912 yılında Orenburg’da 
yayınladığı “Okuv Kuralı” adlı eseridir. Bu eser verilen örnek metinler ve konuların 
tertibiyle dikkat çekicidir. Bu eserde kolaydan zora doğru olan bir sistem 
uygulamıştır. Ders kitabının en ilgi çekici yanlarından biri atasözlerinden yola 
çıkarak işaret ettiği farklı dünyalar ve kendine has öğretim sistemidir. “Şaka da olsa 
düşünerek söyle”, “Akıl gençlerle, yürük tay atla.”, “Ekmezsen ürün olmaz, 
öğrenmezsen bilgi bulaşmaz.” gibi atasözlerini çok kullanmıştır. 
Böylelikle okuma yazmayı öğretmenin yanında terbiye etmeyi de amaçlamıştır. 
Diğer bir dikkat çekici yön ise, çocukların dua öğrenmelerini teşvik etmek için halk 
şiirlerini kullanmasıdır. 
Örneğin; 
Aşın aşın aşına 
Bereket versin başına 
Bıldırcın gibi yürüyüp 
Sülün gibi salınıp 
Hızır gelsin karşına 
Senden zenginlik gitmesin 
Tanrı versin bereket 
Tekmelese gitmesin 
Rüzgarının iki ucuna 
At koştursa yetmesin. 
Bu türden şiirleri birçok ders kitabında kullanan Baytursunoğlu, eğitimi zevkli 
hale getirmeyi başarmıştır. “Okuv Kuralı” kitabıyla ilgili şu bilgiler de kitabın 
içeriğinin daha iyi anlaşılması ve İsmail Gaspıralı’nın Türk dünyasında bir eğitim 
seferberliğine dönüştürdüğü Usul-i Cedit sisteminin Kazak aydınlarına ve eğitim 
sistemine etkisini göstermesi bakımından önemlidir: 


48 
“...Baytursunoğlu, Kazak Türkçesi’nin Arap harfli alfabesini ve imlasını tespit 
ederken Gaspralı İsmal Bey’in Usul-i Cedit metodlarına göre hareketetmiştir, bunuda 
yazdığı kitapta açıkça belirtmiştir.” 
SONUÇ 
19. yüzyıl başlarında büyük çoğunluğu henüz göçebe olan Kazaklar arasında 
sayıları az da olsa iyi eğitim almış, ileri görüşlü ve memleket sevdalısı aydınlar 
yetişmiştir. Bu aydınlar Rus hakimiyetinde yaşayan Türklerin ileri gelen ilim ve fikir 
adamlarıyla çok sıkı ilişkiler içerisinde olmuşlardır. Bu ilişkilerin ortaya 
çıkmasındaki başlıca amilin İsmail Gaspralı’nın “Dilde, fikirde, işte birlik” sloganı 
ve bu yöndeki çalışmaları olduğu görülüyor. Gaspralı bu ülkünün gerçekleşmesini 
tüm Rusya Müslümanlarına çağdaş eğitim verilmesi şartına bağlamıştır. Bunu yerine 
getirmek için okullar kurulması ve yayıncılık ise bu yöndeki önemli çalışmalardandır. 
O dönem aydınlarının birçoğu eğitimcilik ve özellikle yayıncılıkla bir şekilde 
ilgilidirler. Tatarlardan Mirseyid Sultan Galiyev, Başkurtlardan Zeki Velidi Togan, 
Azerbaycandan Neriman Nerimanov, Mehmet Emin Resulzade, Kazaklardan Ahmet 
Baytursunoğlu, Alihan Bökeyhanov, Türkistandan Mustafa Çokay gibi devrin önde 
gelen simaları Türk illerinin artık Rus boyunduruğundan kurtulması gerektiğini güçlü 
bir şekilde haykırmışlardır. Bu aydınların bir kısmı Bolşeviklerin, ulusların kendi 
kaderlerini tayin etmesi ilkesine ve benzeri vaadlere inanarak bir zaman sonra onların 
saflarına katılmışlardır. Bolşeviklere güvenmeyenler ise Rusya dışındaki çeşitli 
ülkelere gitmişler ve mücadelelerini buralardan sürdürmüşlerdir. İçeride kalan 
aydınlardan Baytursunoğlu, Bökeyhanov ve Mağcan gibi Kazak aydınları 
Bolşeviklerin sözlerinde durmayacaklarını çok geçmeden anlamışlardır. Yine de 
mücadelelerinden vaz geçmemişlerdir. Bu kimseler Kazak halkı için yapmak 
istediklerini Bolşevik saflarında da olsa uygulama cesaretini göstermişlerdir. Bunda 
da başarılı olmuşlardır. Çünkü başarılı olmasalar Stalin gazabına uğramazlardı. 
Ahmet Baytursunoğlu ve arkadaşlarının fikirlerini Kazak halkına anlatma ve 
yaymak için çıkardıkları Kazak Gazetesi, bize bir kez daha göstermiştir ki, “Gazete 
halkın gözü, kulağı ve dilidir.” Kazak Gazetesi’nin Kazak yaşantısında gerçekleştirdiği 
değişim, modern Kazaskistan’ın asıl temellerini oluşturur. Boşeviklerin göçebe olan 
Kazakları veya Türkistan’daki diğer Türkleri yerleşik hayata geçirerek, modernize 
ettikleri düşüncesi doğru değildir. Her ne kadar tarih üzerine varsayımlarla hareket 
edilmese de biz şuna inanıyoruz; Bolşevikler olmasaydı veya sözlerinde dursalardı 
Kazakistan veya diğer Türk illeri günümüzde daha çağdaş ve ileri olurlardı. 19. yüzyıl 
başlarında oldukça iyi eğitim almış, dünyayı tanıyan, çoğu birden fazla (Arapça, Farsça 
ve Rusça) dil bilen milliyetçi Türk aydınları hemen her konuda toplumun ihtiyaçlarına 
cevap verebilecek duruma gelmişlerdi. Bu durumu tespit ettikten sonra yukarıdaki 
iddiamızışu şekilde sürdürüyoruz: Komünistler, bir nehir halindeki bu Türk gücünü 
kendi kanallarına çevirerek devrimi gerçekleştirmişlerdir. 
Devrimden sonra da bu nehri çeşitli arklara dağıtmışlar ve gücünü kırmışlardır. 70 
yıllık komünist esareti altında kimlikleri silinmek istenen Türk halklarıbenliklerini 
kaybetmemişlerse bu, 20. yüzyıl başında yetişmiş milliyetçi aydınlarının çalışmaları 
nedeniyledir. Baytursunoğlu ve arkadaşlarının çalışmaları günümüzKazak aydınlarının 
ve toplumunun düşünce yapısını etkilemektedir. Bağımsızlığınıkazanır kazanmaz bu gibi 
aydınların yaptıklarının ayrıntılı olarak, doğru biçimde ele alınması, araştırmalara devlet 


49 
eliyle önayak olunması bunun en açık işaretidir. 1990’lı yıllardan sonra Türkiye 
dışındaki Türk dünyasının, özellikle 20. yüzyıl başında yaşamış aydınları va liderleri ile 
onların mücadelesini verdikleri fikirler hakkında akademisyenler ve araştırmacılarca çok 
çeşitli çalışmalaryapılmıştır. Her geçen gün bu çalışmalara yenileri eklenmektedir. 
Sultan Galiyev, Mustafa Çokay, Turar Rıskulov, Mehmet Emin Resulzade, Ali Merdan 
Topçubaşı, Mağcan Cumabayev, Zeki Velidi, Sadri Maksudi, Yusuf Akçura, Şehzade 
Babiç, Abdullah Tukay, İsmail Gaspıralı vb aydınların hayatı ve çalışmaları, özellikle de 
bu gibi aydınların ortak çalışması sayabileceğimiz Ceditçilik üzerine araştırmaların 
yoğunlaştığı görülmektedir. Bu çalışmalardan büyük çoğunluğu gerçekleri yansıtırken, 
bazılarında bir takım çarpıtmalar olduğu fark ediliyor. Bazı kimseler, Ekim Devrimi 
arifesinde kimi Türk aydınının komünist saflarına katılmasını, onların komünizmin sadık 
hizmetkarları olması, Ceditçilik’i de Türk dünyasında sosyalist fikirlerin filizlendirdiği 
hareket şeklinde değerlendirmektedir. Ancak, Ahmet Baytursunoğlu örneğinde olduğu 
gibi, o aydınların çoğunun milletinin hizmetkarı olduğu, Ceditçiliğ’in de Türk dünyası 
için “Dilde, fikirde, işte birlik.” ülküsüne hizmet ettiği açıktır. 


Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   113




©dereksiz.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет